LEVHA: 25 Ekim 1984… Eski harfle yazılmış iki duayı tercüme etmişim… Birincisi BİNA ve SAD harfi ile ilgili… Her ikisi de gayet net… Bina ile alâkalı olan, binanın yapım ve temizlik bahsiyle ilgili!

*

SAD-Bir harf ve ebcedi: 90: MİM harfinin Da’va Cetveli’ndeki sayı değeri. (Rüyâda gelen mânâ; Üstadım’a, Süryanice’de bir kelimedeki her harfin bir mânâ ifâde etmesine nazaran, Necib’i soruyorum. “Cim, Mim’dir” diyor… Mim harfi, Allah’ın Câmi ismi, İnsanlar mertebesi ve Kamer menzillerinden “Fer’ul Muahhar-Sonraya bırakılmış-Tehir-i Takdim”e işaret eder!)… SAD harfi, Allah’ın “Mümit-Ölümü yaratan” ismine, Toprak mertebesine, Kamer menzillerinden Belde’ye işaret eder… BELDE-Memleket. Şehir. Büyük köy. Yer, arz. Göğüs, sadr. İki kaş arasındaki açıklık. (Üstadım’dan bir mısra: “Bizim köyde ara pörsümeyeni”-Boğa Burcu, unsuru Toprak, yıldızı Zühre, vücutta tesir yeri Ense-Boğaz, simyada Katılaştırma safhası: 39: LEBO-Süryanice “Kalb”… HALET-İ NEZ’-Ölüm hâleti. Can verme zamanı. Sekerat vakti. (Nez’: Çekip koparmak. Kuyudan kovayı çekip çıkarmak. Saymak. Kaldırmak, yok etmek… Hâlet: Suret. Hâl. Keyfiyet): 566: SANİYE-Dakikanın 60’ta biri. (Üstadım’ın son şiirinden: Çocukken haftalar bana asırdı / Derken saat oldu, derken saniye / İlk düşünce, beni yokluk ısırdı / Sonum yokluk olsa, bu varlık niye?)… MAUNET-Yardım. İmdad. Azık. Yol yiyeceği. Allah’ın salih kullarına imdadı: 566: SEYYİD ABDÜLHAKÎM ARVASÎ… İbranice, ŞİRON-Şiir Kitabı. “Şiir idrakı metni, kuvveti”: 566: TSUK-İbranice, “Kaya”. (Sahr-Kaya. Büyük taş. Maden kütlesi. Hazret-i Süleyman’ın mührünü çalan ifrit: 890: Farfluto Tagen-Kanat takma… Muhyiddin-i Arabî Hazretleri: Uyku bir işi toplar ki / Toplayamaz ondan başkası / Hakkında düşün ve ibret al / Hayalin bir hükmü ve nüfuzu vardır / Mânâ ve suret, bu iki varlık üzerinde de / Uykunun dışında idrak edilemez / Veya suret mertebesinde ortaya çıkmaz / Mertebesi SAD’a hastır / O “gayb”teki suretleri ihata eder / Keyfiyetsizi / Uyku gelir ve sınırlar / Keyfiyet ve kemmiyet ifâde etmek üzere… “Keyfiyetsiz-bomboş, fetih” âlemi, yani Berzah âlemi, içinde bedenen bulunduğumuz âlemin varlığı için zorunlu olan âlemdir… Yevmiye: “Bomboş bir devirdeyiz!”… Yevmiye: “Felâk ve Nas sûrelerini oku, aç karnına yat. Bakalım Allah ne gösterir!”… Rüya-Uykuda görülen suretler: 217: Muavvizat-İhlâs, Felâk ve Nas sûreleri… Müslüman rüyâ tâbircileri derler ki, insan rüyâyı ruh ile görür ve akılla anlar. Ruhun kararlaştığı yer, kalbin ortasında bulunan KAN noktalarıdır. Aklın karar ettiği yer de, beynin temelidir. Ruh, nefs ile asıldır. İnsan uyuduğu zaman onun ruhu, güneş ve kandil gibi uzar ve o hâlde Allah’ın nur ve ziyâsı ile, rüyâ meleğinin gösterdiği şeyi görür. Ruhun nefs tarafına gidip dönmesi, Güneş’in bulutla örtülüp sonra açılması gibidir. Duyguların –uyanmakla– harekete geçmesi sırasında ruh, rüyâ meleğinin kendisine gösterdiği şeyi hatırlayarak hayâlinde canlandırır… Muhyiddin-i Arabi Hazretleri: Allah “Cevami-ul Kelim-Lâfızları az ve mânâları çok ve toplu” olandır –ki, o, en yüksek şeref mertebesinde Muhammedî makamdır–, övgü maksadıyla Sad harfine yemin etmiştir. SAD sûresi, Peygamberlerin vasıflarını, âlemin bütün gizli sırlarını, âyetlerini ve garibliklerini –hayret edilecek şeylerini– açıklar.)

