2017 Necip Fazıl Ödülleri, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşen ödül töreni öncesinde saat 18.00'da sergi açılışı yapıldı. Sergide, Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in daha önce yayınlanmamış fotoğrafları ve el yazısı evrak okuru ve sevenleriyle buluştu.

Şiir dalında İstanbul Büyükşehir Başkanı Mevlüt Uysal'dan alan Ahmet Murat, "Bu ödülü 7-8 yaşlarındayken üstadın şiirlerini bana ezberleten, dava arkadaşları eve gelince onlara şiirleri okumamı isteyen rahmetli babama armağan ediyorum" dedi.

Necip Fazıl Hikaye-Roman ödülü'nü İstanbul Valisi Vasip Sahin'den alan Necip Tosun "Necip Fazıl'ın kitaplarını çantama doldurdum üstadı İstanbul'da ziyaret edeceğim dedim otobüse bindim jandarmalar çevirdi tarih 12 Eylül 1980 darbe üstada ulaşmamı engellemişti" dedi. 

Necip Fazıl Fikir-Araştırma ödülünü Ulaştırma Denizcilik Haberleşme Bakanı Ahmet Aslan'dan  alan Ahmet Özalp, "Biz dünyada hiçbir toplumun sahip olamadığı kültürel mirasa sahibiz" dedi.

Necip Fazıl İlk Eserler ödülünü Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kutuşmuş'tan alan Betül Nurata, "Hiç bitmeyecek bir yalnızlığımız var bu hayatta edebiyat bu duyguyla baş edebilmenin en güzel yolu" dedi.

Necip Fazıl İlk Eserler ödülünü Enerji Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'tan alan Emre Ergin, "İnşallah bu ödül vatana ve ümmete daha fazla hizmet etmeme vesile olur, ödülümü ilk okurum anneme son okurum eşime armağan ediyorum" dedi.

Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat ödülünü Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu'dan alan Cemalettin Latiç, "Ne güzel Necip Fazıl'ın milleti, milletin şu anki lideri acı çekmiş ümmetimizin ümidi ne güzel" dedi.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Necip Fazıl Saygı ödülünü Teoman Duralı'ya ödülünü takdim etti. Teoman Duralı "Hayatımız sürdükçe çıktığımız, yola koyulduğumuz diyara onun tohumuna sadık kalmak başta gelen ülkümüz olmalı işte Necip Fazıl üstadımızdan aldığım bu ilhamı şu dönemime kadar sürdürmeyi ilke edindim" dedi.

Star Gazetesi tarafından dördüncü kez düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri’ne bu yıl şiir dalında Ahmet Murat, öyküde Necip Tosun, ilk eserlerde Emre Ergin ve Betül Nurata, araştırma dalında Ahmet Özalp layık görüldü. Uluslararası Kültür Sanat Ödülü Cemalettin Latiç’e, Necip Fazıl Saygı ödülü ise Teoman Duralı’ya verildi.

Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle verilen ödüllerde kazanan isimleri Beşir Ayvazoğlu, şair Osman Konuk, Prof. Dr. Turan Karataş, Prof. Dr. M. Fatih Andı ve Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç’tan oluşan jüri belirledi. Modern Türk şiirinde ana akım içinde kalarak ve hem geleneksel hem modern şiir birikimine yaslanarak özgün bir eser ortaya koyması nedeniyle Şiir ödülüne Ahmet Murat, hikâyeciliği ve hikâyeler üzerine yaptığı araştırmalardan dolayı Hikâye-Roman Ödülüne Necip Tosun, öykü dili denemeleriyle Necip Fazıl İlk Eserler Ödülüne Betül Nurata, hayata ve dünyaya şaşırtıcı aralıklardan bakış gibi nitelikleriyle İlk Eserler Ödülüne Emre Ergin, Kültür ve Edebiyat dünyamızda geçmişle bugünü buluşturan çalışmalarıyla Fikir-Araştırma Ödülüne N. Ahmet Özalp, bu yıl ilki verilen Uluslararası Kültür Sanat Ödülü’ne Cemalettin Latiç, Saygı Ödülüne ise Teoman Duralı layık görüldü.


"Daha son sözümüzü söylemedik"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ödül töreninde konuştu. Erdoğan buradaki konuşmasında, "15 yıldır büyük Türkiye'yi, güçlü Türkiye'yi, kendisiyle birlikte tüm dostlarının, soydaşlarının, dindaşlarının, mazlumların ve mağdurların umut kapısı , güven kaynağı bir ülkeyi inşa etmenin gayreti içindeyiz." ifadelerini kullandı.

"Necip Fazıl Kısakürek, Biz dik durmayı ondan öğrendik." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz üstadın ömrü boyunca beklediği İnkılap var ya onu gerçekleştirmek için çalıştık, çalışıyoruz. Türk milleti olarak daha dünyaya son sözümü söylemedik. Ümmet olarak da son sözümüzü daha söylemedik." dedi.

"Kudüs demek İstanbul demektir"
Kudüs üzerinden tüm Ortadoğu'yu ve Müslümanları hedef alan yeni bir saldırının başlatıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kudüs giderse Medine'yi koruyamayız. Medine giderse Mekke'yi koruyamayız. Mekke giderse Kabe'yi de kaybederiz. Kudüs demek İstanbul demektir. İslamabat demektir. Cakarta demektir. Medine demek, Kahire demektir. Şam demek, Bağdat demektir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Elimizle düzeltemiyorsak dilimizle, onunla da bir şey yapamıyorsak kalbimizle buğz etmenin gerektiğini biliyoruz. Kalple buğz etmekten dille itiraz etme seviyesine çıktık. İnşallah en kısa sürede haksızlıkları elle düzelteceğimiz günleri de göreceğiz.

Şayet tıpkı geçmişte hep yapılageldiği gibi 'otur' denildiğinde otursak, 'sus' denildiğinde sussak, 'ver' denildiğinde versek, 'al' denildiğinde alsak, inanın bana, bu saldırıların hiçbiriyle karşılaşmazdık ama biz şu veya bu gücün ne dediğine değil, sadece ve sadece Allah'ın ne dediğine baktık, sadece ve sadece milletimizin ne dediğine baktık."