Sinan’ın akıl marifetiyle birlikte el marifeti de çoktur. Neyi nerede, nasıl ve ne zaman yapacağını öncesinden kestirir ve eserinin çizimini yaptığı gibi ne zaman ve nasıl biteceğini de bilirdi.

Klasik Dönem Mimarisi, 15. ve 17. yüzyıl (1501-1703) arasını kapsar. Klasik Dönem Mimarisi, mimaride en üst seviyeye çıkmış, hem mimaride hem de tezyinin de kendi dönemini ve ondan sonra gelecek mimari yapıları etkisi altına almıştır. İlk önce bu dönemde yapılan mimariye neden “klasik” denildiğini ele alalım daha sonra da Klasik Dönem Mimarisi’nin yapısal özelliklerine geçelim.

Klasik, sanatsal değerlerin zamanla eskimesine nazaran değişebilme ihtimali olan kurallara denir. Kadim olan her sanat unsuru klasiktir. TDK’ya göre, bir kültür, bir gusto, bir seviye ölçütüdür klasik. “Sınıflara mensup ve müteallik. Eskilerin çizdiği kaidelere mutabık”(1) olan manalara gelir. Aynı şekilde “üzerinden çok zaman geçtiği hâlde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak görülen eser”dir klasik.(2) Fransızca olan kelimenin aslı “classique”tir. Ölçüleri ve üslubuyla 15. ve 17. yy. arasında örnek teşkil eden yapıtlara klasik denilmiştir. Hatta ölçüleriyle güzeli ve estetiği yakalayan ve zamanla kültürümüzde yer eden tüm değerleri haiz bir kelimedir.

Klasik Dönem Mimarisi’nin Özellikleri

Klasik Dönem Mimarisi üç mimari özelliğiyle kendi döneminin başyapıtlarını oluşturmuştur.

1. Sivil Mimari: Hanlar, hamamlar, saraylar, kervansaraylar, çeşmeler, sebiller, köşkler, darüşşifalar, bedestenler gibi yapılar…

2. Dinî Mimari: Cami, medrese türbe, kümbet gibi yapılar…

3. Askerî Mimari: Kaleler, surlar, hisarlar, kışlalar gibi yapılar...

Bu dönemlerde sınırlar genişlemiş, iktisadi anlamda da en refah dönemi temsil etmeye başlamıştır. Haliyle imar faaliyetleri hızla ilerlemeye başlamış, kültür ve sanat alanında ise tekâmülünü tamamlamıştır. Estetik ve yenilik anlamında ihtiyaçları Erken Dönem Mimarisi karşılayamamışken tüm eksik yönlerini Klasik Dönem Mimarisi doldurmuş ve daha işlevsel konuma getirmiştir. İmarla birlikte şehrin düzeni de kontrol altına alınmış; camiler, saraylar, hanlar, bedestenler, külliyeler, vakıflar, hamamlar, çeşmeler vs. hepsi bir ölçüde inşa edilmiş ve çarpık şehirleşmenin önüne geçercesine düzenlice her sanat harikası yerli yerine konulmuştur. Taş işçiliğinde ise küfeki taşı ve mermer kullanımı yoğunlaşmıştır. Kubbe kasnakları, pandantifler, sütunlar, tonozlar, revaklar, tromplar, payandalar, ağırlık kuleleri eklenmiş ve farklı boyutlara taşınmıştır. Kubbeli ve merkezî planlı yapılar genişletilmiş, yükseltilmiş ve ihtişam olarak yeni ölçüler belirlenmiş, ilk defa bu dönemde camilerin ana kubbesi, yan kubbeli örtüler ve filayak destek sistemleri kullanılmış ve arttırılmıştır.

Klasik döneme asıl rengini veren Mimar Sinan olmuştur. Şehircilikte en üst seviyeye çıkmış ve şehrin ses, renk ve form bakımından çizgisini en üst seviyede belirlemiştir. Mimarinin en olgun olduğu dönemdir bu dönem. Çünkü yapıların kubbelerinden duvarlarına, payandalarından pandantiflere, kısaca her noktasına kadar yenilik yapılmış ve ileriye taşınmıştır.