*

MÜMİT-Ölümü yaratan, ölümü veren. “Allah’ın 99 güzel isminden biri”. (Sad harfi, Allah’ın Mümit ismi, Toprak mertebesi): 490: TEŞYİ’-Uğurlamak. Gideni selâmlamak. Cesaretlendirmek. (Ölüm, gideni uğurlamak, yaşayan ve ölen için de istikbâl etmek, yâni karşılanandır… Teşyi’: Cenazeye karşı yapılan vazifelerden biridir; yıkanıp, kefenlenip, tabuta ve sonra musalla taşına konulup, cenaze namazı kılınıp, defnedilinceye kadar!)… METN-Bir yazının tamamı. Yazının aslı ve sureti. “Takdim yazım”. (Yevmiye: “Ölmek için doğuyoruz bir bakıma. Daha doğrusu olmak için!” diyor… —Bu daha güzel efendim!): 490: Süryanice, BECYONO GABORO-Fikir Kahramanı. “Ölmeden önce ölmeye bakan; nefsini hesaba çeken”… KİYASET-Zeki, uyanıklık, zekâ. Feraset. “Bâtın kahramanlarının sözlerini anlayan”: 1490: AVDETÎ-Dönme, aslına dönme.

*

Süryanice, DUMSOYUTO-Bina: 538: TAHANNÜF-Hanefî mezhebinden olma. Hanefî mezhebine girme… Lâtince, THESAURUS-Hazine: 538: TAVONO CNODO-Süryanice, “Ölüm Odası”… MÜMTEHAN-Tecrübe edilmiş. İmtihan edilen: 538: İSTİBDA’-Bedi’ ve güzel bulan… TEFATTUN-Anlama, farkına varma, akıl erdirme: 1538: TENEFFUH-Kabarma, şişme. “Telegram”… Süryanice, BENYONO-Bina: 125: ADLÎ TIBB-Tez… Süryanice, SİNO-Ay. Kamer: 125: ETENĞES DERVİŞ MUHAMMED-Şehîd Derviş Muhammed… FEHEM-Anlayış: 125: FOLAH-Süryanice, “Hakîm. Mütefekkir”… Süryanice, FASTO RUFROFO-Avuç içi titremesi. “Mahmud Efendi Hazretleri”: 1125: YUM DİNO-Mahkeme(m) günü… BİNA-Gören, görücü. Göz: 63: YAVMO-Süryanice, “Gün”. (Yevmiye)… AĞUNO-Süryanice, “Harb”: 63: NAVSO MALYUTO GANTO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”.
 

SAD - SAD
(VE YÜZ SAYISI)

 
LEVHA: 26 Ekim 1984… SAD harfi etrafında, SAD-SAD ve 100 rakamı bağlantısı üstünde duruyorum!

