Dijital çağın “petrolü” sayılan lityum, kobalt, uranyum ve nadir toprak elementleri (NTE) uğruna verilen rekabet, klasik enerji diplomasisini hızla geride bırakıyor. Washington, Yeni Delhi ve Brüksel art arda attıkları imzalarla Afrika’yı küresel tedarik savaşının merkezine yerleştirmiş durumda.
WASHINGTON’UN SAHİL ŞERİDİ STRATEJİSİ
9 Temmuz’da Beyaz Saray’da düzenlenen mini ABD-Afrika Zirvesi’nde Başkan Donald Trump, Liberya, Senegal, Gabon, Gine-Bissau ve Moritanya liderlerini aynı masada topladı. Görüşmelerde Gabon’un manganez ve nikel, Liberya’nın altın, Moritanya’nın demir cevheri ile Senegal’in titanyum-zirkon kuşağı öne çıktı. Trump, Çin’in işleme hâkimiyetini kırmak amacıyla “yardım yerine ticaret” anlayışıyla bu sahalara ABD sermayesi ve altyapı desteği götürme sözü verdi.
YENİ DELHİ’NİN “MİNERAL + DİJİTAL” DİPLOMASİSİ
Başbakan Narendra Modi, Afrika turunun son durağı Windhoek’te Namibya Devlet Başkanı Netumbo Nandi-Ndaitwah ile Kritik Maden Ortaklığı Anlaşması imzalayarak uranyum, lityum ve kobalt rezervlerinin ortak işletilmesini karara bağladı. Yeni Delhi böylece hem nükleer yakıt, hem batarya-metal tedariğini güvence altına alırken, “Güney-Güney ittifakı” söylemiyle Çin’e bağımlılığı azaltmayı stratejik hedef olarak kayda geçirdi. Anlaşma çerçevesinde Namibya’da rafineri ve işleme tesisi kurulması, know-how paylaşımı ve finansman desteği ön görülüyor.
AVRUPA’NIN “HAM MADDE VE ENERJİ PLATFORMU”
Avrupa Komisyonu, Mart ayında ilan ettiği 47 Stratejik Hammadde Projesi’ne ek olarak Temmuz başında 13 yeni saha seçerek kritik cevher tedariğinde “Birlik dışı ortak ülkeleri” devreye soktu. Tek elden finansman, hızlı ruhsat ve uzun vadeli alım garantileri sunan platform 2030’a kadar Çin’e bağımlılığı yarı yarıya düşürmeyi hedefliyor. Brüksel’in öncelik listesinde lityum, nadir topraklar, nikel ve grafit sahaları bulunuyor; işlemenin AB topraklarına çekilmesi için de sübvansiyon içeren Yeşil Sanayi Paketi devrede.
YENİ SOĞUK SAVAŞIN CEVHER CEPHESİ
Pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı ve Gazze ablukasının meydana getirdiği arz şokları Batı’yı ham madde riskini çeşitlendirmeye mecbur bıraktı; buna karşılık küresel NTE arıtma kapasitesinin yüzde yetmişten fazlası hâlâ Pekin’in elinde. Washington doları korumak için kritik element ithalatına ek vergi sopasını gündeme getirirken, BRICS ülkeleri yerel parayla ticareti büyütme kararı aldı. Dolar-petrol eksenli eski düzen yerini dijital para-kritik element ikilisine bırakırken, enerji dönüşümünün yeni parametreleri yenilenebilir kaynaklar, rafine maden tesisleri ve blokzincir tabanlı ödeme sistemleri olarak şekilleniyor.
Türkiye açısından maden-işleme yatırımları ve Turquality benzeri ihracat teşvikleri KOBİ’ler için tarihî bir fırsat sunuyor. Şartlar Türkiye'yi de nadir element Ar-Ge’sine girmeye zorluyor.