Önceki yazımızda Mimar Sinan’ın dünya görüşünü ele almıştık. Şimdi de onun Klasik döneme verdiği rengi nasıl gerçekleştirdiğini ele alalım.

Mimar Sinan, “Osmanlı mimarisiyle aynı kökenden gelen Selçuklu, İran, Arap, Asya, Hint, Kuzey Afrika ve Endülüs mimarilerinin İslâmî temel üslûp özelliklerini özümsemiş, farklı coğrafî bölgelerde çeşitli kavimler tarafından vücuda getirilmiş kültürlerin bazı farklılıklar gösterseler de, özlerinde hemen hepsi İslâmî nitelikler taşıyan ürünlerini yakından tanımış”(3) olması hasebiyle kendi döneminde mimariye katkısı çok yüksektir.

Klasik dönem mimarisinin bu seviyeye gelme sebeplerinden biri de Erken Dönem Mimarisi'nin varlığıdır. Çünkü bu mimari dönem, Selçuklu mimarisinden etkilenmiş ve taş işçiliği ve kubbe gelişimi konusunda önemli adımlar atmıştır.

Klasik Osmanlı Mimarisi’ni, mimari yapan Mimar Sinan’ın yanında bu üsluba en büyük hizmeti o dönemlerin padişahları yapmış ve gereken her türlü imkânı sağlamıştır. Bu yüzden bu sanata “saray sanatı” da denilmiştir. Buraya bir parantez açıp şunu eklemek gerekirse; bir şehre getirilecek üslup, ilk önce devlet yapılarından başlar. Ki tesirini her yerde bulsun. Klasik Dönem Mimarisi, dönemin saray, kurum ve müesseselerinde kabul görmüş ardından bu üslup şehrin her yerine yayılmıştır. Devlet; sarayıyla ihtişamını, padişahıyla gücü ve muhteşemliğini gösterir. Günümüzün mimari sorunlarından biri de ancak böyle çözülebilir. Devletin görevi, yeni üslubun oluşturulması için mimarların bir araya getirilip bu üslup meselesinin ele alınması gerekmektedir. Çünkü mimari üslubu devlet belirler, devlet yayar ve devlet destekler. Osmanlı döneminde vücut bulan Hassa Mimarlar Ocağı’na benzer bir kurumun günümüz sanat anlayışı ve geçmişin tezahürüyle birlikte ortaya koyacağı yeni bir üslup, gelecek mimari için de büyük bir ilerlemenin başlangıcı olacaktır. Elbette bu mevzudan önce Hassa Mimarlar Ocağı gibi bir kurumun var olması gerekmektedir. Devletin, yeni bir üsluba karar verebilmesi için de bu mimari teşkilatın oluşması için çaba harcamalıdır.

Selçuklu dönemi mimarisi ile Klasik Dönem Mimarisi'ni karşılaştıracak olduğumuzda arasında şu farkı görmek mümkün: Selçuklu ağırlıklı olarak mekânın tezyinatına yoğunlaşmış, Klasik mimari döneminde ise ağırlıklı olarak mekân bütünlüğüne yoğunlaşılmıştır. Selçuklu mimarisine misal olarak Sivas Ulu Camii, Kayseri Develi Ulu Camii, Erzurum Çifte Minareli Medrese… Klasik döneme de Selimiye’nin, Süleymaniye'nin mekânsal bütünlüğü gösterilebilir… Selçuklu mimarisinde mekânlar süsleme ile heybetleştirildi. Klasik dönemde ise yüksek yapılar ile heybetleştirilirdi. Bir nevi milli kültürü zenginleştirme politikası uygulanmıştır.

Bu kadar ihtişamdan bahsederken, bir de Mimar Sinan’ın bu güzelim nadide eserleri nasıl yaptığına dair Mimar Sinan’ın hatıralarını yazdığı ve Sai Mustafa Çelebi’nin kaleme aldığı “Tezkiretül Ebniye”den birkaç hatırat aktaralım.