*

HARF-Ağızdan çıkan her bir ses ve ona dair işaret. Vecih, üslûb. Her şeyin ucu, sivri ve keskin kıyısı. (Harf-Yemiş toplama: 880: Caqebtonuto-Süryanice, “Silsile” demek): 288: MUHARREM-Arabî ayların başı. (Süryanice, Salon D’bet Dino-Mahkeme salonu. “Sad harfi 900 hesabiyle”: 654: Sefinet-ül Evliya-Evliyalar gemisi… Rahmut-Mübalâğa ile esirgemek: 654: İntibar-Kabarma, şişme… Hatırlatma: “Cezaevi’nden tekrar yargılanmak üzere çıktıktan sonra, ayaklarımda ve ellerimde şişme ile ilgili diye yorduğum bir rüya”… Konvoyla Bolu Cezaevi’nin önünden geçerken, Anne ve Babam ayrı, ben ayrı arabalardayız. Biri “Kumandan’ın ayak bileği çıktı, bazı şekiller zuhur etti!” diyor; “Allah’ın hikmeti!” der gibi. Bu önemli hâdiseye şâhitlik etsin diye, onu arabadan indiriyorlar. Üzerini çıkarıyor; bütün vücudunda, toprak rengi iskelet çizili. Bunun büyü alâmeti olduğunu düşünüyorum. Başka bir yerden uzaktan tesirle o şekiller çizilmiş ve ayak çıkması sebebiyle görünür hâle gelmiş. — Elif Erdiş… Süryanice, Tagrumto-İskelet: 1053= 54: Derviş Muhammed-442 mührü… Süryanice, Şâmşuro-Şam solucanı. Toprağa sızan su. Miyân kökü. Beyin kökü. “Şuşo: 612: Derviş Muhammed”: 1053: Mehded-Acı marul… Yevmiye: “Marulun göbek yapraklarından olmak isterdim!”… Bir not: Yeniden yargılanma mahkemem, 22 Ekim 2015’de başladı. Yâni Muharrem Ay’ının 9. günü!)

*

SAD harfine uyuyan kalbe âit bir nur vardır / Onu gözler uyurken / Uykusuzluk perdesi sırrını gizler / Uyu, çünkü onun secdesinin nurunu idrak edeceksin / Gönlünü aydınlatır, sırlar ise onu gözetler / İşte bu şükür nurudur / Artık gözle şükredileni / O adetler üzere onu takib eder —(Muhyiddin-i Arabî)… Yine: “Uyku, o harfin sırrına ulaşmak için şart değildir; fakat ben onu uykuda öğrendim!”… Onu dinleyen bir dostu: Dün gece bir rüyâ gördüm. Sad harfini anlatıyormuşsun, ben de irticalen şu mısraı söyledim: Sad, Sad içinde daha doğru ve güçlüdür… Bana delilimi sorunca: Çünkü Sad, dönmenin şeklidir / Dönüşten önce birşey yoktur… Muhyiddin-i Arabî Hazretleri: Arkadaşımın hâlimi ben anlatmadan önce keşfetmesine şaşırdım ve aklıma Sad Sûresi’nden şu âyet geldi: “Biz bunu, onun adına bağışladık bizim katımızda yakınlık ve güzel son vardır”… Devam: Sad içinde Sad daha doğrudur / Dersen ki “delilin nedir?”, onu bulurum / Kalbin içinde asılı olarak / Çünkü o, dönüşün şeklidir / Dönüşten daha önce ise, olan yok / Bu gösterir ki kuşkusuz ben / Yolda muvaffak olmuşum / Ve gerçekleştirmişim Allah uğrundaki kasdımı / Hak, Hak ile amaçlanır / Kalbin sahili daha derindir… HAVK-Halka denilen yuvarlak. “Nokta. Bit. Zirve. Sıfır”: 706: TÜŞ-Karaçay Malkar Lûgatı’nda, “Rüya”… MEHDÎ DERVİŞ MUHAMMED: 673: RÜYÂ TÂBİR ETMEK… İBARET-Meydana gelmiş, toplanmış. Bir şeyden teşekkül etmiş. Bir şeyin aynı. Bir şeyin içindekini ve aslını beyan etmek. Bir hâlden bir hâle geçmek: 673: TECRİS-Sağlam fikirli etmek… FİKİR KAHRAMANI: 706: AKTÖR.

