AİHM’den Türkiye’ye Fetöcülerin yargılanması konusunda tazminat kararı çıkabileceğini sıklıkla dile getiriyordunuz ve böyle de oldu. Meselenin aslı nedir, Türkiye bunu ödemek zorunda mı?

Normalde yargı yetkisi egemenliğin unsurlarından biri olarak görülür. Bir memleketin yargı yetkisi egemenliğinin ayrılmaz parçasıdır. Fakat bir takım bölgesel nitelikli uluslararası sözleşmelerle devletler bazı yetkilerinden kısmi anlamda feragat edebiliyorlar. Bazı yetkilerini sözleşmeye taraf olan ülkeler ile paylaşabiliyorlar. Bir devlet anlaşmanın maddelerini ihmal ederse tazminat gibi protokoller işletiliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dünyada bölgesel hukuki anlaşmalar göz önüne alındığında en popüler sözleşmelerinden biri olarak görülüyor. Fakat Türkiye’ye karşı bir ayrımcılık söz konusu. Verilen kararlar bunun bir göstergesi. Bizde şöyle bir durum var; yargı mercilerinde görev alan kişiler ve kanunlar bizim iç hukukumuzu ilgilendiriyor, bunların ihdası bizim iç hukukumuzla alakalı. Anayasa’nın 90. maddesinde bir hüküm var diyor ki: Türkiye’deki bir iç hukuk kuralı ile Türkiye’nin taraf olduğu bir sözleşmenin hükümleri arasında problem çıkarsa yani bu hükümler çatışırsa net bir şekilde bölgesel nitelikli uluslararası sözleşme önceliklidir.” Yani normal şartlarda bu kararların uygulanması lazım.

İnsanlar şunu karıştırıyor “AİHM bir hak ihlali kararı verdi, hemen yeniden yargılama yapılacak.” diye bir şey söz konusu değil. AİHM bir karar verir, ilgiliye o karar tebliğ edilir. İlgili o kararın kendine tebliğinden itibaren bir yıl içinde Türkiye’de kendisine bu mahkûmiyet hükmünü veren mahkemeye yeniden yargılama için başvurur. Mahkeme inceler ve reddedebilir. Hep diyorlar ya, “yerel mahkeme Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulamadı” diye. Mahkemenin böyle bir uygulama yükümlülüğü yok ki, AİHM meselesi de aynı o şekilde. Burada şunun sorulması gerekiyor, AİHM’nin verdiği bir kararı Türkiye uygulamadı, ne olacak? Bunun müeyyidesi ne? Bizi sözleşmeden ihraç mı edecekler yani? Bugüne kadar o sözleşmeye taraf olan devletlerin içinde uygulamayan onlarca devlet var, bunların hangisini kararı uygulamadı diye ihraç ettiler?

AİHM’in tüm kararları Türkiye’nin aleyhine olacak şekilde yanlıdır demek doğru olmaz ama değil mi?

Elbette, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği her karar Türkiye aleyhine yanlıdır, diye bir şey yok. Mesela Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun kurduğu bir cümle vardı idam cezası aldığı duruşmada… “Kendi koyduğunuz kanunlara uyun.” diyordu. Bunu bizim uygulamamız gerekiyor. İki senede bitmesi gereken bir yargılamayı bizim beş senede bitirmememiz gerekiyordu. Beş senede bitirilirse, bu yargılama sırasında geçen uzun tutukluluktan dolayı tazminata mahkûm ediliriz, diye düşünülmesi lazımdı.

Bu tarz tazminatlarda usul gereği işlemi tesis eden, tazminatı gerektiren kusurlu eyleme imza atan memura rücu yani tazminatı memura ödetme sürecine geçilecek, deniliyordu. Bu da, özellikle terörle mücadeleye sekte vurabilecek bir şey. Çünkü böyle bir şey söz konusu olursa hiçbir memur kendini riske atmaz. Verir beraatı çeker gider. Bizim bu noktada vurgulamamız gereken durum şu; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bizim hayrımıza bir karara imza atmasını beklemeyeceğiz, öncelikle bizim gerekeni yapmamız lazım. Zaten ekonomik açıdan sıkıntılarımız var, kaç senedir Fetö yargılamaları üzerinden Türkiye’ye yeni sıkıntılar çıkarılacağını söylüyorduk. Düşman düşmanlığını yapar da bizim kendimize düşmanlık yapmamamız gerekir. O yüzden kendi koyduğumuz kurallara uygun hareket edeceğiz, orada bir hata varsa onları düzelteceğiz.

Tazminata sebep olan yargı mensubunun cezayı ödemesi ile alakalı bir düzenleme yapıldı mı?

Bizdeki kanuna göre yapılır diyor ama ben bugüne kadar böyle bir uygulama görmedim. Bizde puanlama sistemi var. Biz buna uygun hareket etsek zaten sıkıntı çıkmaz. Yerel mahkemedeki bir hâkim bir dosyada bir karar verdi, Bölge Adliye Mahkemesine taşıdılar bu kararı, istinaf hiyerarşik açıdan yerel mahkemenin amiri konumunda, istinaftaki hâkim o yerel mahkeme kararını incelerken aynı zamanda puanlama işlemini de gerçekleştiriyor. Kararı olumsuz görürse adama eksi puan veriyor. Şimdi bu eksi puanlardan oluşan, o puanlama tablosunda alt seviyede olan birinin, terfi durumunun gözden geçirilmesi lazım ya da ona ilişkin bir iç eğitim sisteminin getirilmesi gerekiyor. Ama bizde sadece puanlama sistemi var, adı var ama yaşatmıyoruz. “AİHM hasmani bir tutum sergileyerek Türkiye’ye karşı böyle bir tavır aldı.” dersek hadiseyi hamasi bir şekilde ele almış oluruz.

Teşekkür ederiz.

Ben de teşekkür ederim.