Selâm ve dua ile…

Yeni bir sayımızda daha birlikteyiz.
Bu hafta kapak mevzumuz İzmir'deki Şirinyer üssünün NATO'nun Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapılması üzerine… NATO'nun kurulma amacının Sovyetler'e karşı oluş gayesi güttüğünü göz önünde bulundurursak, 90'lardan sonra Sovyetlerin çökmesiyle beraber NATO düşmansız bir uluslararası askeri örgüt hüviyetine büründü. Ve bu süreçten sonra kendisine yeni bir düşman üretme gayesi etrafında adımlar attı. Günümüzde ise bu düşmanın İslam'ın terörizm ile bir tutulması neticesinde Müslümanlar olduğunu görüyoruz. İşte NATO'nun Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nı İzmir'e taşımasının en önemli nedeni, NATO Kara Kuvvetleri Komutanı Frederick'in belirttiği gibi 'NATO'nun kuruluşundan bu yana soğuk savaş ve terörizmle mücadele olmak üzere iki evreyi tamamladığını, üçüncü evrede belirlenen yeni tehditler doğrultusunda İzmir'e yerleşmeyi uygun gördüğünü' fark ediyoruz. Ve bu yeni tehdidin de İslam davası, gayesi güden Müslümanlardan başkasının olamayacağını görmemek için kör olmak gerekir. 
Bu mevzu ile alakalı değerlendirmemizi Ömer Emre Akcebe kaleme aldı. Ömer Emre Akcebe bu yazısında “Şimdiden "HOŞGELDİNİZ"... Anadolu, bundan önce yaptıklarınızın ve yapacaklarınızın bedelini ödeyeceğiniz cehenneminiz!..” diyor.
*
Mevlüt Koç’un, Aylık Dergisi’nin Aralık sayısında yayımlanan “Bir Fikir Nasıl Temsil Edilmez” başlıklı yazısının önemine binaen sizler için iktibas ediyor ve dikkat ile okunması ihtarında bulunuyoruz.
Çakal Carlos (Salih Muhammed), “Filistin Devleti Güzel ama Mülteci Meselesine Dikkat” başlıklı yazısında “Demek istediğim, yaşasın Filistin, yaşasın Filistin Devleti, ancak bunu siyonist varlığa, siyonist İsrail devletine en büyük hediye olarak takdim bahanesi yapmamak, bu şekilde siyonistlerin sırtındaki mültecî probleminin çözümünü ilelebed imkânsızlaştırmamak şartıyla! Çünkü bu şekilde mültecî problemini sırtından atmış bir İsrail, Uluslararası Hukuk önündeki, ABD'nin de dahil olduğu Birleşmiş Milletler'e üye tüm ülkeler nezdindeki mevcud daimî, tartışmasız, berrak "kanun dışı" varlığını meşrûlaştırabilecektir.” diyor.
*
Bu hafta, Fatih Turplu ile Ömer Emre Akcebe, Aytunç Altundal ile alakanızı çekeceğini düşündüğümüz bir söyleşi gerçekleştirdi.
*
Sezai Kırlangıç “Büyük Doğu İslam Devleti’ne Doğru, Yaşasın Şeriat” başlıklı yazısında “Yeryüzünden İslâm Devletlerinin silindiği ve yine ruhlardan bile bunun fikri ve idealinin yok edilmeğe kalkışıldığı bir dönemde, dünyaya gelen İslâm mütefekkiri Necip Fazıl Kısakürek Şeriata dayalı sistem teklifini, Modern Dünyanın bütün sosyal yapı ve kurumlarına tatbik edilebilir halde örgüleştirerek "Devletsiz İslâm" fitnesini bertaraf etmiştir. O eserden (İdeolocya Örgüsü'nden): "İslâm, devlete, ruhun uzviyete yapışık olması gibi sımsıkı bağlıdır; asla ayrılmaz ve onsuz uzviyet düşünülemez.” diyor. 
Av. İsmail Müftüoğlu’nun bu haftaki yazısının başlığı: “Ufukların Efendisi Kim?”
Hayrettin Soykan “Kültür Emperyalizminin Gözde Silahı Telegram”, Gülçin Şenel “Batıcı Kültürün Gizli Beyni Tavistock”
başlıklı yazılarıyla bu hafta dergimizdeler.
Yeni bir sayımızda görüşmek üzere, Allah’a emanet olun...