*

Dünya ÇAPINDA Bir Hâdise: 1053: DERVİŞ Muhammed - 442 mührü. (Sad-Yüz sayısı: 1094: Tibelogo Had Etusis-Süryanice, “Dünya Çapında Bir Hâdise”… Miat-Yüz sayısı. Yüz sayıları: 441: Tahattüm-Hatem, yüzük takınmak. Allah’ın, ariflerin gönlüne vurduğu mühür… Kısakürek: 1441: Salih Mirzabeyoğlu)

*

GÜZARİŞ-Rüyâ tâbir etme: 528: MÜFTEN-Hazine… Süryanice, METALUN-Maden. “Ve aynı ebcedle, Süryanice, “Hafo Hutuğyo”-Yeni Devir. (Sad harfinin, “S”nin üzerinde bir çizgi olduğu zaman ebcedi: 900: Zı harfinin ebcedi - Allah’ın Aziz ve ismi ve Madenler mertebesi ile ilgilidir… Maden: Kan. Bir keyfiyetin bol olduğu yer. Sahr): 3525: SEYYİD Taha Cizro + SEYYİD Fehim Arvasî + SEYYİD Abdülhakîm Arvasî + NECİB Fazıl Kısakürek + SALİH Mirzabeyoğlu… MÜTESABİKE-Madeni eritip süzmek. Bir şeyin kalıba dökülmesi. (Dünya Çapında Bir Hâdise - Takdimimi yapan Üstadım: 1053: Derviş Muhammed-442 mührü): 2528: MEHDÎ Salih İzzet Mirzabeyoğlu.
 

DERVİŞ MUHAMMED-442
(Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram)

 
ESSEYİD Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin, “Birinci Dünya Harbi”nden sonra İstanbula gelmesi ve Eyüb’te “Gümüşsuyu Dergâhı”na yerleşmeleri… “Zamanın ârifleri sırasında” dedikleri HÜSEYİN Vassaf Halvetî isimli zâtın, SEFİNET-ÜL EVLİYA ismi altında bir eseri için ona başvurması ve hâl tercümelerini öğrenme gayesiyle soruları… O sorulardan, –Üstadım’ın Başbuğ Velilerden 33 isimli eserinde– Lâkab bahsinde cevabları: LÂKAB olarak kullanılan MANZUR-U Nazar-ı Piran-ı Kiram (Keremli Pirlerin Nazarlarına Görünen) terkibidir. Lâkablandırma sebebi; merhum Şeyh’in –Seyyid Fehîm Hazretleri– lütfen kalemleriyle yazdıkları mektubun tepesine kaydedilen teveccüh satırları olup, dua telakki edilerek kullanılmıştı. Sonraları, KAADİRİ tarikatinden BAĞDAT Telgraf Başmüdürü –Abdülkadir Geylanî âşıkı– ŞAKİR Efendi, “Gavs-ı Azam’ın nurlu kabrinde murakabeye dalmış otururken, size bir Mühür hediye etmek ve mührün bir yüzüne o ibareyi yazmak emrini aldım!” diyerek Lâkabdaki esrar ve hikmeti teyid etmiştir. Oradan gelen Mührü şimdi kullanıyorum. MÜHÜR, oldukça kıymetli NECEF taşındandır ve ÜÇ yüzlüdür. Bir tarafında, lâkabım olan “Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram”, diğer tarafında bitişik “Li Küllî Emrin Fehim” ve sonra “Esseyid Abdülhakîm Arvasî” yazısıdır. Mühür, IRAK şeyh ve âlimlerinin kullandıkları mühürlerden daha büyükçedir. Onu hâlâ, iyiye ve hayra yorarak İMZA makamında kullanıyorum.

