Milletin işi-gücü televizyondan tartışma programlarını seyretmek. Yandaş-candaş tarafların hepsi kendi âleminde. Millet her an, her saniye kavgasını gerek televizyon gerekse değişik platformlarda veriyor. Yandaş alemin karşısında candaş taraf Whatsapp gruplarından da haberleşmekte ve her an öfke ve ümitlerini diri tutmaya çalışmakta. Baksanıza, 103 amiral bile bir araya gelip Whatsapp grubu oluşturmuş bildiri yayınlıyor. Ne kadar da severmiş amiraller birbirini.

Benim de birçok Watsapp grubum var, hepsi de beni seven insanlar; ama amirallerdeki bu birlik ve beraberliğe hayran olmamak elde değil. “Yandaş” tarafa naçiz tavsiyem onların da bu gibi sosyal platformlarda meydana inecek şekilde kendilerini diri tutmaları.

Evet, bir taraf fazlasıyla seçimi bekliyor. Bir taraf ekonomi dağılsa, pandemi hükümeti devirse, Haçlılar Tayyip'i yese diye sabaha kadar uykusuz kalıyorlar. Bir taraf elde ettiği imkanları kaybederim korkusuyla titriyor, yapması gerekeni yapmaktan çekiniyor. Zira işin içinde menfaat olunca içlerinden biri bir hata yapsa, karşı taraftan önce kendileri linç ediyorlar. Bir gazete yahut televizyona hâkim olan, üç beş kişiyi alıyor, diğerlerini kapısından bile sokmuyor. Yayıla yayıla konuşuyorlar. Hiçbir argüman üretemiyorlar. Azgın azınlığın iftiralarına, yalanlarına cevap vermek için sürekli savunmada kalmak, savunmada dururken de sağa sola salvolar yapmak pespayeliğiyle devam ediyorlar. Kendi tarafında gördükleri kişileri yemek için, yok etmek için her türlü ayak oyununu yapıyorlar. Biri bir tarafta, diğeri öbür tarafta nefsîliğini konuşturuyor. Enaniyet tavan yapmış, bir başkasıyla birlikte elini taşın altına koymak için tenezzül bile yok. Bir yandan da “Ya iktidar değişirse ne halt ederiz?” korkusuyla karşı cenaha yaranma derdindeler.

Velhasıl konuşulan mevzuu sık sık gündeme gelen, 15 Temmuz’da “Gandi” Kılıçdaroğlu’nun havalimanında tankların arasından geçip gitmesi. “Pinokyo Kemal” yakıştırmaları, canlı yayından sözlerinden vurmalar. Ama bir dakika hükümet kanadından olanlar 15 Temmuz akşamı ne yaptığını biliyordu da, niçin o zaman Yenikapı’ya çağırılmasına kimse ses çıkarmadı? Sözde “birlik ve beraberlik” görüntüsü vermek adına Yenikapı’ya çağırdınız da darbenin ertesi günü tepesine çökülecek adamları bir bir akladınız. Sonra ne mi oldu? Ne olacak üç gün sonra “Darbe Tiyatrosu” dedi. İşin bu tarafını konuşan, o gün niye tepesine çökülmedi diyen yok!

15 Temmuz’un ertesinde iş bir günde bitecekken biz niye hâlâ saçma sapan işlerle ve saçma sapan tiplerle uğraşıyoruz, diye soran yok.

Bir de vasıfsız eski Başbakan var. “CHP ile AKP 7 Haziran’da koalisyon kurup iktidar olsaydı 15 Temmuz olmazdı.” diyor bu vasıfsız. Elbette olmazdı, “Gandi” Kemal ile koltuğa kurulacak, memleketi düşmana peşkeş çekecektin, niye olsun ki?

Esasında buradan başka bir netice daha çıkıyor. Eğer 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı iktidara kimin geçeceği. Zannediyoruz yine bir CHP-AKP koalisyonu olurdu; ama başında Erdoğan olmazdı.

Çok şükür ki, Anadolu insanının içten isyan ve kahramanlık iştiyakını hesaplayamadılar. Putlaştırdıkları Firavun’un günümüz temsilcisi olan Amerikalı abilerine fazla güvendiler; Allah’ın da bir hesabı olacağını bilemediler.