Türkiye’nin Fırat’ın doğusunu kapsayan alana operasyon hazırlıklarını tamamladığı aşamada, Cumhurbaşkanı Receb Tayyib Erdoğan ile telefon görüşmesi gerçekleştiren Amerikan Başkanı Donald Trump, Amerikan askerlerinin ivedilikle Suriye’den çekilmesi kararı almıştı. Bu karar, yedi kocalı Hürmüz kılıklı Amerikan devletinin içindeki çeşitli odaklarca şiddetle tenkit edildiği gibi, birçok Avrupa ülkesi ile İsrail tarafından da kınanmıştı.

Aradan geçen zaman zarfında yapılan onca yorum ve analize mukabil, Türkiye’nin operasyonu askıya alınmak durumunda kalmıştı. Türkiye’nin sevkiyatı sürdürdüğü ve Amerikalı muhatablarıyla görüşmelere devam ettiği şu günlerdeyse, Amerikan Başkanı Donald Trump tarafından yeni bir açıklama yapıldı ve Türkiye’nin olası bir operasyonunun neticesinde Amerika’nın ülkemiz ekonomisini yerle bir edeceği tehdidi geldi.

Bu tehdidin akabinde yapılan görüşmeler, anlaşma pozları derken operasyonun hâlen başlamadığına bakarak işlerin pek de istenildiği gibi gitmediğini anlamak için müneccim olmaya lüzum yok.

Son Yılların En Yıpratıcı Hadisesi
Gezi Olayları, 17-25 Aralık Emniyet-Yargı ortak darbe girişimi, 15 Temmuz askerî darbe girişimi ve Ajan Papaz Brunson’un iade edilmesi hadiselerini ele alalım. Bu hadiseler içinde Türkiye’yi en çok yıpratan hadise hiç şübhe yok ki Ajan Papaz Brunson’un iade edilmesidir.

Brunson’un tutukluluğu sürer ve Türk Lirası diğer para birimleri karşısında her geçen gün erirken, vatandaşımız bunun memleketimizin şahsiyetini muhafaza etmenin bedeli olduğunun şuuruna ermiş ve menfi bakımdan sesini çıkartmadığı gibi Türkiye’de nadiren oluşan toplumsal mutabakat bu hadise çevresinde tesis edilebilmişti. Vatan hainliği tescilli tipler hariç her kesimden vatandaş, bedel ne olursa olsun ödemeye razıydı. Bu süreçte bedeli ne olursa olsun Amerika’nın blöfüne rest denmesi gereken yerde, çekinerek masadan kalkan iktidar, yalnız Türk Lirası’nın değerini değil, aynı zamanda kendisine yönelik itimadı da o masada bırakıp kalktı. 
Bugün vatandaş içinde bulunduğumuz ekonomik şartlardan rahatsızlığını ifâde ettiğinde, iktidarın dalkavuk kalemşorları tarafından “içinde bulunduğumuz bu vaziyette cebini düşünen haindir” şeklinde yaftalanıyor. İyi de bu millet bundan daha kötüsüne razıydı, Brunson’un verilmemesi karşılığında. Menfî de olsa şartlara katlanmak için bir sebebi vardı, çünkü memleketinin itibarı ve izzet-i nefsiydi söz konusu olan. Papazla beraber bunların da iade edildiği o gün için anlaşılamadı, iade edenlerce. 

15 Temmuz’dan beri kaç sefer aynı şeyi söyledik, bu süreçte heyecanı pörsütmeyin diye. FETÖ’nün üst kademelerinde yer almasına rağmen hangi kirli ilişkiler içinde olduğunu bilmediğimiz kimi tiplerin bir bir serbest bırakılması, kimilerinin hiç takibata bile uğramaması, yurt dışına kaçanların zevk-ü sefa içindeki hayatları ve Ajan Papaz Brunson’un günlerce ekranlarda yayınlanan faaliyetlerine rağmen milletin gözünün içine baka baka havalanın VİP bölümünden iade edilmesi.
Adalet duygusu tahrib ediliyor. Bu duygunun olmadığı yerde birlik ve beraberlik ile heyecanın tahrib olacağı akıl edilemiyor mu?

Anadolu Dalı
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla beraber Anadolu bir asır sonra ilk defa dışarı doğru dal verdi. Askerî planda son derece başarılı bir harekât sevk ve idare edildi ve asgarî kayıpla bu iş nihayete erdirildi. Temizlenen alanlarda iyi-kötü bir kamu düzeni tesis edildi. Bundan sonrasında Türkiye’nin işi daha ileri doğru taşıması gerektiği yerde, yani Anadolu’nun misyonuna uygun bir fikrin benimsenmesi ve bu fikre göre hareket edilirken aynı zamanda bunun telkininin yapılacağı yerde, tehdit tweetinden sonra Amerikan başkanı ile görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 500 metrekare bahçe içinde evler yapmak için TOKİ’den bahsettiğini duyduk.

