Geçtiğimiz Cuma günü Mısır’da, binlerce Müslüman’ın namaz kılmak için gittiği bir camiye saldırı gerçekleştirildi. Bu saldırıda çocuklar da dâhil yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Birçok İslâm beldesinde buna benzer hâdiseler yaşandı ve yaşanıyor; fakat bu çok korkunç bir saldırıydı. Saldırının gerçekleştirildiği bölge Müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölge ve burada daha önce de saldırılar gerçekleştirilmişti.

Mısır devlet olarak diğer dinî grupları dışlayan bir yapıya sahip. Orada yaşayan Hıristiyanlar ve Şiiler de var. Devlet tarafından bunlara gerekli saygının gösterildiğini düşünmüyorum. Fakat büyük bir çoğunluğu Sünnî Müslüman olan Mısır’da bir takım sapkın aşırı mezheplerin mensuplarına da rastlamak mümkün. Bunlar ise hem diğer inançlardakilere, hem de Sünnî Müslümanlara saldırılar gerçekleştiriyor. Huzur bozucu eylemler yapıyorlar. Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’i referans göstermelerine rağmen yapmış oldukları eylemlerin Kur’an ile uzaktan yakından alakası yok. Fazla Kur’an-ı Kerim bilgisine vakıf değilim; malûm Kur’an-ı Kerim’i meal tercümelerinden okumak zorunda kalıyor ve bunların güvenilir olmadığını da biliyorum. Buna rağmen Kur’an-ı Kerim’in bu grupların yaptıklarına izin vermediğini biliyorum.



Bu radikal gruplar, herkesi öldürebilme haklarını kendilerinde görüyorlar; fakat bunlar azınlıklar. Güçlerini ise Suudî Arabistan’dan alıyorlar. Esasında bunlar, Yahudi orijinli bir aile tarafından yönetilen Arabistan’da da azınlık durumdalar. Bu aile tarafından destekleniyorlar ve bu aile de İngilizler ve Amerikalılar tarafından destekleniyor. Zamanında İngiliz siyasetinin kullanışlı bir enstrümanıydılar, şimdi de Amerika ve İsrail siyasetinin önemli bir enstrümanı olarak kullanılmaya devam ediyorlar. İslâm dünyasında yozlaşmaya sebep oluyorlar. Bunlar ve manipüle ettikleri insanlar Siyonistlerin bölgedeki varlığından ve Müslümanlara yaptıklarından rahatsızlık duymuyorlar. Siyonistlerle savaşmak gibi bir kaygı taşımıyorlar. Kiliselere veya camilere saldırmakta bir mahzur görmüyorlar. Bunu özellikle Irak’ta çokça yaptılar. Bunlar kesinlikle doğru şeyler değil. Her insan istediği şeye inanmakta hürdür. İslâm açık fikirli olabilmeyi, yerine göre objektif olabilmeyi gerektirir, İslâm’a saldırmadığı müddetçe herkesin inancına saygı göstermeyi gerektirir; fakat bunlarda böyle bir tavır görmek mümkün değil.
Irak’ta Müslümanlara ve diğer inançlara sahip insanlara saldırdılar. Çoğu kez bu saldırılar cihada katkı vermedi; aksine Siyonistlerin ve emperyalistlerin işine yaradı. Hâlbuki İslâm, Güney Irak topraklarına ilk girdiğinde ve orayı kurtardığında bölgede Hıristiyanlar vardı. Müslüman sufiler bu Hristiyanların Müslümanlaşmasını sağladı.