Sinan, köprü yapımında o kadar hızlı ve marifetlidir ki; padişahla sefere çıktıklarında, bir yerden bir yere geçmeleri için köprü yapılması lazım gelse, Sinan çok kısa günde köprüyü inşa edermiş. Hatta kendi hatıratında gâvur, padişahın gelişini haber alınca, İskender sedlerinin geçilemeyeceğinin ve gemiyle de ancak üç ayda geçilebileceğinin rahatlığı içinde önlemlerini almazlar. Köprünün inşası kısa sürede bitip, ordunun köprüden geçişini haber alan kral, askerleriyle kaleye kapanır fakat padişah daha sonra kaleyi de fetheder.

Her dönemin ahmağı, akılsızı, dedikoducusu ve cahili çoktur. Sinan da her ne kadar döneminin mimari dehası kabul edilir olsa da Sinan’ın yaptığı ve yapacağı eserlere hala güvenmeyen hem saray erkânından hem de halktan çoktur. Cami inşası sırasında, padişaha birçok nifak ehli gelir ve cami inşası bahanesiyle Sinan’ın kendi ev ve saraylarını onarttıklarını, bu yüzden inşanın geciktiğini, hatta kubbenin ayakta kalacağının da şüpheli olduğunu, bundan dolayı Sinan’ın şaşkınlık içinde aklını yitirmekte olduğunu söylerler. Padişah bu duruma öfkelenip Sinan’a yapının ne zaman biteceğini sorar. “İki ay sonra” cevabını alınca, padişah “bu adam hakikaten aklını kaçırmış, hiç birkaç yıllık iş, iki ayda biter mi?” demiş. Sinan, “iki ay” cevabını verdikten sonra ne kadar yapı ustası, taşçı varsa toplar ve kendi anlatışıyla şunları söyler: Bir an ve bir saat durmadan- elimde demirli asayla, pergel gibi kubbenin merkezini ve çevresini dönmekteydim.” İki ay içinde yapı tamamlanır ve anahtar padişaha teslim edilir. Padişah anahtarı aldıktan sonra camiyi açmaya en layık Sinan’ı görür ve şunu der: “Gel azizim, inşa ettiğin Allah evini doğruluk, yürek temizliği ve duayla yine senin açman daha uygundur.”(4)

Görmüş olduğumuz gibi, Sinan’ın akıl marifetiyle birlikte el marifeti de çoktur. Neyi nerede, nasıl ve ne zaman yapacağını öncesinden kestirir ve eserinin çizimini yaptığı gibi ne zaman ve nasıl biteceğini de bilirdi.

Klasik Osmanlı Mimarisi’nin örneklerini en güzel Mimar Sinan tarafından yapılan eserlerde görebiliriz. Çünkü tüm ihtişamıyla Klasik Dönem Mimarisi, Mimar Sinan’ın eseridir. Mimar Sinan’a ait eserler:

