Türkiye'nin yakın tarihindeki önemli dönemeçlerden biri olan 28 Şubat postmodern darbesi, ülkenin genç nesillerini de hedef almıştı. Ancak bu darbenin asıl hedefi, İslam gençliğiydi. 28 Şubat süreci, İslâmî değerlere bağlı gençlerin eğitim, iş ve sosyal hayatlarına müdahale etmeyi amaçlayan bir zihniyetin ürünüydü.

Darbe sürecinde, ülkedeki İslâmî değerlere bağlı gençler hedef haline getirilmişti. Okullarda, üniversitelerde, iş dünyasında ve medyada sistematik bir şekilde İslâm'a ve onun değerlerine karşı bir saldırı kampanyası yürütüldü. İslâmî öğrenci ve gençlik hareketleri susturulmaya çalışıldı, dinî referansları olan kitaplar toplatıldı, dinî eğitim veren kurumlar kapatıldı veya baskı altına alındı.

Üstad Necib Fazıl’ın yetiştirdiği genç Salih Mirzabeyoğlu, bu süreçte tam da bu sebeble hedef alındı. Bu sürecin asıl hedefi, İslâm gençliğinin ideallerini ve değerlerini zayıflatmak, onları toplumdan soyutlamak ve etkisiz hâle getirmekti. Bu darbe, İslâm gençliğinin geleceğini şekillendirmeye yönelik bir saldırıydı. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’na ve İbda’ya yönelik brifingli yargı eliyle verilen idam kararı, tam da bu amaca hizmet etmek üzere Büyük Doğu ile gençlik, daha doğrusu nesiller arasındaki İslâmî fikir, sanat ve kültür köprüsünü yıkmak üzere verildi.

Bugün siyasî olarak iktidarda senelerdir Müslümanlar olmasına mukabil niçin kültürel, ahlâkî ve fikrî planda Müslümanların bir türlü iktidara gelemediğinin cevabını da Mirzabeyoğlu’nun şahsında İbda’yı hedef alan saldırılarda aramak icab ediyor.

Sonuç olarak, 28 Şubat postmodern darbesi sadece siyasî bir müdahale değildi, aynı zamanda İslâm gençliğine yönelik bir saldırı, toplum mühendisliği teşebbüsüydü.

Said Alpsoy: Lozan olmasaydı, Türkiye Hilafeti gene ilga edecekti Said Alpsoy: Lozan olmasaydı, Türkiye Hilafeti gene ilga edecekti

Baran Dergisi