Curtis'in makalesine göre, İngiltere ve İsrail arasındaki askeri işbirliği, iki ülkenin 2023 Mart ayında imzaladığı "Yol Haritası" anlaşması ile yeni bir boyuta taşındı. Bu anlaşma, "kapsamlı savunma ve güvenlik işbirliği" ve "ortak tehditlerle mücadele" taahhüdünü içeriyor. Ancak "ortak tehdit" olarak tanımlananlar arasında Hamas ve Hizbullah gibi örgütlerin yanı sıra İran da yer alıyor.

Anlaşmanın imzalanmasından sadece yedi ay sonra, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sırasında "Yol Haritası"nın uygulamaya konduğu görülüyor. Curtis, İngiltere'nin İsrail'e verdiği askeri desteğin kapsamını şu örneklerle açıklıyor:

·       Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF), Gazze üzerinde onlarca kez casusluk uçuşu gerçekleştirdi.

·       En az altı İsrailli askeri personel, İngiltere'de askeri eğitim aldı.

·       Dokuz İsrail askeri uçağı, İngiltere'yi ziyaret etti, ancak İngiliz hükümeti uçakların içeriği hakkında bilgi vermeyi reddetti.

Filistin tasarısı BM'de onaylandı Filistin tasarısı BM'de onaylandı

·       ABD ordusu, İngiltere'nin Kıbrıs'taki üssünü kullanarak İsrail'e silah sağladı.

·       RAF, İsrail'in Şam'daki İran konsolosluğuna düzenlediği saldırıya misilleme olarak fırlatılan İran'a ait insansız hava araçlarını düşürdü.

Curtis, İngiltere'nin İsrail'e verdiği bu desteğin, medyada neredeyse hiç yer bulmamasına dikkat çekiyor. "Yol Haritası" anlaşması ve İngiltere'nin İsrail'e verdiği askeri destek, İngiliz medyası tarafından görmezden gelinirken, İngiliz hükümeti İsrail'i uluslararası platformlarda savunmaya devam ediyor.

Makalede ayrıca, 2020 yılında İngiltere ve İsrail arasında imzalanan gizli bir askeri anlaşmanın varlığından da bahsediliyor. Anlaşmanın içeriği kamuoyuna açıklanmazken, Savunma Bakanı Ben Wallace, anlaşmanın "ulusal güvenlik" gerekçesiyle gizli tutulduğunu ifade ediyor.

İngiltere'nin İsrail'e verdiği askeri destek, sadece Filistin halkı için değil, bölgedeki istikrar ve barış için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Curtis'in makalesi, İngiltere'nin İsrail ile olan "özel ilişkisi"nin sorgulanması ve medyanın bu konudaki sessizliğini bozması gerektiğini vurguluyor.