Haberler

Darbeci Kenan Evren'in isminin kışladan kaldırılması için protesto

Adalet Platformu, Kenan Evren Kışlası önünde yaptığı açıklamada, darbeci ve İslam düşmanı zihniyetin izlerinin hâlâ yaşatılmasına tepki gösterdi. Platform, isimlerin kaldırılmasını ve Osmanlı eserlerine sahip çıkılmasını talep etti.

Abone Ol

Türkiye, 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ bu karanlık günlerin izlerini taşıyor. Milletin iradesini tanklarla ezen darbecilerin isimleri ise sokaklardan kışlalara kadar birçok kamusal alanda yaşamaya devam ediyor.

Adalet Platformu, bu ayıbı gündeme taşımak için Kenan Evren Kışlası önünde basın açıklaması düzenledi. Platform Başkanı Adem Çevik, darbelerin yalnızca siyasete değil, doğrudan milletin iradesine ve inancına yöneldiğini hatırlatarak şunları söyledi:

“2012-2013 yıllarında darbeciler hakkında yargılamalar oldu ama hâlâ isimleri tabelalardan silinmedi. Biz sadece Kenan Evren değil, Cemal Gürsel’den Madanoğlu’na kadar tüm darbecilerin isimlerinin cadde, sokak, kültür merkezi ve kamu binalarından silinmesini istiyoruz. Bugün hâlâ bir kışlaya darbeci Kenan Evren’in isminin verilmiş olması 85 milyona, 177 partiye ve bütün Müslümanlara hakarettir. Meclisimizden isteğimiz şudur, bu ismi acilen söktürsünler. Bunun yerine Türkiye’nin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı’nın ismi konulsun. Nasıl ki külliyeye Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi adı verildiyse buraya da Recep Tayyip Erdoğan Kışlası denilebilir.”

Müslüman'a kurşun sıkan zihniyet hala nasıl yaşatılıyor?

Çevik, 12 Eylül’ün sadece siyasi değil, doğrudan içtimaî ve dinî hayatı hedef aldığını hatırlatarak, yaşadığı bir hadiseyi şöyle aktardı:
“12 Eylül tarihin kara bir lekesi. O günlerde hafızlık için Kur’an kursundaydım. Cuma günü camimizin anahtarı bendeydi. Polis ve jandarma gelip ‘Cuma kılamazsınız’ dedi. İşte 12 Eylül budur: Müslüman’ın secdesine bile yasak getiren, halkın imanına kurşun sıkan bir zihniyetin adı.”

Çevik, darbelerin yalnızca 1980’e mahsus olmadığını, Türkiye tarihinin bu zincirle örüldüğünü de vurguladı:
“27 Mayıs, 28 Şubat, 27 Nisan ve 15 Temmuz… Bunların hepsi aynı zincirin halkalarıdır. Dış güçlerin dayatmasıyla, içerideki işbirlikçiler eliyle yürütülen operasyonlardır. Darbecilik insanlığa karşı suçtur; yalnızca bir hükümete değil, doğrudan millete, imana ve iradeye saldırıdır.”

"Darbecilerin ismini yaşatmak yerine Abdülhamid Han'ın mirasını ihya edin"

Platform üyelerinden Hasret Yıldırım ise Kenan Evren Kışlası’nda bulunan Osmanlı eserlerine dikkat çekti. Yıldırım, Sultan II. Abdülhamid Han’ın kendi bütçesinden yaptırdığı beş deponun bakımsızlığa terk edildiğini belirterek şunları söyledi: “Depoların üzerinde Osmanlı arması hâlâ duruyor. İçeride görev yapan arkadaşlardan öğrendiğimize göre bu yapılar menzile has şekilde inşa edilmiş. Ancak bugün kaderine terk edilmiş durumda. Bu milletin asli görevi, ecdadın hatırasına sahip çıkmaktır. Darbecilerin isimlerini yaşatmak yerine, Abdülhamid Han’ın mirasını ihya edin.”

Bu isimler yaşadıkça millete darbe devam ediyor

Bu açıklamalar basit bir isim tartışmasının ötesinde darbeci, kemalist, İslam düşmanı zihniyetin hala iz taşıdığını gösteriyor. Milletin inancı, değerleri ve Osmanlı mirasının ise hala yok sayıldığı anlaşılıyor. Milletin iradesine darbe yapıp inancını hedef alan bu isimlerin halen daha yaşatıldığını görmek adeta millete hakaret. Abdülhamid Han'ın mirasına derhal sahip çıkılmalı, üzerine çöreklenen darbeci, kemalist yapılar derhal tasfiye edilmelidir.

İHA

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }