Katalonya’nın bağımsızlığı meselesi geçen sene çok tartışıldı. İspanya hükümeti buna engel olmak için bir takım yargılamalar yaptı. Önümüzdeki günlerde de Katalonya hükümet başkanı ayrılıkçı hareketi desteklediği için emre itaatsizlikten yargılanacak. Gördüğüm kadarıyla Katalanlara karşı İspanya’nın uyguladığı bu baskı, onlara propaganda yapabilme imkânı sağlıyor. 
***
Haftanın diğer önemli haberlerinden birisi de Türkiye-Suriye sınırında, savaş bölgesinde yaşananlar. Türk ordusunun unsurları ile Amerikan kuvvetleri Suriye’nin kuzeyinde ortak devriye faaliyetlerine başladı. Yakın geçmişte iki ülke arasındaki ilişkilere baktığımızda bu son derece tuhaf görünüyor. Ümid ediyorum, bu faaliyet Türkiye’nin ve legal Türk hükümetinin menfaatlerine zarar verecek bir şekilde devam etmez. Bu bölgeden Türkiye’ye karşı saldırılar gerçekleştiriliyordu ve Türkiye’nin bu saldırıların durması adına operasyon yapması tabiî hakkı; fakat Suriye hükümetinin de bir takım hakları olduğunu unutmamak lâzım. 

Filistin’in mukaddes topraklarının tamamen işgal edildiği, Filistin davasının bitirildiği bir süreci yaşıyoruz. Müslümanların, Hıristiyanların ve hatta Musevîlerin düşmanı olan Siyonistler saldırılarına devam ediyor. Filistin’i İsrail’in kontrolü altına aldılar. Bu durumu tersine çevirebilecek tek güç ise Türkiye. Türk halkının çoğunluğunun Filistin’in işgal altında olmasına razı gelemediğini biliyorum. Bugün Türkiye hariç diğer Müslüman ülkelerde ne yazık ki ajanlar iktidarda ve Türkiye’yi hedef alıyorlar.

Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde ABD ile “müşterek menfaatler” çerçevesinde de olsa birlikte hareket etmesi bir hatadır. Neticede Kürtleri Türkiye’ye karşı provoke edip silahlandıran da, bölgede cihad eden gerçek Müslümanlara karşı ajanları vasıtasıyla operasyonlar yapan da ABD. Türkiye’nin ABD’ye güvenilmeyeceğini artık öğrenmiş olması gerekiyor. Türkiye, ABD ve NATO’ya karşı vatanperver bir tavırla hareket etmeli. Ayrıca Rusya da, Suriye rejiminin koruyucusu olarak Amerikan emperyalizmine karşı bölgede bulunuyor. Türkiye bundan önce yaptığı gibi Rusya ile de ilişkilerini devam ettirmeli. 
Türkiye, son derece etkileyici bir maziye sahip. Osmanlı, dünya tarihinin gördüğü en muazzam imparatorluklardan birisiydi. Bünyesinde bir çok farklı etnik ve dinî unsuru barındırıyordu. Tüm bu unsurlara saygı gösteren politikalar üretiyordu. Fethettiği bölgelerde halka baskı uygulamıyordu. Bugün ABD’nin demokrasi ve insan hakları anlayışının bir palavradan ibaret olduğunu Osmanlı’ya bakarak rahatlıkla anlayabiliriz. Türkiye’nin, ABD tarafından manipüle edilen Kürtlere, Osmanlı anlayışıyla yaklaşması gerekiyor. ABD’de iktidarda Evanjelikler bulunuyor ve hükümet Siyonistler tarafından kontrol ediliyor. Bu devlet, kendi halkının haklarına dahî tecavüz eden bir devlet olarak Türkiye’ye de bir tezgâh kurdu. Türkiye, bu Siyonist tezgâha karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğünde ayakta kalacaktır. 

Uluslararası sistemin değişim emareleri her zamankinden daha güçlü belli oluyor. Türkiye ise bu değişimde önemli bir konumda. Dolayısıyla her türlü manipülasyona ve saldırıya karşı hazır olmalı. Türkiye, Suriye’nin kuzeydoğusuna geçmek isterken ABD’nin buna müsaade etmemesi birtakım problemler doğuracaktır. Ortak devriye meselesinde de tuzağa düşmemek için dikkatli olmalı. 
 
 08.09.2019



Baran Dergisi 661. Sayı