Türkiye’de, dünyadaki örneklerine benzemese de, bazı yazar, sanatçı ve gazeteci örgütlerinden söz etmek mümkün. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, PEN Türkiye Yazarlar Derneği, Türkiye Yazarlar Birliği ilk akla gelenler. Ancak görülüyor ki, bu kuruluşların bazıları, gerek yazarlar ve sanatçılar, gerekse kamuoyu tarafından eleştirilere maruz kalıyorlar. En çok dile getirilen eleştiri ise, bu örgütlerin Türkiye’nin gündeminde olan konular hakkında sessiz kalması, aktif rol üstlenmemesi; kendi içine dönük, kapalı bir yapı arzetmesi, en fazla seslerini yükseltmeleri gereken zamanlarda bile faal olmaması...
Dünyadaki örneklerine baktığımızda durum değişiyor. Meselâ ABD’deki “Yazarlar Derneği” (The Author’s Guild), yaklaşık 8000 yazardan oluşan üyesiyle oldukça aktif bir yapı arzediyor. Bu dernek, yazarların hemen her türlü vergi, ifade hürriyeti gibi haklarını izliyor ve savunuyor. Gerektiğinde kamuoyu oluşturuyor, oldukça aktif olarak çalışıyor, yazarlarının çeşitli konular hakkında görüşlerini derleyerek paylaşıyor...
Uluslararası PEN Yazarlar Derneği ise, dünyanın en aktif ve en popüler yazar örgütlerinden biri. Türkiye’de Halide Edib Adıvar tarafından 1950 yılında kurulan Türkiye Pen Yazarlar Derneği, çeşitli ideolojik açmazları sebebiyle, Müslüman yazarları yok sayıyor. Meselâ Özdemir İnce gibi bir adama ödül verebiliyor.
1921’de yazar John Galsworthy tarafından kurulan PEN Yazarlar Birliği ise, özellikle düşünce, ifade ve basın hürriyetinin sağlanması, yazarların haklarının dünya ölçüsünde korunması için çaba gösteriyor. Düzenlenen uluslararası PEN kongrelerinde, öncelikle hükümetlerin yazarlara karşı tutumları, ifade özgürlüğüne dair sınırlamalar, sansür ve cezaevinde bulunan yazarların durumları ele alınıyor. Bu konuda yayınladıkları bildirilerle kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Ancak Türkiye PEN Yazarlar Derneği’nin bu tür faaliyetleri gözardı ettiği görülmektedir.
Türkiye’de en fazla üyeye sahib bir diğer yazar kuruluşu olan Türkiye Yazarlar Birliği’ne gelince, üyelerinin dışında, ülkedeki tüm yazar, fikir adamı ve sanatçıların kendilerini ifade edebildikleri bir meslekî kurum olmayı amaçlayan, 1978’den bu yana faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütü. Serbest yazarları, basın mensublarını, ilim ve fikir adamlarını, radyo programcıları ile televizyon ve senaryo yazarlarını bünyesinde toplayan kurumun, Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Konya, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Kayseri, Trabzon, Erzurum, Gaziantep ve Sakarya’da şubeleri ve 9 temsilciliği bulunuyor. 1980 yılından bu yana da, “Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülü”nü veriyor.
Bu “Yazar Örgütleri” meselesine değinmemizin vesilesi, Muzaffer Doğan beyin Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi yönetimine önce “aday”, sonra da BAŞKAN seçilmesidir. Kendisinin bu göreve getirilmesi, yukarda saydığımız olumsuzlukları bertaraf edecek bir tecrübe ve kültüre sahib olması bakımından, bizce çok mühimdir.
Şöyle ki, Muzaffer Doğan, lise yıllarından itibaren siyasî ve kültürel faaliyetlerin içinde yetişmiş birisi olarak, Ülkü Ocakları, MTTB ve Akıncılar Derneği’nde şube başkanlıkları yaptı. Nevşehir-Kurugöl kasabasında ve İstanbul Bahçelievler ilçesinde Refah Partisi’nden Belediye Başkanlığı yaptı. Birlik Vakfı Genel Merkezinde öğretmenler klübü başkanlığı ve Eğitimciler Birliği İstanbul şube başkanlığı görevini yürüttü. Necib Fazıl Kısakürek Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucuları arasında yer aldı. Nevşehir’de “Genç Adam” isimli haftalık bir gazete çıkardı. Milli Gazete, Yeni Devir, Vakit gibi gazetelerde ve Cuma, Yedi İklim ve Türk Edebiyatı dergilerinde edebî ve siyasî konularda yazıları yayınladı. Muzaffer Doğan’ın kısaca özetlediğimiz hayat tecrübesi, Yazarlar Birliği gibi bir örgütün İstanbul şubesine seçilmesindeki isabetin bir delili olsa gerektir.
Türkiye çapında yazar örgütlerine yöneltilen yukarıda ifade ettiğimiz türden eleştirilerin, Muzaffer Doğan yönetimindeki bir Türkiye Yazarlar Birliği’nden başlayarak kırılacağı; hakiki gayesine yönelik olarak çalışmalar yürütülerek, kamuoyu oluşturulacağı; kendi kendinden bir ibaret bir kurum olarak kalmayıp, aktif olarak faaliyetlerine hız ve muhteva kazandırılacağı ümidi doğmuştur.
Muzaffer Doğan’ı bu önemli görevi devralması sebebiyle tebrik ediyor, Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nde yeni bir dönemin başladığına tüm kalbimizle inanıyor ve her türlü desteğimizin kendisiyle olduğunu ifade ederek, yeni misyonunda başarılar diliyoruz.