Şabat Şalom!

Unutmayalım ki Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri iyileşti bugünlerde, dolayısıyla en uygun selâmlama artık böyle.

(Av. Güven Yılmaz, yahudi selâmı verdikten sonra Türkiye’nin İsrail’le yaptığı son anlaşmaya atıf yapan Carlos’un şakasına gülerek mukabele ediyor.)
Nasılsınız?

(Av. Yılmaz, iyi olduğunu söylüyor, Carlos’a kendisinin nasıl olduğunu soruyor.)

Hava güzel, ben de iyiyim.
Herhangi bir haber var mı?

(Av. Yılmaz, aynı durumların geçerli olduğunu ve kendileri açısından herhangi bir problem bulunmadığını söylüyor.)

Kumandan Mirzabeyoğlu iyi mi peki?

(Av. Yılmaz, hem Kumandan Mirzabeyoğlu’nun hem de gönüldaşların iyi olduğunu, hepsinin Carlos’a devrimci selâmlarını gönderdiğini söylüyor.)
Allah hepsinden razı olsun.

Bana soracağınız herhangi bir soru var mı?

(Av. Yılmaz, sorusu olmadığını, dilediği gibi konuşabileceğini söylüyor Carlos’a.)

Şu ân, ülkem Venezüella’da dâhil, hepsi aynı zamanda cereyan eden birçok hâdise yaşanıyor dünyada. Fakat bunların arasında en önemlisi, ABD’de bugün yaşanan durumdur sanıyorum. Sonuçta, Çin’den Arjantin’e, İrlanda’dan Sibirya’ya, ABD’de yaşananlar hepimizi etkiliyor çünkü. Yaşamakta olduğumuz tarihin en büyük gücü, en büyük emperyalist gücüdür çünkü ABD.
İşte bu ülkede bir seçim yaklaşıyor şimdi. Söz konusu başkanlık seçimlerinde cumhuriyetçilerin adayı da Donald Trump, malûm.

Burada mesele, Trump’ın tipik bir politikacı olmamasıdır. Politikayla ilgilenen, politikanın içerisinde bir adamdır, ancak bildik anlamda bir politikacı değildir. Buna rağmen, Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı olmayı başardı ve kendisini o noktaya taşıdı.

Ne var ki, ABD’nin –sadece demokratlar değil, cumhuriyetçi liderler de dâhil- hemen tüm idareci sınıfı, hemen tüm seçkinler sınıfı, Trump’a açıkça bayrak açmıştır bugün. Öyle ki, kazansa kendi partilerinden devlet başkanı olacak bir insana karşı, lider katındaki çoğu cumhuriyetçiler harekete geçmiş ve Trump aleyhine bir kampanya başlatmışlardır. Cumhuriyetçi seçmenlerden değil, cumhuriyetçi liderlerden bahsediyorum.

Finans unsurlarının hepsi karşısındadır yine Trump’ın. Hâlen görevde olanları konuşmaya izinli değildir elbette ama görevden yeni ayrılmış tüm CIA unsurları da öyle. Bu da çok acayib doğrusu.

Daha önce de hakkında konuşmuştum gerçi ancak tekrarlamak gerekirse, bir ABD vatanseveri olan Trump’ın “Müslümanlar ABD’ye girmemelidir!” demesini destekliyorum. Ondan başka kimse de cesaret edemedi zaten böyle bir açıklama yapmaya.

Bir Müslüman olarak; sempatim, emperyalist ABD tarafına değil kuşkusuz. Fakat on yıllardır Müslümanlara karşı bir savaş yürüten ABD’nin, topraklarına Müslümanların girişini kontrol etmek istemesi normal bir davranış olacaktır. Hiç şübhesiz, kendisine Müslüman diyenlerin sadece “ajan” olanlarına, emperyalizmin ve Siyonizm’in ajanlarına izin vereceklerdir yalnızca. Trump’ın sözlerinin altında yatan mantık da işte budur.

Kaldı ki ABD hava sahası üzerindeki uçuşlarda, el-Kaide gibi örgütlerle ilişkili belli Müslümanlarla benzer isimlere sahib olanlar –ki isim benzerlikleri Arabçada sayısızdır- terörizm kuşkusuyla yıllardır zaten engellenmekteyken, bu hususu açıkça telaffuz etme cesaretini yalnızca Trump göstermektedir.

Evet, İslâm ve Müslüman düşmanı ABD’nin böyle yapması, en mantıklı davranış olacaktır kendisi için. Üstelik ABD, sadece Müslümanların değil, “Müslüman” ajanlarının bile düşmanıdır.
Normalde bir ajana ödeme yapılır ve yardım edilirken, “Müslüman” ajanlar yıllar yılı kendileri ödeme yapmaktadırlar ABD’ye! Arab Yarımadası’ndaki İngiliz mamûlü ve yeni-sömürgeciliğin ürünü –çoğunluğu itibariyle şimdi ABD ve müttefiklerinin askerî varlığı tarafından desteklenen- o sun’i devletlerin yaptığı ödemeler başka nedir ki!

Milyonlarca Müslümanın kanına girmiş; küçük bir örnek olarak, 1991’den itibaren Irak’ta gerçekleştirdiği bombardımanlarda kullandığı seyreltilmiş uranyumlu bombalarıyla bir milyondan fazla bebeğin ölü veya sakat doğmasına yol açmış bir düşman vardır karşımızda. Ki ölü doğanlar da, son nefeslerine dek çile çekecek sakat doğanlara nazaran şanslıydı kuşkusuz.

ABD’nin, Irak’ta 1991’den -bilfiil işgal ettiği- 2003’e dek süren bombardımanlarda bir milyondan fazla bebeği katletmesi, bir savaş suçudur. İnsanlığa karşı, Müslümanlara karşı, Müslüman ana babadan bebeklere karşı işlenmiş bir savaş suçudur.