Evet, Anadolu ve Ortadoğu ile beraber Avrupa, Asya ve Amerika’nın içinde bulunduğu ferdî, içtimâî, siyasî, hukukî ve ekonomik buhran çözüm beklerken, bu beklentiyi karşılayabilecek yegâne fikir manzumesi Anadolu’da neş’et etmişken, ülkemiz Cumhurbaşkanı’nın bölge insanına vaadinin 500 metrekare bahçe içinde evler olması, herhâlde Donald Trump ile bir alay ediş olsa gerektir.

Anadolu dalı, yani çürümesi için köküne bir asırdır devlet eliyle kibrit suyu dökülen çınarın, adeta bir isyan duygusunun taşkını gibi maruz kaldığı tüm bu menfiliklere rağmen yeniden yeşermesi ve dal vermesi. Bahsedilen çınarın tarihî hüviyeti ve misyonu nere, 500 metrekare bahçe içinde ev vaadi nere?

Her zaman buradan ifade ettik, Türkiye bölgeye uzanıyor ama bu kuru kuruya olmaz, bir şey teklif etmek lâzım diye. Yani bölgedeki Türkmen, Kürt, Arab ne için Türkiye’nin yanında olsun sorusuna bir yanıt bulunsun diye. Bu bölge özelinde konuştuğumuzda, bizim müşterek tek bir paydamız olduğunu, bunun da İslâm olduğunu defaatle dile getirmiş olmamamıza rağmen bugün çıkıp hâla TOKİ’den bahsetmek, bana kalırsa, “biz Anadolu’nun tarihî misyonunu üstlenmeye lâyık değiliz” demekle eşanlamlıdır. 

Belediye Seçimleri
Cumhur ittifakını meydana getiren taraflardan biri olan Devlet Bahçeli, geçtiğimiz aylarda belediye seçimlerinden alınacak sonuç Cumhurbaşkanlığı sistemini bile tartışmaya açabilir gibi talihsiz bir açıklama yapmak suretiyle bu seçimlere gereğinden fazla anlam yüklemiş oldu. Her Türkiye Cumhuriyet vatandaşı bilir ki, belediyeler, siyasî partilerin kendilerini ve beraberinde çevrelerini nemalandırmak için peşinden koştukları bütçesi ve rantı olan idare birimleridir. 
Şimdi sen buna bu kadar anlam yüklersen, adam da seni yakaladığı ekonomi zaafından beri üzerine gelmek için bunu fırsat bilir ve dünyanın gözünün içine baka baka sana istediği her şeyi dayatır. 
Bu saçmalıklara imza atan adamlar dün siyasete girmiş çaylaklar da değiller işin garibi, senelerce bu meselelerin içinde yetişmiş, güya pişmiş adamlar. Yoksa pişkin mi?

Hadiseler ile Siyaset
Allah, insanı eşya ve hadiselere teshir etmek üzere halifesi olarak yarattı. Devletlerin siyaseti ise bunun makro plandaki karşılığı. Yani devlet müessesesinin en önemli vazifelerinden biri de misyonu ve ufku çapında eşya ve hadiselere milletinin hüviyetine göre teshir etmek. Türkiye özelinde gördüğümüzse, eşyanın bilhassa muşamba dekora bakan cihetinde muazzam mânâda kabartma mahareti ve hadiseler karşısında rüzgârda savrulan yaprak zaafiyeti. 
Gönül isterdi ki bu hafta Türkiye’nin dal vermeye başladığı İslâm âlemi coğrafyasına teklif ettiği yeni dünya nizamını konuşalım, ama maalesef.
***
Türkiye’nin bölgede rekabet içinde olduğu güçlere karşı iki temel üstünlüğü var; bunlardan birincisi inancı, ikincisiyse moral üstünlüğü. Bunlar bugünlerde sistemli bir şeklide tahrib ediliyor ve eğer ki muvaffak olunursa, Türkiye’nin karşısındaki güçlere karşı asimetrik hamle kabiliyeti de ortadan kalkmak tehlikesiyle karşı karşıya. 

Bu sebeble daha fazla zaman kaybetmeden gerekeni, gerektiği şekilde yapmak icab ediyor. 80 bin asker sınıra yığılmış emir beklerken, buradan geri dönüş olmaz, olmamalı. Madem Donald Trump da güvenli bölge için tamam dedi, o zaman daha ne bekleniyor. Hemen şimdi oraya girilmeli ki kimsenin kararından bir kez daha dönme lüksü kalmasın.. Bu millet kavgada yumruk saymaz. Hakiki bir kavganın bedelini her ne olursa olsun ödemeye her zaman hazırdır. Yeter ki geri adım atılmasın, muvazaacı tavır artık bir kenara bırakılsın. 

Kaybedilmeye başlanan coşku yeniden ancak bu şekilde kazanılabilir ve itimad ancak bu şekilde yeniden tesis edilebilir.

Baran Dergisi 627. Sayı