Camiler

Şehzade Mehmet Camii, Süleymaniye Camii, Ayasofya Camii, Mihrimah Sultan Camii, Mihrimah Sultan Câmii, Selimiye Camii, Sokullu Mehmed Paşa Camii, Atik Valide Camii, Mustafa Paşa Camii, Güzelce Kasımpaşa Camii, Bali Paşa Camii, Kılıç Ali Paşa Camii, Rüstem Paşa Camii, Sinan Paşa Camii, Haseki Camii, Rüstem Paşa Câmii, Sokullu Mehmet Paşa Câmii, Sokullu Mehmet Paşa Câmii, Odabaşı Câmii, Hamâmî Hâtun Câmii, Ferruh Kethüdâ Câmii, Kara Camii, Kazasker İvaz Efendi Camii, Kılıç Ali Paşa Camii, Ahî Çelebi Câmii, Ebü’l-Fazl Câmii, Sinan Paşa Camii, Eski Vâlide Câmii, Ferhad Paşa Câmii, Draman Yunus Camii, Gazi Ahmet Paşa Camii, Hadım İbrahim Paşa Camii, Abdurrahman Paşa Camii, Behram Paşa Camii, Molla Çelebi Camii, Nişancı Paşa Çelebi Câmii, Piyale Paşa Camii, Rüstem Paşa Câmii, Zâl Mahmûd Paşa Câmii, Çavuşbaşı Camii, İskender Paşa Câmii, Şehzâde Cihangir Câmii, Şemsi Paşa Camii, Osman Şah Vâlidesi Câmii, Sultan Bâyezîd Kızı Câmii, Ahmed Paşa Câmii, Sokullu Mehmed Paşa Câmii, Sokullu MehmedPaşa Câmii, İbrâhim Paşa Câmii, Bâli Paşa Câmii, Hacı Evhad Câmii, Kazasker Abdurrahmân Çelebi Câmii, Mahmûd Ağa Câmii, Hoca Hüsrev Câmii, Defterdar Süleymân Çelebi Câmii, Yunus Bey Câmii, Hürrem Çavuş Câmii, Sinan Ağa Câmii, Süleyman Subaşı Câmii, Kasım Paşa Câmii, Muhiddin Çelebi Câmii, Molla Çelebi Câmii, Çoban Mustafa Paşa Câmii, Pertev Paşa Câmii, Rüstem Paşa Câmii, Rüstem Paşa Câmii, Rüstem Paşa Câmii, Rüstem Paşa Câmii, Mustafa Paşa Câmii, Ferhad Paşa Câmii, Mehmed Bey Câmii, Osman Paşa Câmii, Hacı Paşa Câmii, Cenâbî Ahmed Paşa Câmii, Lala Mustafa Paşa Câmii, Sultan Alâeddin Selçûkî Câmii, Abdüsselâm Câmii, Hüsreviye (Hüsrev Paşa) Câmii, Sultan Murâd Câmii, Orhan Câmii, Hüseyin Paşa Câmii, Sultan Selim Câmii, Sultan Süleymân Câmii, Taşlık Câmii, Defterdar Mustafa Çelebi Câmii, Haseki Sultan Câmii, Cedid Ali Paşa Câmii, Semiz Ali Paşa Câmii, Bosnalı MehmedPaşa Câmii, Sofu Mehmed Paşa Câmii, Maktul Mustafa Paşa Câmii, Firdevs Bey Câmii, Memi Kethudâ Câmii, Tatar Han Câmii,  Vezir Osman Paşa Câmii, Rüstem Kethüdâsı Mehmed Bey Câmii, Mesih Mehmed Paşa Câmii, Kâbe-i şerîf’in kubbeleri…

Medreseler

Rüstem Paşa Medresesi, Semiz Ali Paşa Medresesi, Sultan Süleymân Medresesi, Süleymâniye Medreseleri, Yavuz Sultan Selim Medresesi, Sultan Selim Medresesi, Sultan Süleymân Medresesi, Şehzâde Sultan Mehmet Medresesi, Haseki Sultan Medresesi, Vâlide Sultan Medresesi, Kahriye Medresesi, Mihrimah Sultan Medresesi, Mihrimah Sultan Medresesi, Mehmed Paşa Medresesi, MehmedPaşa Medresesi(Eyüp Sultan), Osman Şah Vâlidesi Medresesi, Rüstem Paşa Medresesi, Ahmed Paşa Medresesi, Sofu Mehmed Paşa Medresesi, İbrâhim Paşa Medresesi, Sinân Paşa Medresesi, İskender Paşa Medresesi, Kasım Paşa Medresesi, Ali Paşa Medresesi, Mısırlı Mustafa Paşa Medresesi, Ahmed Paşa Medresesi, İbrâhim Paşa Medresesi, Şemsi Ahmed Paşa Medresesi, Kapı Ağası Mahmûd Ağa Medresesi, Kapıağası Câfer Ağa Medresesi, Ahmed Ağa Medresesi, Hâmid Efendi Medresesi, Mâlûl Emir Efendi Medresesi, Ümm-i Veled Medresesi, Üçbaş Medresesi, Kazasker Perviz Efendi Medresesi, Hâcegizâde Medresesi, Ağazâde Medresesi, Yahya Efendi Medresesi, Defterdar Abdüsselâm Bey Medresesi, Tûtî Kâdı Medresesi, Hakîm Mehmed Çelebi Medresesi, Hüseyin Çelebi Medresesi, Şahkulu Medresesi, Emin Sinân Efendi Medresesi, Yunus Bey Medresesi, Karcı Süleyman Bey Medresesi, Hâcce Hâtun Medresesi, Defterdar Şerifezâde Medresesi, Kâdı Hakîm Çelebi Medresesi, Kirmasti Medresesi, Sekban Ali Bey Medresesi, Nişancı MehmedBey Medresesi, Kethüdâ Hüseyin Çelebi Medresesi, Gülfem Hâtun Medresesi, Hüsrev Kethüdâ Medresesi, Mehmed Ağa Medresesi…

