Dijital dünyada çocuk olmak: Riskler ve çözümler

Abone Ol

Önceleri çocuklar sokaklarda, bahçelerde oyun oynayarak büyürdü. Sabah erkenden dışarı çıkar, akşam ezanıyla eve dönerdi. Toprağa basar, yağmurla ıslanır, rüzgârda savrulurdu. Şimdi ise çocuklar apartman dairelerinde, ellerinde tabletlerle büyüyor. Hayatlarına dokunan şey artık doğa değil, ekran ışığı. Oysa oyun, çocuğun dünyayı tanıma biçimidir. Çocuk oynayarak öğrenir. Ama bugün çocuklar oyun oynamayı bile unuttu.

Teknolojik aletler çocuklar için en büyük tehlikelerden biri haline geldi. Ne yazık ki çocuklar bu tehlikeyi sevgiyle kucaklıyor. Tabletler, telefonlar ve diğer iletişim araçları çoğu zaman ebeveyn kontrolü olmadan çocukların eline veriliyor. Bu da büyük bir tehdit oluşturuyor. Çünkü bu cihazlar, çocuğun konuşmasını, düşünmesini, hayal kurmasını ve çevresini algılamasını engelliyor. Onları içine kapanık, duygusuz ve hareketsiz bireylere dönüştürüyor.

Ekran bağımlılığı yalnızca zihinsel değil, fiziksel gelişimi de sekteye uğratıyor. Hareketsizlik arttıkça çocuklar enerjisini atamıyor, kasları gelişemiyor. Ve bu durum sadece ekranla ilgili değil. Maalesef artık çocukların sokakta güvenle oynayabileceği alanlar da kalmadı. Beton yığınları arasında sıkışmış çocukluklar yaşıyoruz. Sokaklar tehlikeli, parklar yetersiz, oyunlar unutulmuş.

Tam da bu yüzden, ebeveynlere çok büyük bir görev düşüyor. Tablet ve telefon tamamen kesilemiyorsa bile mutlaka sınırlandırılmalı. Çocuklara ekran saatli, içerik denetimli şekilde verilmeli. Ama asıl önemlisi: çocuğun eline ekran değil, elinize top alın. Onlarla birlikte oynayın. Hafta sonları ormanda yürüyüşe çıkın, toprağa basmasına, koşmasına, doğayla bağ kurmasına izin verin. Ev ortamında birlikte kitap okuyun, resim çizin, masallar anlatın. Eğitici ve öğretici etkinliklerle hem bağ kurar, hem de çocuğunuzun gerçek gelişimine katkı sağlarsınız.

Çocuğa sorumluluk bilincini kazandırmak ve kendine güvenmesini sağlamak için, onun gelişim düzeyine uygun aktiviteler yapmak çok önemlidir. Örneğin, birlikte kontrollü şekilde mutfağa girip basit yemekler hazırlayabilirsiniz. Hamur yoğurmak, pizza yapmak gibi oyunlarla karışık bu etkinlikler, çocuğun dikkatini ve motor becerilerini geliştirir. Pizzanın üzerine koyduğu malzemeleri seçerken bile küçük kararlar vermesi, özgüvenini artırır.

Bunun yanı sıra, bahçede toprakla buluşmak, çiçek ekmek gibi doğa ile iç içe aktiviteler yapmak da çocuk için faydalıdır. Toprağa dokunmak, bitkilerin büyümesini izlemek, çocuğun hem fiziksel hem de duygusal gelişimini destekler. Bu tarz basit ama etkili etkinlikler, çocukların hayal gücünü, sorumluluk duygusunu ve öğrenme isteğini artırır.

Bugün önemsiz gibi görünen, “Biraz oynasın, oyalansın” diyerek verdiğiniz tablet, aslında çocuğunuzu yavaş yavaş sizden uzaklaştırıyor. Göz ardı ettiğiniz bu küçük alışkanlık, onun gelişiminde büyük yaralar açabilir. Unutmayın: çocuklar ekranla değil, ilgiyle büyür. Hayatı tanımak için ekran ışığına değil, sizin gözlerinize ihtiyaçları var. Oyun yalnızca bir eğlence değil; çocuğun ruhunu besleyen bir dünyadır. Ve bu dünyayı siz yeniden inşa edebilirsiniz.

Tablet ve Televizyonun Çocuk Sağlığı Üzerindeki Tehlikeleri

Tablet, telefon, televizyon gibi dijital araçlar yalnızca oyun ya da eğlence aracı değil; aynı zamanda çocukların zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişimini doğrudan etkileyen unsurlar haline gelmiştir. Özellikle erken yaşta yoğun ekran maruziyeti; dikkat eksikliği, konuşma gecikmeleri, hayal kurma becerisinin zayıflaması gibi ciddi bilişsel sorunlara yol açabilmektedir. Çocukların sosyal ilişkiler kurmakta zorlanmaları, duygularını ifade edememeleri, oyun kuramadan sadece izleyen bireyler hâline gelmeleri artık çok yaygın karşılaşılan durumlardır. Aynı zamanda hareketsizlikten kaynaklanan obezite riski, göz yorgunluğu, uyku bozuklukları gibi fiziksel sorunlar da dijital bağımlılıkla beraber gelmektedir. Mavi ekran ışığı çocukların biyolojik saatini bozarken, ekrana uzun süre maruz kalmaları hem kas gelişimini engellemekte hem de doğal enerjilerini atmalarını kısıtlamaktadır. Tüm bu nedenlerle uzmanlar, 2 yaş altındaki çocukların ekranla hiç tanışmaması gerektiğini; daha büyük yaş gruplarında ise ekran süresinin günlük 30 dakika ile sınırlı tutulmasını önermektedir. Çünkü her fazla dakika, çocuğu gerçek hayattan biraz daha uzaklaştırmakta, yerine geçemeyecek bir boşluk bırakmaktadır. Biz çocuklarımıza dünyayı ekranlardan değil, ellerimizle, sesimizle, gözlerimizle tanıtmalıyız.

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }