Uzun senelerdir cezaevindeyim. Bu süreç içerisinde birçok ziyaretçim oldu. Önemli insanlar ziyarete geldi beni. Bu hafta da bir ziyaretçim vardı. Cezaevlerindeki şartların insanî bir vaziyete getirilebilmesi için hassasiyet sahibi insanlar çaba sarf ediyor. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ve birçok gönüldaş da çok uzun yıllar cezaevinde kaldı. Sağlıklı bir ortam olmadığını tahmin etmek pek zor değil. Türkiye’nin cumhurbaşkanı ve hükümeti şimdi daha dikkatli olmalı. Dünyanın gördüğü en büyük iki yüzlülerden olan, İslâm ve Türkiye düşmanı Gülenist hainler bu hususta manipülasyonlar yapıyor. Gazetecilik suçundan insanların cezaevinde olduğu ve şartların hiç iyi olmadığı söyleniyor. Bu hususta bazı uluslararası anlaşmalar var ve bunlar önemli.

Venezüella’da geçtiğimiz haftalarda seçimler gerçekleştirildi. Seçimler muhalefet tarafından boykot edildi ve dolayısıyla katılım oranı düşüktü; seçmenlerin sadece %46’sı oy kullandı. Bu çok büyük bir problem, buna mukabil seçimlerin geçersiz ve yasadışı olduğu iddiaları mantıksız. Seçimleri boykot eden muhalefet son derece öfkelendirilmiş vaziyette. Sadece hükümeti ve Maduro’yu değil, esasında Venezüella rejimini boykot ediyorlar. Oysaki Venezüella rejimi vatansever bir yapıya sahiptir, İsrail’e-Siyonistlere karşı adımlar atan ilk rejimdir. Tam olarak bu sebeple hem Chavez, hem de Maduro saldırılara maruz kalmıştır. İsrail’e karşı birçok Arap ülkesinin yapamadığı uyarılarda bulunulmuştur. Bunun arkasındaki saik, anti-semitik davranış değil, Siyonizm’e ve emperyalizme karşı olmaktır.
Elbette Venezüella rejimi içerisinde bir takım çürük tipler mevcut; fakat bu durum liderle alakalı bir durum değil. Bu insanlar kendi şahsî menfaatleri için Venezüella’ya zarar veriyorlar. Venezüella’ya karşı olan ABD ise bu durumu çok iyi kullanıyor. Fakat Amerika’da da devlet ile başkan arasındaki münakaşa malûm. Trump, Amerikan toplumsal yapısının bir yansıması olarak Amerikan devletine ve sistemine karşı iktidara geldi. Demokratik sistem Trump’ı iktidara taşıdı. Daha evvel gelen tüm iki yüzlü başkanlara karşın, Trump’ın öyle birisi olmadığını rahatlıkla söyleyebiliyoruz.

Şu anda ABD, Kuzey Kore, Küba ve Venezüella başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesiyle yakından ilgilenerek değişiklikler yapmaya çalışıyor. Fakat değişiklikleri yapabilmek için mesela Kore Savaşı’nın yapıldığı dönemdeki gücüne sahip değil. Buna rağmen ekonomik olarak birçok probleme sebep olabiliyorlar. Öte yandan Suriye’yi el altından şu anki vaziyetine getirdiler ve orada da agresif bir tavır sergiliyorlar. Muntazaman bombalıyorlar. Emperyalistler hâkimiyetlerini muhafaza etmek için her şeyi yapabilecek durumdalar.

Nitekim Suriye meselesinde kendisini geriye çeken Fransa’da bu sıralar protestolar yaşanıyor. Bu protestoların da sebebi ekonomik temelli. Göstericiler çalışma yasasını kabul edilemez buluyor. Macron zeki bir adam, Katolik bir vatansever; kapitalistlerle problem yaşayanlardan biri de o. Ekonomik operasyonlara maruz kalan ülkelerin bankacılık sistemlerini millîleştirmekten başka çareleri yok gibi görünüyor. Erdoğan da bunu yapması gereken liderlerden birisi.

Siyonist ve emperyalist saldırganlığının tüm dünyada en fazla arttığı dönemi yaşıyoruz. Onların bu saldırılarına karşı kendilerini kurban etmeye hazır Müslümanlar var.

Bu süreçte Türkiye önemli bir yere sahip. Türkiye’nin politik sisteminde ise inançlı bir insan olan Erdoğan’la birlikte bir değişim yaşanıyor. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun açtığı yolda İbda hareketi Türkiye’ye liderlik edecek ve onun dünya gücü hâline gelmesini fikir ve mücadeleleriyle temin edecektir.
 
Allahü Ekber!
 
27.05.2018


Baran Dergisi 594. Sayı