Eski kovboy filmlerinde ellerini oğuşturarak milletin birbirini öldürmesini bekleyen, ortalık sakinse bir tezgah kurup milleti fitleyerek birbirini öldürmesini sağlayan ve bu sayede kazanç elde eden mezarcıların halini tedai ettiriyor bizdeki haberler ve habercilik anlayışı.


Falan şehirdeki bir psikopatın işlediği cinayetin, haberlerde on beş dakika boyunca  adeta ballandıra ballandıra anlatılması, kötüyü şuurlara nakşetmek için yapılan işlemdir aslında.


Haberleri izleyen bir insan ister istemez şunu söylemek zorunda kalıyor.


“Yahu bu memleketin çivisi çıkmış. Her yer psikopat dolu, herkes potansiyel sapık, her yediğimiz zehir, her içtiğimiz kanserojen, her inandığımız yanlış, herkes karısını dövüyor, erkekler tecavüzcü, kadınlar yalancı, akrabalar düşman, esnaf sahtekâr, her dokunduğumuz tehlikeli, herkes yalancı ve sahtekar…”


Evladını vatan millet aşkıyla kına yakarak, davul zurna tekbir salavat eşliğinde ölmeye yollayan millet bu mudur? Vatan elden gidiyor diyerek tankların önüne yatan, abdestsiz ölmeyeyim düşüncesiyle süs havuzundan abdest alarak mermilere meydan okuyan millet bu mudur?


Sadece şu son beş senede milyonlarca insanı bağrına basmış, onlarla ekmeğini bölüşmüş onlara hâmilik etmiş, dünyanın neresinde hangi milletten olduğuna bakmadan zulme uğrayan insanlara elindekini avucundakini yollayan, onların derdini dertlenen millet bu mudur?


Geriye gidin, bu ülkenin en belirgin özelliği mazlumalara ana olmasıdır. Zalimin zulmünden kaçan herkesin sığındığı bir ülke, mazlumların zalimin zulmünden kurtuluş yeri olarak gördüğü millet bu mudur? Nasıl bu kadar kötü bir ülke-millet olarak lanse ediliriz biz?..


RTÜK denilen kurumdan birileri bu kazurat yığını haberlere  “kardeşim ne yapıyorsunuz,  bir psikopatın işlediği cinayeti, bir sapkının yaptığı tecavüzü, bir hırsızın yaptğı gaspı bu milletin zihnine çakmak için niye bu kadar çaba gösteriyorsunuz. Habercilik böyle mi olur diye neden soramıyor?


Dünyadaki suç oranı istatistiklerine göre -terör hadiseleri ayrı onu da yapanlar belli zaten- Türkiye en alt sıralardadır. Ve halkın yardım severliği, birbiriyle dayanışması, zayıfın güçsüzün mazlumun yanında olması, yıkmak için çok uğraşmalarına rağmen hâlâ gelenek ve göreneklerine bağlı olmasıyla emsal gösterilen Türkiye’yi sapıkların tecavüzcülerin kol gezdiği, herkesin kadınları dövdüğü, devamlı cinayet işlenen, hırsız arsız, kimsenin kimseye güvenmediği bir ülke olarak lanse etmek vatana ve millete ihanet değil de nedir ? Böyle bir algı oluşturmanın  gayesi başka ne olabilir?
 

Haber özgürlüğü falan değil bu. Haber özgürlüğü denilecek bir tavır da değil.  Her şeyin bir sınırı vardır. Olmalıdır. Kurallar yasaklar sınırlar gereklidir. İnsanoğlu bir yanıyla  yaratılanların en şereflisi,  diğer yanıyla en aşağılığı olabilir. Cemiyet hayatına dönük faaliyet gösteren her kurum,  gazete, dergi televizyon, sivil toplum  eğitim kurumu vs vs.. Ahlaki olanı, erdemli olanı, güzel olanı teşvik edici, öğretici yaygınlaştırıcı ve istetici noktada durmak zorundadır.

Kötünün haberini vermek, kötüyü nasıl yapacağını öğretircesine olursa orada bir art niyet vardır. Eşeğin aklına karpuz düşürmek misali yaşanan kötüyü emsal teşkil etsin de daha çok böyle hadise yaşansın dercesine vermenin habercilikle alakası olamaz.
 

Dün irtica elden gidiyor rüzgarıyla askeri fitleyenler bugün “bu ülkenin çivisi çıktı, bu iktidar ve Müslümanlar ülkede huzur bırakmadı, her taraf sapık dolu, kimsenin can güvenliği yok, her an bir sapıkla eli silahlı bir caniyle karşılaşabilirsiniz” algısıyla milleti korku içine sokarak insanımızın ruhunu karartmayı planladıklarını görüyoruz.
 

Buna birileri dur demeli. Falan yerde işlenen adli bir suçu, bütün teferruatıyla bu ülke insanının gözüne ve hayatına sokmanın habercilik olmadığı bu işi yapanlara gerekli şekilde söylenmeli. Kötünün de şuurlara alternatif verdiği anlatılmalı. Bu ülke insanının  geçmişiyle ve geleceğiyle onurlu olduğu, yüzünü düşürecek mazisinin olmadığı, hedefi  duruşu ve çabasıyla geleceğinin  inşallah kötü olmadığı kafalarına çakılmalı. Ayrıca algı operasyonuyla darbeye dahil olmanın bir bedeli olduğunu ve bu milletin artık böyle bir şeye müsaade etmeyeceği de anlaşılır şekilde izah edilmeli…

Tayyar Tercan - Milat Gazetesi