Külliyeler

Süleymaniye Külliyesi, Haseki Külliyesi, Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi…

Dârülkurrâlar

Atik Valide Sultan Darülkurrası, Sokollu Mehmet Paşa Darülkurrası, Sultan Süleyman – Süleymaniye Darülkurrası, Sultan Süleyman Han Dârülkurrâası, Vâlide Sultan Dârülkurrâsı, Hüsrev Kethüdâ Dârülkurrâsı, Mehmed Paşa Dârülkurrâsı, Müftü Sa’di Çelebi Dârülkurrâsı, Sokullu Mehmet Paşa Dârülkurrâsı, Kâdızâde Efendi Dârülkurrâsı…

Dârüşşifâlar

Sultan Süleyman-Süleymaniye Darüşşifası, Haseki Sultan Dârüşşifâsı, Vâlide Sultan Dârüşşifâsı…

Türbeler

Şehzade Mehmet Türbesi, Kanuni Sultan Süleyman Türbesi, Arap Ahmed Paşa Türbesi, Yahya Efendi Türbesi, Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi, Arap Ahmed Paşa Türbesi, Sultan Süleymân Türbesi, Şehzâde Sultan Mehmed Türbesi, Sultan Selim Türbesi, Hüsrev Paşa Türbesi, Şehzâdeler Türbesi, Vezir-i Âzam Rüstem Paşa Türbesi, Ahmed Paşa Türbesi, Mehmed Paşa Türbesi, Siyavuş Paşa Türbesi, Zâl Mahmûd Paşa Türbesi, Şemsi Ahmed Paşa Türbesi, Kılıç Ali Paşa Türbesi, Pertev Paşa Türbesi, Şâh-ı Hûban Türbesi, Haseki Hürrem Sultan Türbesi…

Hamamlar

Atik Valide Sultan Hamamı, Kılıç Ali Paşa Hamamı, Hürrem Sultan Hamamı, Mihrimah Sultan Hamamı Edirnekapı, Haseki Sultan Hamamı, Sultan Süleymân Hamamı, Süleymaniye Hamamı, Üç Kapılı Hamam, Haseki Sultan Hamamı, Vâlide Sultan Hamamı, Vâlide Sultan Hamamı, Mihrimah Sultan Hamamı, Lütfi Paşa Hamamı, Mehmed Paşa Hamamı, Kocamustafapaşa Hamamı, İbrâhim Paşa Hamamı, Kapıağası Yâkub Ağa Hamamı, Sinân Paşa Hamamı, Molla Çelebi Hamamı, Kaptan Ali Paşa Hamamı, Kaptan Ali Paşa Hamamı, Müfti Ebüssü’ûd Efendi Hamamı, Mîrmirân Kasımpaşa Hamamı, Merkez Efendi Hamamı, Nişancı Paşa Hamamı, Hüsrev Kethüdâ Hamamı, Hamam, Rüstem Paşa Hamamı, Hüseyin Bey Hamamı, Sarı Kürz Hamamı, Hayreddin Paşa Hamamı, Yâkub Ağa Hamamı, Haydar Paşa Hamamı, İskender Paşa Hamamı, Odabaşı Behruzağa Hamamı, Kethüdâ Kadın Hamamı, Beykoz Hamamı, Emir Buhârî Hamamı, Dere Hamamı, Sâlih Paşazâde Hamamı, Sultan Süleymân Hamamı, Hayreddin Paşa Hamamı, Hayreddin Paşa Hamamı, Rüstem Paşa Hamamı, Vâlide Sultan Hamamı, Sultan Hamamı…

