13 Şubat 2024, Fransa'nın Cezayir topraklarında, özellikle Cezayir'in güneybatısındaki "Mavi Jerboa" olarak adlandırılan Reggane bölgesinde yaptığı ilk nükleer denemenin 64. yıldönümü. 60 ila 70 kiloton (Hiroşima bombasının gücünün yaklaşık dört katı) arasında olduğu tahmin edilen bu nükleer patlama, Cezayir'i bir nükleer test alanına dönüştürdü ve patlama filme alındı, kaydedildi ve hemen Reggane'den Paris'e taşındı ve aynı gün saat 8'de de Gaulle'ün bir konuşması eşliğinde televizyonda yayınlanan haber bülteninde yayınlandı.

1966 yılına kadar Cezayir çölünde yapılan diğer 16 nükleer testteki bu ilk patlamadan sonra, Fransa bunları Reggane ve Incre'de başka denemeler gerçekleştirdi. Bu nükleer testlerin Hamoudia bölgesindeki nüfus ve çevre üzerindeki yıkıcı etkileri bugüne kadar devam ediyor.

Testlerin sona ermesinden sonra, bu nükleer testlerden etkilenen Cezayir nüfusu, çoğu radyasyona maruz kalmaya bağlı hastalıklardan muzdarip olan en az 42.000'e ulaştı. Ayrıca, Senegal, Fildişi Sahili, Burkina Faso, Sudan ve hatta bugün Fransa'da kum fırtınaları sırasında nükleer toz izleri tespit edildi.

Batı'da ölmeye değer bir şey kalmadı: ABD ve İngiltere'de asker kıtlığı Batı'da ölmeye değer bir şey kalmadı: ABD ve İngiltere'de asker kıtlığı

Bu testlerden 64 yıldan fazla bir süre sonra Fransa, ulusal savunma ve güvenlik sırlarını öne sürerek bu konuları büyük bir gizlilikle ele almaya devam ediyor. Nükleer atıkların tam yerlerini ortaya çıkaran ve kesin mezar yerlerini belirleyen doğru haritaları açıklamayı hala reddediyor. Bu durum, özellikle nükleer testlerden etkilenen bölgelerde, kanserlerin, anormal doğumların ve doğum kusurlarının sayısının artmaya devam ettiği alanlarda radyasyona maruz kalma konusunda endişeleri artırmaktadır.

“Fransa'nın Cezayir'de yürüttüğü nükleer denemeler sağlığı ve çevreyi hala etkiliyor”

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Afrika uzmanı Kaan Devecioğlu, 1960'lı yıllarda Fransa'nın Cezayir'de yürüttüğü nükleer denemelerin etkilerinin bölgede ve komşu ülkelerde hala hissedildiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Cezayir'de 2019-2021 arasında görev yapan Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum, 'Fransa'nın Cezayir sahrasındaki Reggane bölgesinde gerçekleştirdiği nükleer denemelerin Hiroşima'ya atılan atom bombasının 3-4 katına eş değer olduğunu' açıkladı. 17 farklı nükleer patlamanın etkileri, bugün Cezayir başta olmak üzere Libya, Tunus, Mali, Fas gibi çevre ülkelerde de devam ediyor. Denemelerinin yapıldığı yıllara göre insan sağlığına zararları kısmen azalsa da hala risk teşkil ettiği söylenebilir."

Patlamalar sonucu ortaya çıkan toz bulutunun Gana ve Nijerya'ya ulaştığını, 2021'de de İberya Yarımadası'nı etkisi altına alan basınç ve yoğun hava dalgalarıyla Afrika'dan Avrupa'nın çeşitli noktalarına toz bulutu olarak taşındığını kaydeden Devecioğlu, "Toz bulutunu oluşturan kum tanelerindeki radyasyon incelendiğinde Fransa'nın nükleer denemelerinde kullandığı radyoaktif Sezyum-137 maddesi tespit edildi." dedi.

"Çocuklar hala sakat doğuyor"

Devecioğlu, Fransa'nın, 1960-1966 arasında başkent Cezayir'den 1200 kilometre uzaklıktaki Reggane kasabası yakınlarında yer alan dağ tünellerinde 17 atmosferik veya yer altı nükleer testi gerçekleştirdiğini aktararak, bu denemelerden 11'inin Cezayir'e bağımsızlığını kazandıran1962 Evian Anlaşması'ndan sonra yapıldığını dile getirdi.

Cezayir resmi haber ajansı APS'nin 2012'de yaptığı tahmine göre, 1962'de yapılan nükleer denemelerin en az 30 bin Cezayirliyi hasta ettiğini ifade eden Devecioğlu, bugün bölgedeki çocukların radyoaktif kirlilik nedeniyle hala sakat doğduğunu söyledi.

Devecioğlu, bölge halkının kronik solumum hastalığı ve belli göz hastalıklarını taşıdığına dikkati çekerek, şunları dile getirdi:

"1970'li ve 80'li yıllarda bölge ve çevresinde yaygın biçimde görülen kanserin daha sınırlı seviyede hala devam ettiği biliniyor. Nükleer atıkların bugün belli noktalarda varlığını koruması, altyapı sorunlarına yol açıyor, tarım ürünlerine zarar vererek gıda sağlığını tehlikeye atıyor. Cezayir hükümetinin, bu nükleer atıkların yerinin tespiti için attığı adımlar var. Yer altı suları ve bitki örtüsü, nükleer denemelerden olumsuz etkilendi ve tahrip oldu. Tespit edilen noktalardaki yüksek radyasyon seviyesine karşı bölgedeki nüfusu dağıtarak muhtemel zararların asgariye indirilmesi amaçlanıyor."

Fransa, Cezayir'in tazminat taleplerini karşılık vermiyor

Cezayir'in nükleer atıkların yerlerinin belirlenmesini, felaket mağdurları ve sakatlananlara tazminat ödenmesini istediğine dikkati çeken Devecioğlu, Fransa'nın nükleer denemelerle direkt ya da dolaylı zarar verdiği 100 bin kişiye tazminat ödemekten kaçındığını vurguladı.

Devecioğlu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Temmuz 2020'de "Sömürge Tarihi ve Cezayir Savaşı" konusunu araştırmak için komisyon görevlendirdiğini anımsatarak, "Yapılan araştırmalar sonucu Ocak 2021'de Cumhurbaşkanı'na rapor teslim edildi ancak Macron, sömürge dönemine ilişkin herhangi bir şekilde özür dilemeyeceğini açıkladı. Bu Cezayir'de ciddi tepkiyle karşılandı." şeklinde konuştu.

Fransa'nın, Ocak 2023'te katı tutumunu yumuşatıp sömürge dönemi arşivlerinin teslimini hızlandırma ve Cezayir Sahra Çölü'nde yaptığı nükleer deneme atıklarını temizleme vaadinde bulunduğuna değinen Devecioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sömürge döneminde ülkenin doğu ve batı sınırlarına yerleştirilen milyonlarca mayının 8 milyon kadarını Cezayir imha etti ve 62 bin hektar tarım arazisini temizledi. Bu dönemde çok sayıda sivil zarar gördü, hayatını kaybetti veya sakat kaldı. Cezayir hükümeti, mayınlardan zarar gören kişilere sosyal ve psikolojik destek sağlamak için kapsamlı programlar başlattı."