Bu yıl "yurtsuzlaşma" temasıyla düzenlenen "3. Uluslararası İstanbul Trienali" 3 Eylül'de kapılarını açtı.  Bağımsız Sanat Vakfı tarafından düzenlenen ve mültecilik konusuna gündemine alan Trienal, 25 Eylül’e kadar ücretsiz olarak ziyarete açık olacak.

Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi'nde “kavramsal” ve “güncel” sanat örneklerinin sergilendiği trienalde, birçok ülkeden 40 sanatçının "yurtsuzlaşma" ana teması üzerine serbest çalışmaları yer alıyor. Sergilenen işlerin daha çok video ve enstalasyon tarzında olduğu etkinlikte, farklı sanat disiplinleri bir arada yer bulacak.

Trienalde, dünyanın çeşitli bölgelerinden ama özellikle yakın coğrafyamızdan savaşlar, insan hakları ihlalleri, otoriter rejimler ve etnik çatışmalar nedeniyle vatanlarından ayrılan sanatçıların büyük ağırlığı var. 15 Temmuz’un kahramanlık hikâyelerinin anlatıldığı “Okçular Tepesi” isimli kitapta yer alan çizimleri de yapan Reza Hemmatirad da trienalde eseriyle yer alıyor. Trienalde, ağırlıklı olarak Suriyeli sanatçılar yer alıyor.

3. Uluslararası İstanbul Trienali’nin küratörü Hülya Yazıcı şöyle diyor: "Bir yıldır bu projeyle uğraşıyorum. Biz konu gereği öncelikli olarak mültecilik olgusunu yaşayan sanatçılarla bu işi yapalım dedik. Çoğu Suriyeli fakat Slovenyalı bir sanatçımız, Polonya'da yaşayan Kerküklü bir sanatçımız da var. Konuya duyarlı olan diğer sanatçıları da davet ettik."

“Kavramsal sanat”ın sokaklara ait olduğunun altını çizen Yazıcı, bu sanatın zamanla galerilerin içine çekilmeye başlandığını ve halktan kopuk olarak sürdüğünü söylüyor. Bir önceki trienali de aynı galeride düzenlediklerini, ancak galerinin dışarıyla ilişkisini kuramadıklarını belirtiyor Hülya Yazıcı ve ekliyor: "Burası güzel ve büyük bir galeri. Lokasyonu çok iyi olmasına, İstiklal Caddesi ve Taksim'le çakışan bir noktada bulunmasına rağmen, çok fazla izlenmeyen bir galeri. O nedenle bu kez dışarıyla bir ilişki kurmaya çalışıyorum. İçeride olup biten her şey için, dışarıda aynı zamanda halkla bütünleşebilecek, halkın ilgisini çekebilecek birkaç tuzak kurdum. Dışarıda grafiti sanatçısı bir arkadaşımız konuyla ilgili bir resim yapıyor. Yine Rusya'da tanınmış olan bir sanatçı da dışarıda üç boyutlu bir yerleştirme yapıyor."

Mültecilerle iç içe yaşayan Türkiye’nin ve içinde bulunduğu coğrafyanın, “yurtsuzlaşma” konusunun tam da ortasında olduğunu vurgulayarak şöyle devam ediyor:

- "Bizim içselleştirdiğimiz, her an onlarla birlikte, aynı zamanda da her an böyle bir tehditle karşı karşıya olan bir ülke olmamız dolayısıyla, zaten bu olguyla çok iç içe yaşıyoruz. Onların acılarını duyacak kadar onlara yakınız. Küresel bir savaş yaşanıyor ve bütün planlar bu topraklar üzerinde yapılıyor. Savaşın sonuçları, buradan alınmaya çalışılıyor. Emperyalist ülkeler, ötekileştirdikleri diğer ülkelerin ellerindeki doğal kaynakları kullanmak üzere, onları sürekli küresel bir savaşın içine çekmeye çalışıyor. Bunlara bir tepki olarak da aslında böyle bir iş yapmaya karar verdik."

