Aslında yazının başlığını; “Tehlikenin Farkında mısınız?” diye koyacaktım zira karşı karşıya kaldığımız hadise büyük bir tehlike içeriyor ve uzun vadede toplumu bütünüyle ifsat edecek bir sapkınlık potansiyeline sahip…

 *

Konunun esasına girmeden önce bilmemiz gereken bir noktayı tekrar hatırlatmakta fayda var.

Bilindiği üzere Hz. Âdem (as)’den beri İslam hukukunun ruhunu belirleyen beş temel esas vardır.

Bu esaslar, sadece İslam toplumunun değil, bütün bir insanlığın hak ve adalet üzere hayatiyetinin devamı için olmazsa olmaz şarttır.

İslam, toplumu idare eden otoriteye, şu beş esası teminat (güvenlik)  altına alma görevi vermiştir.

Bunlar insanın;

1- Can güvenliği, 2- Mal güvenliği, 3- Akıl sağlığının korunması, 4- İnanç ve düşünme hürriyetinin temini ile 5- İnsan neslini koruma vazifesidir.

 *

Her biri birbirinden önemli bu beş temel esasın beşincisi yazımızın konusu…

 *

Uzun bir süreden beridir, dünyayı idare etme ve kaynakları sömürme makamındaki güçler tarafından, genelde dünya, özelde ise Türkiye ölçeğinde sinsi ve aşağılık bir proje tatbik edilmeye çalışılıyor.

Temel amaç, toplumu ifsat etme ve kimliksizleştirme…

Bunun için buldukları yöntem; ahlaksızlık, sapkınlık, sapıklık ve iğrençlik…

Bütün bu aşağılık işleri, “cinsiyetsizleştirme” başlığı altında LGBTİ denen gayr-i tabii ve sapkın yolun normalleştirilmesini sağlamak üzerinden yürütüyorlar.

 *

Hedefledikleri şeyler ise başlıca şunlar:

Necip Fazıl: Bize divâneler gerek, akıllılardan bıktık Necip Fazıl: Bize divâneler gerek, akıllılardan bıktık

? Cinsiyetsiz toplum

? Sapkınlık

? Ahlaksızlığı toplum içinde normalleştirme

? Aile kavramını yok etme…

 *

Peki, bu sapkınlığı kimler destekliyor ve fonluyor dersiniz?

Hiç şüphesiz Alman vakıfları ve medyası bu işin öncülüğünü yapmakta…

Buna dair hayli ilginç bir örnek verebiliriz.

 *

Geçtiğimiz yıl Almanya Büyükelçiliği sosyal medya hesabından şöyle bir ileti paylaşılmıştı:

“LGBTQİ hakları insan haklarıdır. Almanya Büyükelçiliği olarak bugün yine, tüm renklerimiz ile onur haftasını kutluyoruz. Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliklerinin farklarını gözetmeksizin, herkes için ve her şartta eşit hakları savunuyoruz.”

 *

Görüldüğü gibi bu örnek Almanların, bahsi geçen menfur çabalarının açık bir kanıtı…

Alman Büyükelçiliğinin başını çektiği bu sapkınlaştırma operasyonunda, Amerikan, Danimarka, Hollanda, Norveç ve İngiltere büyükelçilikleri de hatırı sayılır bir rol üstlenmişlerdir.

 *

Türkiye’de, sözgelimi,  Siemens, Sel Yayıncılık, İletişim Yayınları, Ayrıntı Yayınevi, Can Yayınları, Decathlon, Nivea, Çiçeksepeti, İz İletişim gibi büyük firmalar ile CHP’li belediyeler (İBB, Beşiktaş, Kadıköy ve Şişli belediyeleri), LGBT’ye açıkça destek veriyorlar.

 *

Sapkınlığı asıl finanse eden odaklar ise vakıflar ve yabancı medya unsurları...

Bunların başını da rahatlıkla tahmin edebileceğiniz üzere Soros çekiyor.

 *

Bir başka şer odağı da Alman medya organı Deutsche Welle…

Bu medya kuruluşunun öncülüğünde Türkiye’de kurulan +90 isimli kanalın yayınladığı her üç videodan birinde eşcinsellik konusu işleniyor.

+90 kanalı, cinsiyetsizleştirme faaliyetlerini ön plana çıkararak toplumun karşı olduğu bir ahlaksızlığı, sanki toplum bunu istiyormuş gibi normalleştiriyor ve böylece aile değerlerinin temeline dinamit koyarak toplumun yerle bir edilmesini amaçlıyor.

 *

Ahlak değerlerimizle oynayan bu sapkınlara BBC, F24 ve VOA destek sağlıyor.

İşin en kötü tarafı ise bu sapkınlığın çocuklara kadar indirgenmesi…

“Trans Çocuk” diye bir kavram üreterek bu masumları aşağılık birer sapkın gibi yetiştiriyorlar.

 *

Şimdi, yazının başında altını çizdiğimiz soruyu tekrar ediyoruz...

Tehlikenin farkında mısınız?

Nihat Nasır, Diriliş Postası