*

SEFİNET-ÜL EVLİYA-Evliyalar Gemisi. (İkizler-Lâtince Gemini-Burcu, unsuru Hava, tabiatı Sıcak-Nemli, türü Birleşik, yıldızı “Utarid-İkizler”, vücutta tesir yeri “Akciğer ve Kollar”, cinsiyeti “Erkek, müessir”, simyada Sabitleme safhası): 1654: TEMHİR-Mühürleme… Süryanice, OFADNO MALYUTO BOGO-Dolmabahçe Sarayı: 1654: CÜNBUH-Büyük bit… Süryanice, OFADNO MALYO BOGO-Dolmabahçe Sarayı: 1248: MA’RAY-İbranice, “Batı”. (İmâm-ı Şafiî Hazretleri: “Fitnenin nereden geldiğini bilmek istiyorsanız, okun ne taraftan geldiğine bakın!”… Şah-ı Nakşîbend Hazretleri: Marazın ne olduğu bilinmeden, illetin tedavisi mümkün olmaz!)… Arnavutça, ZEMER-Kalb: 1248: LO GARİ-Arnavutça, “Hesab”… Süryanice, SAFSİLO-Kürsü. (Abdülhakîm Koltuğu): 248: MUHAKKAK-Hakikati belli olmuş. Doğru… MUHAKKİK-Hakikati araştırıp bulan: 1248: DÜMDAR-Son zamanlarda gelen büyük evliya. Ordunun geriden emniyet kuvveti… MANZUR-U NAZAR-I PİRAN-I KİRAM: 2854: ŞAMŞORO-Süryanice, “Cin. Terkibde gizli olan”. (Derviş Muhammed - 442 mührü: 1054: Cin-Gizli… Dünya Çapında Bir Hâdise-Takdim ediliş yazımın alt başlığı: 1053= 54: Ahmed-Üstadım’ın küçük ismi… Takdim yazımın noktasız harflerle üst başlığı, Derviş Muhammed: 1302: Mirzabeyoğlu)… Süryanice, MAKLONUTO GABORO-Fikir Kahramanı: 854: TENATÜC-Neticelenme. Birbirine netice verme.
 

HÜKÜMDAR MÜHRÜ
(SÜLEYMAN MAHZUMOĞULLARI R.A.)

 
LEVHA: 8 Ağustos 2015… Babam’ın (Rahmetli Ahmed Ustaosmanoğlu Hoca) görev yaptığı Câmi’nin kapısının önünde büyük bir masa ve üzerinde bembeyaz işlemeli bir örtü, bir ucunda Reisicumhur (Receb Tayyib Erdoğan), diğer ucunda ben oturmaktayım. Bir kişi daha var, ama, onun “kim” olduğunu anlayamadım. Reisicumhur, sürekli telefonla konuşuyor, telefonu cebine koyuyor, tekrar çalıyor, tekrar konuşuyor. Sonra elindeki kalemle bana işaret ederek, “Ustaosmanoğlu, Ustaosmanoğlu, beni Sadeddin’le mutlaka görüştürmelisin!” diyor. Ben de “Hemen efendim!” diyerek Sadeddin’i arıyorum ve Reisicumhur’un görüşmek için çağırdığını söylüyorum. O ânda rahmetli Babam (Ahmed Ustaosmanoğlu Hoca), Câmi’nin içinden çıkıyor ve ellerini havaya kaldırıp mübalâğa ile “Ooo! Üstadım hoş geldin, nasılsınız!” diyor. Ben kafamı sağ tarafıma çevirdiğim zaman, orada Kumandanı görüyorum ve Babam’ın ona seslendiğini anlıyorum! —(Osman Ustaosmanoğlu)

