Önsöz

 Selam ve dua ile…

17 Aralık tarihinde, başbakanın açıklamalarına göre “dışardaki güçler, içerideki işbirlikçileri ile, bir çeteyle” birlikte yargı yolunu kullanarak hem milletimize hem devlet ve hükümete karşı operasyon yaptılar, Gezi Parkında yaşanan olaylarda ve 7 Şubat Mit krizinde de aynı odakların “çete”nin işbaşında olduğunu iddia eden başbakan tüm bu operasyonlarla yeni bir 28 Şubat’ın sahneye konmak istendiğini ifade etmek istiyor.

Bu arada, başbakanın “çete” diye tanımladığı “paralel devlet” olma çabasındaki “cemaatin” bu operasyonu yalnız başına gerçekleştirmediğini Ali Koç ve Hüsamettin Özkan gibi isimlerin bu operasyonda adlarının geçtiğini ifade edelim.  

Amerikan mahreçli cemaat olsun, yine Batı mahreçli Koç Grubu olsun ve “kaybedenler kulübü”  olarak isimlendirebileceğimiz “aydınlıkçılar” başta olmak üzere, bütün İslâm düşmanlarının aynı safta hizalandığı yerde, elbette bizim yerimiz Hak ve hakikat adına bu milletin, Anadolu insanının yanıdır!

Ne mevcut hükümet şakşakçılığı yaparak karşı oluşta olmak, ne de Anadolu insanının, bu milletin Amerikan mahreçli “çete” ler eli ile sömürülmesine razı gelmek; tarafımız Hak ve hakikat adına fikrimiz ve fikriyatımızın yanıdır!

Bu mânâdan olmak üzere hükümetin 28 Şubat Davası, Salih Mirzabeyoğlu’nun haklarının iadesi ve özgür bırakılması, Ayasofya meselesinin çözüme kavuşturulması, BDP’li milletvekillerinin serbest bırakılması, 28 Şubat döneminde tutuklanıp DGM’lerce hukuka aykırı bir şekilde kararlarla içeri atılan ve halen cezaevinde bulunan İBDA’cı mahkumların ve Sol camiaya mensup uzun yıllardır içeride olan ve orada unutulan mahkumların durumlarının tekrar gözden geçirilmesi gibi önemli meselelerin çözüme kavuşturulması gerekiyor. Böylelikle içeride bir konsensüs sağlanıp dış mihraklara karşı hükümetin elini kuvvetlendirmesi, gerçek birlik ve beraberliği tesis etmesi gerekmektedir. Bu hafta ki kapak yazımızı Fransa’da cezaevinde bulunan Salim Muhammed (Carlos) kaleme aldı. Yazısının başlığı “Gülen ve Erdoğan kavgasında tarafımız, ajanların değil, Türkiye’nin tarafıdır”.

Bu hafta; Gazeteci-Yazar Ali Eyvaz ile gündeme dair bir söyleşi gerçekleştirdik, söyleşide hükmet-Halk Bank-cemaat meselelerini bizim için değerlendirdi, alakayla okuyacağınız bir söyleşi olduğuna inanıyoruz.

Yazarımız Sezai Dilbilen ise yine gündeme dair “AKP-Halk Bankası-Cemaat” başlıklı yazısı ile dergimizde.

Bu hafta 28 Şubat Davasında hiçbir tutuklu sanık kalmamasını, bu davayı yakından takip eden Avukat Müşir Deliduman’a sorduk ve onunla 28 Şubat üzerine bir söyleşi yaptık.

Yeni Şafak Gazetesinde “Noel baba komutanı balyozcu çıktı” haberi ve gazeteci-yazar Hilal Kaplan’ın kaleme aldığı, “28 Şubat-7 Şubat kardeşliği mi?” başlıklı yazıyı dergimiz de iktibas ediyoruz.

Agos Gazetesi yazarı Deniz Işıker Bedir’in kaleme aldığı “ ‘Bizim davamız’ olamayan dava: 28 Şubat” adlı yazıyı dergimiz de iktibas ediyoruz.

Mütefekkir Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun kaleme aldığı ve dergimizde hafta tefrika edilen Ölüm Odası B-Yedi bu hafta “KKM (TELEGRAMOTA)” alt başlığı ile dergimizde…

Yeni yazarımız Ömer Yavuzer’in kaleme aldığı “gecenin bir sabahı var elbet” başlıklı yazısını da bu hafta sizlerle paylaşıyoruz.

Dergimizde her hafta yayımladığımız “Hasta Adam Batı” başlıklı haber yorumlarımızı da dergimizde bulabilirsiniz.

Haber yorumlarımız ve diğer içeriğimiz ile bu haftanın muhtevasının özeti böyle… Haftaya görüşmek üzere…

Allah’a emanet olun. İntikam hissiniz dâim olsun.