Müslümanlar diğer inançlara saygı gösterdiler. Bunun birçok örneğini tarihte görebiliriz; Müslüman devletlerin fethedeceği bölgeye önceden giden bu sufi Müslümanlar, o bölgelerde yaşayanları Müslümanlaştırmışlardır. Dolayısıyla suikastlar ve saldırılara maruz kalmışlardır. Son derece saygıdeğer insanlardır. Onlar gerçek Müslümanlardır. Bugün aynı misyonu üstlenenler yine saldırılara maruz kalıyor; bu saldırıların gerçekleştirilmesinin tek sebebi ise onların Sünnî sufiler olmaları. Mısır’da gerçekleştirilen bu saldırıya maruz kalanlar yine sufi Müslümanlardır. Üstelik İslâm adı altında manipüle edilen Suud destekli gruplar bu saldırıları gerçekleştiriyor. İslâm adına bu saldırıları gerçekleştirdiklerine inanabilmek gerçekten anlaşılabilir bir şey değil. Fakat bir Venezüellalı olarak bu manipülasyonun ve ihanetin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Kimi ihanet ettiğini biliyor; kimi ise ihanet ettiğinin farkında olmadan hainlik yapıyor. Emperyalistler tarafından kullanılıyorlar, birçoğunun Siyonistlere hizmet ettiğinden haberi yok. Amerikan emperyalizminin yapmış olduğu manipülasyonlar sebebiyle Venezüella’da olduğu gibi İslâm coğrafyasında ve dünyanın diğer yerlerinde milyonlarca insan öldürüldü, öldürülmeye de devam ediyor.

Mısır devleti ise hainlerin bu tür saldırılarına engel olmak bir yana, bu saldırıları provoke eden bir tutum sergiliyor. Geçtiğimiz aylarda, Suud-Amerikan birlikteliğinin yanında yer aldıklarını Arabistan’da göstermişlerdi. Bu ittifak ABD ve İsrail tarafından oluşturulan yeni düzenin önemli bir parçası… Mısır’da da birçok hain türemiştir. Enver Sedat döneminde İsrail ile antlaşma imzalamış ve İsrail’i tanımıştır. Mısır’ın bu dönemden sonra emperyalistlerle yakın ilişkileri olmuştur.

Malûm geçtiğimiz hafta Zimbabve’de bir darbe gerçekleştirildi. Bu darbe neticesinde Robert Mugabe görevinden istifa etti. Bu hususta da bir şeyler söylemek istiyorum. Uzun yıllardır devletin başında olan Mugabe millî ve devrimci bir adam. Bağımsızlık mücadelesine katkı verdi. Zimbabve bölgenin en iyi topraklarına sahip. Bu sebeple, bu topraklar 19. yüzyılda sömürgeciler tarafından istila edilmiş ve Mugabe iktidara gelene kadar Batı tarafından sömürülmüştür. Bu bakımdan Mugabe bir bağımsızlık kahramanıdır. Ülkede bu tarihten sonra emperyalistler birçok sabotaj yaptı. Ülkede ekonomik durum kötüye gitti. Ülkede yozlaşma artmaya başladı ve neticede bir darbe gerçekleştirildi. Zaten çok yaşlanan ve emekli olması beklenen Mugabe görevi bırakmak zorunda bırakıldı. Venezüella Dışişleri Mugabe’yi selamlayan bir açıklama yaptı. Venezüella devlet başkanı da aralarındaki büyük yaş farkına rağmen Mugabe gibi mücadeleci bir adam, karakterleri benziyor ve ülkelerinin kaderi de birbirine benziyor. Venezüella ve Zimbabve’de emperyalist ajanları manipülasyonlar yapıyorlar. Mugabe’nin milyar dolarlarla ifade edilen bir servete sahip olduğu yönünde haberler yapılıyor.

Son olarak Fidel Castro’nun ölüm yıl dönümü olduğunu hatırlatayım. Çok enteresan bir şekilde Küba’da büyük anma törenleri düzenlenmedi. Fidel, adanın en önemli tarihî figürü olmuştur, ayrıca bölge için de en önemlilerinden birisidir. Emperyalistlerin devlet başkanları ve Arapların da içinde olduğu emperyalist hizmetkârı devlet başkanları onu unutturmaya çalışıyorlar. O, ABD’ye karşı büyük bir mücadele verdi. 

Hülasa; dünyada yeni düzenlemeler yapılıyor; bu düzenlemeler en çok yine Müslümanları etkiliyor. Müslümanlar sadece Müslüman oldukları için öldürülüyor. Masum insanlar zarar görüyor. Mısır’da gerçekleşen patlama da bu çerçevede değerlendirilmelidir.
 
Allahû Ekber
 
25.11.2017

Tercüme: Faruk Hanedar

Baran Dergisi 568. Sayı