Trump’a dönersek, ülkesini savunmak isteyen bir ABD vatanseveri olarak, kendisinin aldığı pozisyon doğrudur. Şayet ben de bir ABD vatandaşı olsaydım, ABD hükümetine karşı bile olsam savunmak isterdim ülkemi, politik temâyülleri ne olursa olsun korumak isterdim ABD halkını. İster ABD vatandaşı, isterse başka bir ülkenin vatandaşı olsun, normalde olması gereken budur. Aksi bir davranış ise hainliktir ki, hainleri de sevmem ben. Neyleyelim ki, hainler tarafından yönetilen bir dünyada yaşıyoruz bugün.

Bu vesileyle ifâde etmem gerekirse, bağımsız tek bir Arab hükümeti kalmıştır geriye ve bünyesinde emperyalist bir sızma bulunmasına rağmen Cezayir hükümetidir bu. Başkan Buteflika da ölmeden önce temizlemeye çalışmaktadır bu sızmayı. İnşallah başarır.

Mısır’a gelince, o da ajan bir hükümet değildir gerçi ama her şeyi anlamanın güç olduğu belli bir rolü oynamaktadır. Her ne kadar yurtdışından maaş alanlar olsa da hâlâ, durum hain Enver Sedat zamanındaki gibi değildir elbette.

Sudan ise, hain bir rejim olmayıp, çok daha kötüsü olarak, bir grub subayın iktidarda kalması uğruna her şeye ihanet eden kalleş bir rejimdir. Ülkenin üçte birini de satmışlardır zaten bu yüzden. Sudan’ın güneyi tam bir karmaşa içerisindedir bugün.

İran söz konusu olduğunda söyleyebileceğimiz de şudur: İslâm’dan anladıkları bazı şeyler bizim anladığımız şeyler olmayan Şiî İran, buna rağmen, bağımsız bir ülkedir ve Sovyetler Birliği’nin bile aralarında olduğu herkes tarafından saldırıya uğramış, kendisine karşı herkesçe tavır alınmıştır. Ki, Sovyetler’le bozuşmaları da, KGB adına çalıştığını itiraf eden İran Komünist Partisi liderini idam etmeleri yüzünden olmuştur. Oysa iyi bir partiydi bu, iyi bir tabana sahibti.

Ülkesine ihanet o adamı asmaya hakları vardı belki ama politik olarak yanlıştı yaptıkları. Neyse ki, Büyük Rusya davası güden Rus vatanseveri Yoldaş Putin’le birlikte, İran’la Rusya’nın arası düzelmeye başlamıştır.

İran’ın Rusya’yla ilişkileri şimdi daha da iyi gidiyor, çünkü ortak bir düşmana karşı savaştaki stratejik çıkarları uyuşuyor ve bu ortak düşman da maalesef “İslâm Devleti”nden başkası değil.
Her ne kadar “neo-vahhabî” sızma dolayısıyla kendilerine karşı bazı eleştirilerimiz olabilirse de, tarihî ve jeopolitik bakımdan haklılık “İslâm Devleti”nden yanadır. Hoşlansanız da hoşlanmasanız da; ister Müslüman, ister Yahudi, ister ateist, ister Hristiyan, isterse başka bir şey olun, gerçek budur.

Kuşkusuz, sonunda “İslâm Devleti”nin kazanacağı anlamına gelmiyor bu söylediklerim. Fakat onları yenmek çok ama çok uzun bir zaman alacaktır ve ABD ile onun stratejik bir parçası olan Kanada dâhil dünyanın her yerindedirler şimdiden.

Tekrar Donald Trump’a dönersek; seçilmemesi için ABD’de her şey yapılacaktır ve onu öldürmek bile dâhildir buna. Peki, her şeye rağmen seçilirse ne olur? En başta, işgal edilmiş İslâm beldelerinden çekilecektir ABD ve Müslüman ülkeleri bombalamaktan vazgeçecektir. Bu bakımdan, ABD’ye Müslümanların girip girememesi en önemli mesele değildir, bu ikinci derecede bir meseledir. Asıl önemli olan, ABD emperyalistlerinin saldırgan politikalarından vazgeçmesi ve Müslümanların da meşru savunmayı bırakıp “özgür” ABD’yle artık dostluk istikametine girmesidir. İsterse “kapitalist” bir ABD olsun bu, mesele değil; bizim için asıl önemli olan, ABD’nin artık başkalarına saldırmaktan, -Arab ülkelerinin petrolü konusunda olduğu gibi- başkalarını sömürmekten, başkalarına sanki köleleriymişçesine davranmaktan vazgeçmesidir.

Donald Trump’a –içlerinden çıkmış zengin bir insan olmasına rağmen- ABD’deki hemen tüm seçkinlerin, tüm para babalarının, tüm yönetici sınıfın bayrak açmasının ve bel altı da vurarak saldırmasının asıl sebebi işte budur.

Sonuç olarak, Trump için verilecek oy, Müslümanlar için verilecek oy olacaktır.

Tüm gönüldaşlara, hassaten hâlâ zındanda olanlara çok selâm söyleyin benden. Hemen çıkartılmalıdır hepsi; daha ne bekleniyor? Öcalan’ı da çıkartmalılar aynı şekilde; çıkartılsın ki şimdi yaşanan ve hiç kimsenin çıkarına olmayan bu savaş dursun hemen.

Allah hepinizin yardımcısı olsun, kendinize çok dikkat edin. Özellikle de çok iyi korunması gereken Kumandan Mirzabeyoğlu’na!

Allahü Ekber.
 
20 Ağustos 2016

Baran Dergisi 502. Sayı