Türkiye 81 milletin yaşadığı ama tek bir tanesinin var kabul edildiği ve onun da seküler, İslam düşmanı ve Kemalist olarak tanımlandığı bir ülke. “Türkiye Türk’lerindir” mottosuyla gazete sloganı haline de gelen bu düşünce, her dönem, farklı kesimlere düşmanlığı benzer şekillerde gösteriyor.

Seküler, İslam düşmanı ve Kemalist zihniyetin düşmanı ve bu sayede kendini tanımladığı nokta İslam. İslam’ı temsil eden ne varsa her dönem o hedef haline getirilerek yok edilmeye, yok edilemezse dejenere etmeye çalışılıyor. Bu düşman Anadolu insanı da oluyor, Asyalı ve Orta Doğulu da...

MÜLTECİ DÜŞMANLIĞI

2010 yılından beri ülkemizde kimisi zorunlu kimisi keyfi olarak yaşayan Suriyeliler ve diğer mülteciler, zaten bu zihniyetin düşmanlığının hedefindeydi. Son 13 yıldaki suç oranlarına bakıldığında tüm dünyada benzer durumlara kıyasla yok mesabesinde bir asayiş sıkıntısı yaşatsalar da Suriyeliler bir kesim tarafından hep tartaklandı, dışlandı.

Ancak son yıllarda sosyal medyanın da etkisiyle yeni bir nesil ortaya çıktı: Seküler, Kemalist ve ırkçı gençler. Bunların en büyük hayalleri Batı ülkelerinde çöpçü olmakken, herhangi bir Suriyelinin ölmesinden büyük zevk alan hastalıklı bir zihniyete sahip. Özellikle sosyal medyada ara ara çıkan mültecilerin ölüm, eziyet veya yaralanma haberlerini büyük bir zevkle kutlayan, daha fazlasının ölmesini isteyen bu insanlar, mültecilerin insan dahi olmadığını söyleyebilecek noktaya geldiler.

Batı dünyasının en azından görüntüde geride bıraktığı birçok ırkçı argüman, bu insanlar yoluyla tekrar dolaşıma sokularak her türlü eziyet meşrulaştırılıyor ve insanlara daha fazlasını yapması teşvik ediliyor.

Aynı şekilde belediyeler vasıtasıyla yıllardır İngilizcesi, Fransızcası, İtalyancası duruyorken Arapça tabelalar noktasında “Türkçe”nin kıymeti akıllara düşüyor. Alenen düşmanlığın neticesi olan bu tavırların her gün yenisi görüyoruz.

HÜKÜMETE ÇAĞRI!

AK Parti hükümetlerinin mülteci konusundaki tüm eksiklerine rağmen son yıllara kadar ellerinden geleni yaptıklarına inanıyoruz. Ancak son dönemde yapılanlara da kasıtlı olarak göz yumulduğu kanaatindeyiz. Özellikle seçim dönemlerinde ‘ırkçı kafatasçı’ kesimin toplumda oluşturduğu tazyiklerden çekindikleri için bu düşmanca tavırlara herhangi bir önlem alınmıyor.

"Puta tapmayın" dedi, gözaltına alındı! "Puta tapmayın" dedi, gözaltına alındı!

Bu insanlar madem devletin izni ile bu ülkeye giriş yaptı ve yaşama fırsatı tanında, yine devlet olarak bu insanların korunması ve desteklenmesi şarttır. İslami hassasiyetlere sahip bir kimsenin zaten bu ikaza ihtiyacı olmadığını düşünüyoruz bu nedenle devlet hukukuna dikkat çekiyoruz. Yoksa yalan haberle vasıtasıyla daha büyük problem ve sorunlardan kaçmak mümkün olamayacaktır.