*

AHMED HAMDİ Ustaosmanoğlu. (İsmail Ağa cemaatinden, Şeyh Mahmud Efendi Hazretlerinin amca oğlu ve birbirlerini pek seven, iki kardeşten ötenin, biri… Osmanlıca yazdığı, “Osmanlıca Sarf İlmi” isimli bir eseri var… Osmanlıca Sarf İlmi: 520: Derviş… Bana karşı mübalağalı iltifatları ve muhabbeti olan, Cezaevi ziyaretlerine müsaade edildiği dönemde, senelerce hiç aksatmayan; benim ve ailem üzerinde çok hakkı geçen bir insan… “Berzah” isimli eserim için yaptığı istihare, tekrar ve tam hatırlatmam gereken: Elimde beyaz bir dosya kâğıdı var. Sahibini görmediğim bir ses, kâğıdı kastederek, “Bu kilo aldırır!” diyor. Mektubat-ı Rabbanî’yi kastederek de, “Bu mânevî kilo aldırır!” diyor. —Ocak 2005… Kürtçe, Qalev-Kilo almak, toplamak: 2136: Süleyman Mahzumoğulları. “Ebu Süleyman: Babası Hâlid Bin Velid Hazretleri ile birlikte, –Horoz– namları”… Müsellah-Silâhlanmış. Silâhlı. “Okun geldiği tarafa”: 138: Mishell-Dil. Lisân. Logos, Kâinat nizâmı): 1818: MESARTO MACES-Süryanice, “Avuç içi titremesi”. (8 Aralık 2014… Mahmud Efendi Hazretleri’ni ziyaretim ve onun gözleri yumulu dalgın hâlinde elini öperken “Kim geldi, kim geldi!” diye kısa bir ân gözlerini açıp tekrar dalgınlığa bürünmesi, o arada avuç içinde bir titreme, 1-2 saniyelik… Üzerimdeki tesirini hemen ziyaretin arkasında, Ölüm Odası tefrikasında deştim; Pazartesi günü 5-10 dakika süren ziyaret… Ve 2015’in Ağustos ayının 10 günü, bir başka Pazartesi, Osman Osmanoğlu’nun sabah ezanında yarım saat önce gördüğü rüyâ; rüyâ tâbircilerinin, rüyânın sıhhati hakkında makbul gördükleri bir zaman… Dünya hâli ve rüyâ; rüyâ çeşidi ve rüya!)… TAHRİR-Yazmak. Yazılmak. Hürriyete kavuşturmak: 818: YASİN SÛRESİ’nin 58 âyeti-“Meâli: İnananlara Allah katından selâm vardır!”. (Hadîs: Müjdeli haber, bir müminin senin hakkında gördüğü güzel rüyadır!)

*

Arabça, EHLEN VE SEHLEN-Misafire, “Hoş geldiniz, safa getirdiniz!” meâlinde: 2136= 1137: BESMELE… SÜLEYMAN MAHZUMOĞULLARI: 2136= 138: HILK-Hükümdar mührü. (Birşey, hatırlattığı şeydir de… Ahmed Ustaosmanoğlu: 1756: Derviş Muhammed-442 mührü. En büyük ebcedle)… FEHÎM-Kömür. Anlayış. Zihnen kavrayış: 138: MASH-Sâbit olma… HANEF-İstikamet, doğruluk. (Hadîs: “Beni Hud sûresi ihtiyarlattı!”… Hud Sûresi’nde istikamet emredilmiştir!): 138: BOSİS-Süryanice, “Temel”… KALÛ-Dediler. Onlar söylediler: 138: KABİLE-Ebe. Kabul edici. Ses alıcı âlet. “Telefon”… KABELE-Kadı’nın verdiği delil, hüccet: 138: MAHS-Hâlis olmak. (Kaptan Kusto Müslüman: 478: Avteng-Kürtçe, “Berzah”… Sahife-“Kilo almak, toplamak”: 1192: Müntebiz-Safın arkasında yalnız duran kişi… Hatırlanan, Üstadım’ın “O Erler ki…” isimli şiirinden: O erler ki, gönül fezasındalar / Toprakta sürünme ezasındalar / Yıldızları tesbih tesbih çeker de / Namazda arka saf hizasındalar / İçine nefs sızan ibadetlerin / Birbiri ardınca kazasındalar / Günü her dem dolup, her dem başlayan / Ezel senedinin imzasındalar!)… TEBŞİR-Müjdelemek. Müjdelenmek. Hayır haber vermek: 912: RİŞ UMTO-Süryanice, “Reis, Cumhurbaşkanı”. 


Baran Dergisi 469. Sayı