Oryantalizm bir bilim ise Siyonizm de bir bilimdir. Oryantalizm, Doğu'yu Batı hegemonyasına göre açıklayan, tanımlayan bir bilim. Edward Said, bu bilimin ipliğini pazara çıkardı. Bütün şarkiyatçıların bildiği diller, ortaya koyduğu tarih, yaptıkları açıklamalar sonuçta Batı hegemonyasına hizmet ediyor. İktidar dinamiğinin Batı için nasıl çalıştığını anlatıyor. Siyonizm de bütün dünyayı, siyasal Yahudilik ile tanımlıyor. Bilimi, toplumu, özgürlüğü, savaş ve barışı siyasal Yahudilik hegemonyasıyla yorumluyor. Bir bir iktidar etme bilimi. Hem de dünya çapında. Oryantalizm gibi sadece Doğu'yla da sınırlı değil.


Edward Said, büyük bir heyecanla ABD'den Paris'e uçarak gelmişti. Filistin üzerine konuşulacaktı. Sartre başta olmak üzere büyük düşünürler toplanacaktı. Davet mektubunu Sartre'dan alan Said, kendinden geçmişti. Paris'e varınca toplantının güvenlik nedeniyle Foucault'un evinde yapılacağı bilgisi verilir. Foucault'un evine gidilir. Foucault, konuşmaya bile tenezzül etmeden evindeki davetlileri geride bırakarak "bilim yapmaya" gider. Her halde son model spor arabasına binerek hızla sıvışmıştır oradan! İktidar teorisyeni, iktidarın İsrail formunda Müslüman topraklara vuran karanlık gölgesi üzerine tek kelime etmemişti.

Sartre'ının konuşması için günler geçer. Büyük filozof Sartre! Cezayir'i işgal eden, kendi devleti Fransa'ya karşı başkaldırmıştı. Şimdi o direniş ruhuyla Filistin için konuşması bekleniyor. Sevgilisi Simon De Beauvoir de oradadır. Alakasız bir konuda, bir saat nutuk çeker. Müslüman toplumlarda kadınların yaşadığı kötülüklerden bahseder. Feminizm, bu defa da Müslüman kadına efendilik yapmak için nutuk atar! Hegel ve Marx'dan aşırdığı düşüncelerle kadının kurtuluşu için Müslüman kadın artık ötekidir. Sonunda Sartre konuşur. Sekreterliğini yapan üçüncü sınıf bir aydının çalakalem metinlerini okur. Sartre, yoktur. Antisemitizm psikanalizini yazan o cesur ve özgür düşünür yok olmuştur. Çünkü konu Siyonizm'in Müslüman topraklardaki işgalleridir.

Avrupa sosyal bilimi, Antisemitizm için gösterdiği cesareti, Siyonizm için gösteremiyor. Bilimin Yahudilere karşı yapılan ırkçılık için aldığı tavrı, Siyonizm'in Filistin'de yaptığı ırkçılığa karşı alamıyor.

Son tutumu Alman filozof Habermas'ın başını çektiği bildiride gördük. Antisemitizm siyasetini savunma ve Almanya devlet politikasını koruma adına İsrail'in katliamlarını destekleyen rollerini açık bir şekilde ortaya koydular. Habermas, aydınlanmanın evrensel hakikatini savunuyor. Sosyal teorisi ile Avrupa'ya ve dünyaya yol göstermek istiyor. Ancak Siyonizm'in İsrail'deki katliamları karşısında evrensel tutum ortaya koyamıyor. Sadece Yahudilere karşı yapılan ırkçılık eleştiriliyor. İsrail'in Filistin'de Müslümanlara ve Hristiyanlara karşı yaptığı her çeşit ırkçılığı görmezden geliyor. Bir de İsrail destekleniyor.

Siyonizm de oryantalizmin en uç biçimi. En başta İslam dünyasında tanımlayan, gözetleyen ve kontrol eden bir iktidar söylem ve pratiğine sahip. Bütün dünyayı seçilmiş bir millet önünde boyun eğmeye yönlendiren bir iktidar aygıtı. İktidarın bütün biçimlerini sonuna kadar kullanıyor. Tanımlıyor, yorumluyor, damgalıyor, çarpıtıyor. Bunu da medyayla, parayla, şirketlerle, lobilerle yapıyor. İsrail üzerinden ise silah ve kanla yapıyor. Kan damlıyor bebeklerin bedenlerinden.

Huzursuzluk, tedirginlik, korku ve yalnızlık İsrail'in kaderidir Huzursuzluk, tedirginlik, korku ve yalnızlık İsrail'in kaderidir

Siyonizm, iktidar aygıtlarıyla küresel dünyayı işgal etmiş. Buna direnen tek yer Gazze. Ne devleti, ne düzenli ordusu, ne nükleer bombaları olan Gazze. Yokluklar içinden yükselen bir direniş. Egemen Siyonizm düzeni deliriyor. Bütün dünyanın büyük devletleri, silahlı kuvvetleri, medya güçleri hizalanırken onlar neyine güvenerek direnirler? Kudurmuş Siyonizm, artık kendinden geçerek şehvetle yakıp yıkıyor, bebekler katlediyor. Bunları da dünyanın gözüne sokarak yapıyor. İbret olsun istiyor. Bilim, Batı bilim adamları ya lal kesilmiş ya da bildiriyle selamlıyorlar bu vahşeti. Oryantalizm ve Siyonizm kol kola yaşıyor.

Ya Gazze özgürleşecek ya da hepimiz köleleşeceğiz!

Ergün Yıldırım, Star Gazetesi