İmâretler

Sultan Süleymân İmâreti (Süleymaniye-Çorlu), Haseki Sultan İmâreti (Mekke-Medine), Mustafa Paşa Köprüsü başında bir imâret, Sultan Selim İmâreti (Şam-Karapınar), Şehzâde Sultan Mehmed İmâreti (İstanbul’da), Vâlide Sultan İmâreti, Mihrimah Sultan İmâreti, Sultan Murâd İmâreti, Rüstem Paşa İmâreti (Rodoscuk-Sapanca), Mehmed Paşa İmâreti (Burgaz-Hafsa-Bosna), Mustafa Paşa İmâreti…

Su Yolları Kemerleri

Bend Kemeri, Uzun Kemer, Mağlova Kemeri, Gözlüce Kemer, Müderris köyü yakınındaki kemer (Kemerburgaz), Kırık Kemer…

Köprüler

Büyük çekmece Köprüsü, Silivri Köprüsü, Mustafa Paşa Köprüsü…

Kervansaraylar

Sultan Süleymân İmâreti yakınında kervansaray), Kervansaray (Büyükçekmece’de), Rüstem Paşa Kervansarayı, Kebeciler Kervansarayı, Büyükçekmece Köprüsü, Silivri Köprüsü, Mustafa Paşa Köprüsü, Sokullu Mehmed Paşa Köprüsü (Tekirdağ), Odabaşı Köprüsü, Kapıağası Köprüsü, Mehmed Paşa Köprüsü, Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü (Drina Köprüsü), Sultan Süleyman Köprüsü (Dilovası)…

Saraylar

Saray-ı atîk tâmiri (Beyazıt’ta), Saray-ı cedîd-i hümâyûn tâmiri, Üsküdar Sarayının tâmiri, Galatasaray’ın eski yerine yeniden inşâsı, Saray-ı atîk tâmiri, Saray-ı cedîd-i hümâyûn tâmiri, Üsküdar Sarayının tâmiri, Galatasarayın eski yerine yeniden inşâsı, Atmeydanı Sarayının yeniden inşâsı, İbrahim Paşa Sarayı, Yenikapı Sarayının yeniden inşâsı, Kandilli Sarayının yeniden inşâsı, Fenerbahçe Sarayının yeniden inşâsı, İskender Çelebi Bahçesi Sarayının yeniden inşâsı, Halkalı Pınar Sarayının yeniden inşâsı, Mehmed Paşa Sarayı (Üsküdar-Kadırga- Yergöğ- İskender Çelebi Çiftliği-Ayasofya yakını-Rüstem Çelebi Çiftliği-Bosna), Rüstem Paşa Sarayı, Siyavuş Paşa Sarayı, Ali Paşa Sarayı, Ferhad Paşa Sarayı, Pertev Paşa Sarayı, Sinân Paşa Sarayı, Sofu Mehmed Paşa Sarayı, Mahmûd Ağa Sarayı, Şâh-ı Hûbân Kadın Sarayı, Pertev Paşa Sarayı, Ahmed Paşa Sarayı, Ali Paşa Sarayı…

Mahzenler

Galata Köşesinde buğday mahzeni, Tersâne-i Âmirede Zift Mahzeni, Has Bahçe Yalısında anbar, mutbak ve kiler, Unkapanı’nda yer alan mahzen, Kurşunlu mahzen, Birçok sarayda anbar ve mahzenler…

Kaynaklar

1- Klasik, Mehmed Bahaeddin (Toven), Yeni Türkçe Lügat, Akçağ Yayınları, 1924,

2- TDK - Klasik, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5b4f39cc02a6b5.04913016

3- Mimar Sinan, Mimar Sinan’ın Dayandığı Osmanlı Mimarlık Birikimi, Turgut Cansever, Albaraka Türk Yayınları, s.71

4- Tezkiretül Ebniye, Sai Mustafa Çelebi, Koç Kültür Sanat - K Kitaplığı, 2003, s.67, 68, 70, 77

Aylık Dergisi 169. Sayı Ekim 2018