Selâm ile...
Bugün dünya üzerinde yaşanmakta olan iktisadî, içtimaî, siyasî, ahlâkî ve ilmî buhranın temeline bakacak olursak karşımıza, nizâmsızlık çıkacaktır. Nizâmsızlığın kaynağına baktığımızda da karşımıza hukuksuzluk çıkacaktır. Hukuk!

Özelde memleketimiz ve genelde bütün dünya hukuk kâidelerinin yetersizliğini anlamak için Kumandan Salih Mirzabeyoğlu'nun "Hukuk Edebiyatı" isimli eserinde geçen şu satırları hatırlamak icâb ediyor: "Bugün hukukla vakıa, metinle ruh, mevzuatla tatbikat arasındaki fark gittikçe genişlemektedir… Dünyada mevcut birçok anayasa tamamen göstermeliktir ve tarif ettikleri rejimin memlekette olanla hiçbir alakası yoktur… Anayasa âdeta mevcut rejimi gizleyen bir paravan vazifesi görüyor."

Devrimizin, Mısır Firavunlarının hüküm verdiği günlerden ne gibi bir farklılık arz ettiğini düşünmek gerekiyor. Bugün Hz. Musa'nın Firavun'a karşı verdiği mücadeleyi ağızlarından düşürmeyen birçok grup ve şahısın Firavun'dan beter bir rejim içinde, kendi konforlarını bozmadan hayatlarını sürmesi ne kadar da vahim. Hak mücadelesinde bâtıla karşı Hz. Musa'nın yanında olmak demek, bugünün Firavunlarına da karşı olmayı icab ettirmez mi? "Rahatı bir tesellide bulup rejime karşı, görünür kozlarla birlikte rejimin bekasını sürdürmek böyle oluyor."

Dünyaya bakacak olursak, hukuksuzluk, insanları artık isyana ve hatta ihtilâllere kadar sürüklemeye başladığı görülmektedir. İnsanlar ne istemediklerini çok iyi bilmekte ancak ne istediklerini ifade etmekten aciz kalmaktadırlar. Özellikle Doğu ülkelerinde, Batı'yla rekabet edebilmek adına, Batı'dan alınan tekniğin beraberinde gelen "Batı'nın buhranı", çözümsüzlüğünü hâlen muhafaza etmektedir. Doğu ülkeleri, buhranı çözebilecek hukuk kaidelerini de Batı'da arayarak, buhranın içinden çıkılmaz bir şekilde cemiyete sirayet etmesine sebeb olmuşlardır.

İyiyi, doğruyu ve güzeli kimin tayin ettiği, hukukun neye muhatab olduğu ve müeyyidelerin nisbetinin ne olması gerektiği? İçtimaî nizamı sağlayacak ve her nefsi ayrı ayrı tatmin edecek bir hukuk sistemi, ancak o insanlığı yaradan tarafından bildirilebileceğine göre; bu nizâm üstü nizâm ancak Allah'ın hükümlerine dayanan bir "MUHATAB ANLAYIŞ" olacaktır; "İSLAMA MUHATAB ANLAYIŞ"
İnsanca, yaşanmaya değer hayatı insanlığa sunacak olan hukuk, bugün BD-İBDA fikriyatının teklifi olan "BAŞYÜCELİK DEVLETİ"nde mevcuttur. Ya kabul edilecek, ya zilletle yaşanmaya devam edilecek; her ne olursa olsun, bu dünyaya bir yükümlülük ile gelen insanoğlu, saadetini bulmak için kıvranıp duracak ve HUKUK yerli yerine oturuncaya kadar bu İHTİLÂL ATEŞİ SÖNMEYECEK!
***
Bu hafta dergimizde Abdülmetin Torsun’un “Newroz ve Yeni Kürt Politikası” hakkında kaleme almış olduğu yazıyı bulabileceksiniz.
Sezâi Kırlangıç’ın yazısının başlığı “Kürt-Türk Derken Gözden Kaçanlar”...
Carlos (Salim Muhammed), bu hafta Suriye mevzuundan bahsediyor ve “Zayıf Noktaları Devlet Değil, Militanlar Bilir!” diyor.
Müjde Bayram’ın “Cenin-i Sakıt - Düşük Çocuklar Sürüsü” başlıklı yazısını dergimizde bulabileceksiniz.