İzleyici, trienalde savaşın ve zorunlu göçün izlerini ve neticelerini görebilecek ve mültecilerin yaşadıklarına sanatçıların perspektifinden şahidlik edecek. Acının ve savaşın yoğunlukla işlendiği trienal hakkında Hülya Yazıcı şu tesbitleri yapıyor:

- "Sanatçılar tabii ki önceleri hep güzelden beslenmişler ama sanatın içinde acıdan da beslenme var büyük ölçüde. İnsan acıdan nasıl beslenir? Acı güzel bir şey değildir ama yeryüzünde her şey tezatıyla var olduğu için, acı da olacak. Yani burası büyük bir imtihan yeri bize göre. İçselleştirdiğimiz, bizi etkileyen, ruhumuzu olgunlaştıran, bizi büyüten acıları da bu şekilde sanatımızla görünür kılmaya çalışıyoruz. Bu, bazılarımız için bir hakikat arayışı."

Hatırlanacağı üzere, Gezi olaylarının gerçekleştiği sırada düzenlenen bir önceki trienal, eylemciler tarafından basılmış ve eserler tahrip edilmişti. Bu konu kendisine hatırlatılınca şunları dile getiriyor Yazıcı:

- "Kontrol edilemeyen gruplar, o insanların içine girdi ve hiç istenmeyecek hareketler ve sonuçlara da neden oldular. Bu galeri de o şekilde, koruması dövülerek hatta öldürmeye teşebbüs edilerek yaralandı. Galerinin içine girildi, kamerası kırıldı ve daha sonra içerisi tahrip edildi maalesef. Biz o günlerde burada yaptığımız etkinlikle, insanın yeryüzündeki yolculuğunu tema edinen bir iş yapmaya niyet etmiştik. O hareketle karşılaştırdığınızda çok ironik bir durum oldu. Biz insanlığımızı ne yazık ki böyle bir imtihandan geçirmiş olduk."

Trinealin tanıtım metninde mülteciliğin savaş ve yıkımın ardından ortaya çıkan bir durum olduğuna dikkat çekilerek, emperyalist güçlerin savaş çıkartıp, mültecilerle ilgilenmediğinin altı çiziliyor. Hülya Yazıcı’nın ifadesiyle:

- “Biliyorum ki korunmaya çalışılan sınırlar, daha güçlüler tarafından sürekli ihlal ediliyor. Dünya nimetlerinden büyük payı alabilmek için, oval ve küresel ofislerde yeni ve geçerli savaş nedenleri üreten, çok bilinmeyenli denklemler kurgulayan, akıllı canlılar var. Ötekileştirdiğinin yerküreyi sallayan çığlıklarına kulakları tıkalı birilerinin. Hemcinslerine yüz yıl sonrasının en iyi yaşam koşullarını sunma ve dünyayı tek elden yönetme gayretinde olanlar, kendileriyle aynı gezegende yaşamaya uygun görmediklerinin yaşama hakkına her şekilde müdahale edebiliyorlar. Beslendikleri kandan güçlenerek büyüyenlerin, insanlığa yaşattıkları kâbus, çocukların ellerinden oyuncaklarını, annelerini, kısaca geleceklerini alarak, dipsiz bir boşluğa bırakıyor bedenlerini ve kanayan ruhlarını, belki de hiç çıkamayacakları.”

3. Uluslararası İstanbul Trienali, Eczacıbaşı gibi, Koç gibi, Sabancı gibi büyük sermayeler tarafından desteklenen bienal ve sanat girişimlerinden farklı olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Turkcell sponsorluğunda, üstelik ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Bu anlamda ressam Hülya Yazıcı’yı, sanatı kendi ekonomik güçlerini perçinlemek üzere kullanan sermayelerin tekelinden çıkararak bağımsız bir alan açma çabasından dolayı tebrik ediyoruz.

Yurtsuzlaşma trienali, 3-25 Eylül tarihleri arasında Taksim’de “Maksem Cumhuriyet Sanat Galerisi”nde ziyaret edilebilir. Pazar günü hariç saat 10.00-19.00 arasında…



Baran Dergisi 505. Sayı