Geçtiğimiz günlerde, Venezüella’da bir darbe teşebbüsü yaşandı. Bu darbe girişiminde Karakas’taki Carlotta hava üssünde bulunan isyancı askerler baş rol oynadı. Esasında Carlotta sivil ve askerî unsurların bulunduğu küçük bir hava alanı.
Venezüella’da siyasî uyuşmazlığın yanı sıra sivil bir uyuşmazlık da yaşanıyor. Daha önceki konuşmalarımda bir çok kez haberleri analiz ederken Venezüella’nın içinde bulunduğu durumdan bahsettim. Siyasî ve sivil olan bu uyuşmazlığı bir askerî uyuşmazlığa da çevirmek istediler. Darbe teşebbüsü bu maksada matuf bir şekilde gerçekleştirildi; fakat başarılı olamadı. İsyancı askerler kaçtı. Görünürde hükümete karşı olmayan, isyancıların içinde bulunmayan bazı askerler de kaçarak yabancı konsolosluklara sığındı. Bunların da daha önce Amerikan konsolosluğundan yüklü miktarda para aldığı iddia ediliyor. ABD, Venezüella’da tüm isyancı grupları destekliyor. Bu darbe teşebbüsünde de onların bir kısmını kullandılar. Venezüella’nın geçmişte olduğu gibi milliyetçi vatansever silahlı güçlerden oluşan bir orduya sahip olması gerekiyor.

Darbe teşebbüsü ile alakalı enteresan bir bilgi ise, ordunun Carlotta’da bir kalkışma yaşanacağını önceden biliyor olmasına rağmen müdahale etmemesi, isyancıların adım atmasına izin vermesi. Venezüella devleti, darbeye teşebbüs edilmesine, kontrol kendisinde olacak şekilde müsaade etti. Ordunun buna izin vermesinin sebebi, bu darbe teşebbüsünün bir propaganda unsuru olarak kullanılmasını istemek ve hainlerin darbeye katılarak ifşa olmasını beklemektir.

Gördüğüm kadarıyla Venezüella ordusu dışarıdan yönetilen operasyonlara hazırlıklı ve şimdi üst seviyede askerî bir dış müdahaleye karşı hazırlıklarını sürdürüyor. Demek ki böyle bir müdahale bekleniyor. ABD’nin böyle bir askerî operasyona girişeceğini düşünmüyorum, fakat ne olacağını kim bilebilir?

CIA tarafından Nikaragua’ya gönderilmiş olan öncü kuvvetler senelerce Nikaragua’da Amerikan emperyalizmi için çalışmalar yaptı. Şu an Venezüella’dakine benzer şeyler Nikaragua’da da yakın bir zamanda yaşandı. ABD, Sandinistalara karşı desteklediği kontraları güçlendirdi. Vatansever güçlerin direnişine rağmen zor günler yaşandı. Venezüella meselesinde Rusya’nın desteğini görüyoruz. Rusya ile ABD’nin Latin Amerika’daki en önemli gerilim sahası önceden Küba idi. Rusya gemilerle taşıdığı atom bombalarını Küba’ya konuşlandırıyor, ABD ile bunun üzerinden soğuk savaş yaşıyordu. Burada ABD’ye çok yakın bir bölge iken Rusya’nın binlerce kilometre öteden gelerek ABD’yi tehdit etmesi tepki çekiyordu. Sınırları içerisinde nükleer başlıklı Sovyet roketleri olmasına rağmen 1960’larda ABD Küba’ya saldırmaya cesaret edemedi. Küba’nın o zamanki durumu ile Venezüella’nın bugünkü hâli farklı olsa da ABD doğrudan bir müdahalede bulunamaz. Ayrıca geçmişte Küba’ya olduğu gibi bugün de Venezüella’ya Rusya’nın yardımı devam ediyor.

Vladimir Putin yeni Rusya için çok önemli bir devlet başkanı. İdeolojik bir takım düşüncelerle hareket ediyor. Erdoğan’la birlikte Türkiye’nin de dahil olduğu bir eksen kurdular. Rusya’da Putin’in vaziyeti ile Türkiye’de Erdoğan’ın vaziyeti birbirine benziyor. Müşterek paydalar ve taktik çıkarlar etrafında bir müttefiklik ilişkisi yürütüyorlar.

Venezüella ordusu, Küba ordusu ile birlikte Latin Amerika’nın en önemli ordusu. Son derece modern silahlarla donatılmış bir ordu. Rusya ve Çin ile askerî bir takım anlaşmaları var. Venezüella ordusunun hep birlikte bir ihanet içerisine girmesi imkânsızdır. Dışarıdan gelecek müdahalelere karşı direnç gösterebilecek bir ordudur. Buna mukabil Bolivarcı rejimin içeride yaşadığı problemler bir çok müesseseyi olduğu gibi orduyu da yıpratmaktadır. Sürekli söylediğim gibi bu problemler Chavez döneminde de olan sorunlardı. Chavez, bazılarının Venezüella’ya karşı menfi davranışlarda bulunmasına müsaade etti. Çürüme aldı başını gitti ve bu da ilerleyen süreçte ekonomik bir buhranı beraberinde getirdi. Mesela, ABD ile uyumu olmadığı zannedilen, kirli işlerle uğraşan bir general uyuşturucu işini idare ediyordu. Avrupa ve ABD’ye uyuşturucu pazarlıyordu. Uyuşturucu hususunda Kolombiya ile Venezüella’yı birbirinden ayırmak zordur. ABD bölgeyi dokuz askerî üs ile kontrol altında tutmaya çalışmaktadır. Venezüella’da Kolombiya uyuşturucu kartelleri adına iş yapanlar da var. Bahsettiğim resmî bir Venezüella personeli olan General de bunlardan biriydi.

Venezüella’da bir taraftan vatanperverler devrimi müdafaa etmek için her şeyi yaparken bir taraftan da böyle çürümüş tipler Venezüella’ya zarar veriyor. Her zaman söylediğim gibi ben de bu sebeple Fransa’da hukuksuz bir şekilde tutuluyorum. Dünyanın en zengin ülkesi bir çok problemle boğuşuyor. Başkan Maduro elinden geleni yapıyor; fakat bazı noktalarda yetersiz kalıyor ve emperyalist kuşatmasını bir türlü bertaraf edemiyor.
 
 
4 Mayıs 2019

Baran Dergisi 643. Sayı