2001-2006 yılları arasında İşçi Partisi hükümetinde Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Jack StrawPOLITICO için son haftalarda tekrar dünya gündemine giren Kıbrıs meselesi ile ilgili dikkat çekici bir makale yazdı. Straw 1997’den 2010 yılına kadar süren Tony Blair ve Gordon Brown’ın İşçi Partisi hükümetlerinde kesintisiz görev yapan az sayıdaki isimden biri olduğu için görüşleri hayli önemli.

Straw, hâlâ bakan olduğu 2006 yılında yaptığı bir açıklamada, Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türkleri ‘marjinalleştirmeye çalıştığını’ söyleyince adanın güneyinde infial yaratmıştı. Straw, 2021 yılında BBC Radio 4‘a verdiği demeçte de 2004 yılında bölünmüş Kıbrıs’ı AB’ye almanın hata olduğu ve iki devletli çözümün gündeme gelmesi gerektiği yönündeki fikirlerini dile getirmişti.

Straw, 800.000 nüfuslu adanın Rusya’nın en büyük üçüncü doğrudan yabancı yatırımcısı olduğuna dikkat çekerek, bunların Kıbrıs’taki offshore hesaplarda gizlenen Rus sermayesi olduğunu, Rusya ile Kıbrıs Rumları arasında tarihsel bir ilişki bulunduğunu yazıyor.

Erdoğan: "İsrail ile ticaret işi bitti" Erdoğan: "İsrail ile ticaret işi bitti"

AB’nin, BM’nin de desteği ile, Kıbrıs’ın bölünmüşlüğüne en iyi çözümün adayı birliğe dahil etmek olduğunu düşündüğünü söyleyen Straw, “Böylece, 2004 yılı başlarında, Kıbrıs’ın Mayıs ayında planlanan resmi üyeliğine doğru zaman ilerlerken, BM tarafından her iki tarafa da ayrıntılı öneriler sunuldu. Kıbrıslı Türkler ezici bir çoğunlukla lehte oy kullanırken, Kıbrıslı Rumlar daha da büyük bir farkla aleyhte oy kullandılar,” diyerek ünlü Annan Planına gönderme yapıyor.

Kıbrıslı Rumlar üzerindeki etki kaybedildi mi?

Sürece şahitlik edenlerin, Kıbrıslı Rum müzakerecilerin ‘ciddi bir ikiyüzlülük içinde olduğuna inandığını’ savunan eski bakan, “Geriye dönüp baktığımızda, Kıbrıs’ın üyeliğini bu aşamada askıya alabilirdik ve almalıydık da; her iki tarafa da sadece birleşik bir adanın AB’ye katılmasına izin verileceğini açıkça belirtmeliydik,” diye yazıyor.

Brüksel’in bu süreçte Kıbrıslı Rumlar üzerindeki etkisini yitirmeye başladığını savunan yazar, adanın güney sakinlerinin ‘Rusya’ya karşı tam yetkiye sahip olduklarına’ ve ‘Kıbrıslı Rumların çıkarlarına ne kadar uygun olursa olsun kuzeyle yapılacak herhangi bir barış anlaşmasının mevcut durumdan daha az tatmin edici olacağına’ inandıklarını düşünüyor.

Eski bakandan ‘iki devletli çözüm’ çıkışı

Straw bu yorumlarının hemen ardından, Ankara’nın bir süredir daha kuvvetli savunduğu ‘iki devletli çözüm’ meselesini gündeme getiriyor.

“Bana göre bu çıkmazdan kurtulmanın tek bir yolu var,” diyen eski bakan, birleşik bir ada için yeni bir anayasa müzakerelerinin bir kez daha başarısızlığa uğraması halinde uluslararası toplumun ‘iki devletli çözüm’ü taahhüt etmesi gerektiğini belirtiyor. Straw, Çekoslovakya’nın ‘barışçıl’ bölünmesini, Yugoslavya’nın ise iç savaş neticesinde dağılmasını örnek gösteriyor ve “Devletlerin bölünmesinin mevcut en az kötü seçenek olduğu pek çok örnek vardır,” iddiasında bulunuyor.

Straw yazısını şöyle bitiriyor:

“Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan ile birlikte Kıbrıs’ın üç ‘garantör ülkesinden’ biridir. Ayrıca Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nde iki ‘Egemen Üs Bölgesi’ (resmi olarak Birleşik Krallık’ın bir parçasıydı) ile önemli savunma varlıklarına sahiptir. Elbette Britanya Kıbrıs’ta iki devletli bir çözümü tek başına etkileyemez. Fakat yapabileceği ve yapması gereken şey, Kıbrıs üzerindeki büyüyü bozmak, iki devletli çözümü masaya koymak ve diğer ortakları bu çatışmayı çözmenin en iyi yolunun bu olduğuna ikna etmeye çalışmaktır.”