Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı; Türkiye–ABD ilişkileri, Suriye ve Gazze sahası, Hamas’a yönelik tartışmalar, Rusya–Ukrayna savaşı, KKTC ve AB süreci, FETÖ yapılanması ve yapay zeka alanındaki gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.
Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington’a Beyaz Saray’a davet edilmesine ve Türkiye–ABD ilişkilerine dair şunları söyledi:
“Öncelikle tabii şunu ifade etmek gerekiyor. Washington'a Beyaz Saray'a davet edilen Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki Türkiye. Türkiye'nin son yıllarda ortaya koyduğu dış politikadaki performans, güvenilir ortak olma özelliği, birçok konuda Türkiye'yi işbirliği aranan bir aktör haline getirmiş durumda.”
ABD ziyaretinde Suriye, Filistin ve Ukrayna dosyalarının öncelikli gündem başlıkları olduğuna işaret eden Fidan, Suriye sahasında Türkiye’nin rolünü şu sözlerle ifade etti:
“Suriye'de Türkiye'nin emeği, ortaya koyduğu çaba gerek istikrar, gerek mültecilerin geri dönüşü için bu yeni yönetimin uluslararası meşruiyet sağlaması için ortaya koyduğu çaba, tarihte örneğine az rastlanır çabalardan biri. Bir taraftan Suriye'nin menfaatini, toprak bütünlüğünü, halkının refahını, barışı düşünürken, diğer taraftan kendisiyle ilgili konuları da olabildiğince geri planda tutup bunu bölge ülkeleriyle beraber götürme meselesi, ancak Türkiye gibi uzun stratejik kültür tarihi olan, bunu yapacak derinliği olan ülkelerin izleyebileceği dış politika hamleleri.
Türkiye'nin orada olmasından daha normal bir şey yok. Yani bu sorunların tespiti, teşhisi, üstlenilmesi, yüklenilmesi, ileri taşınması sadece Türkiye'nin lehine değil. Türkiye'nin dış politikadaki en büyük farkı, bir konuya yaklaştığı zaman sadece kendi lehi için yaklaşmıyor. Diğer, kendisi için ne istiyorsa, bölgedeki diğer ülkeler için de aynı şeyi isteyip, beraber menfaatimizi ilerletelim konusu var.”
SDG adını kullanan PKK/YPG yapılanmasına ilişkin ABD ile yürütülen görüşmelere dair Fidan, şunları kaydetti:
“Belli bir anlayış birliği içerisinde bunun ilerletilmesi gerekiyor. Biliyorsunuz, Amerikan sistemi içerisinde bölgeye angaje olurken, özellikle DAEŞ'le mücadele bahanesi üzerinden, burada oluşturulmuş belli mekanizmalar, belli siyasi yatırımlar ve belli bir perspektif var önceki iktidarlar döneminden bugüne kadar taşınmış. Şimdi bunu geriye doğru sardırmak, belli bir noktada bütün aktörlerin menfaatine olacak şekilde nihayetlendirmek bir dikkat, intizam ve sabır istiyor.
Burada Şam'la YPG arasındaki görüşmelerin gidişatı önemli. Bu görüşmeler bir ara inkıtaya uğradı malumunuz, özellikle İsrail'in güneye müdahalesinden sonra, bölgede olan birtakım gelişmelerden dolayı inkıtaya uğradı. Şimdi Amerikalıların ve bizlerin de en büyük şu anda birincil meselesi İsrail'in Suriye için bir tehdit olmaktan çıkmasını sağlamak ve Suriye'nin de İsrail için bir tehdit olmaması ve herkesin birbirinin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine dikkat ettiği bir yer. Şu anda Suriye'nin topraklarının bir kısmı işgal altında, bu işgalin son bulması gerekiyor ve Suriye'nin geri kalanını tehdit eden bir yaklaşım içerisinde de olunmaması lazım. Amerika'nın Suriye'deki düzeni, refahı ve istikrarı desteliyor olması fevkalade önemli.”
YPG’nin Şam ile yürüttüğü temaslara ilişkin Fidan, “YPG'nin Şam ile yürüttüğü görüşmelerin belli bir noktaya evrilmesini bekliyoruz, yürütülen müzakereler var, Amerikalılarla yapılan görüşmeler var, bizim yaptığımız görüşmeler var, bunların bir noktada bir yere evrilmesi için çalışıyoruz.” diyerek, YPG’nin zaman zaman krizleri fırsata çevirmeye yönelik arayış içinde olduğuna dikkat çekti:
“(Şam yönetimi ile YPG arasındaki görüşmeler) Duraksamaları getiren hususların başında, YPG'nin zaman zaman rotasından şaşıp yeni bir bölgesel krizden kendisine fırsat arayışı içinde olma durumu da var.”
Fidan, Suriye’nin güneyinde özellikle Dürzilere yönelik İsrail provokasyonları bulunduğunu, “(Suriye Cumhurbaşkanı) Ahmed Şara'nın ve arkadaşlarının, Birleşmiş Milletler Terör Örgütü listesinden çıkartılması çok önemli bir diplomatik hamleydi.” diyerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine teşekkürlerini iletti.
Gazze’ye asker gönderme meselesi
Gazze’ye asker gönderme ihtimali ve Türkiye’nin pozisyonu sorulduğunda Fidan, şu ifadeleri kullandı:
“Başkomutanımız Cumhurbaşkanımız, orduların nihayetinde hareket emrini verecek makam. Buradaki oluşan irade, gerekli şartların oluşması durumunda, Türkiye, Gazze'de elini taşın altına koymaya hazırdır ve asker gönderme de dahil olmak üzere her türlü konuda üzerine düşeni büyük bir sorumluluk duygusu ile yapacaktır. Bu bizim uluslararası topluma, bu konuda verdiğimiz en net mesaj. Bunu ortaklarımıza da söylüyoruz, dostlarımıza da söylüyoruz, ilgili aktörlere de söylüyoruz.
Şimdi yalnız burada şöyle bir süreç devam ediyor. Onu yakından takip ediyordur ilgili arkadaşlarımız. Şu anda üzerinde tartışılan, konuşulan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi karar taslağı var. Bu taslak değişiyor, evriliyor, tartışılıyor. Sözünü ettiğiniz istikrar gücü, esas itibarıyla Trump Barış Planı'nda yer almakta olan iki kurumdan biri. Bunun hayata geçerken hangi net yetkilere sahip olacağı ve işleyişi nasıl olacağı konusuna ilişkin bir uluslararası hukuk metni teşkil edecek bir karar taslağı üzerinde tartışılıyor.”
Gazze'de Barış Komisyonu ve Uluslararası İstikrar Gücü’nün hayata geçirilmesine dönük görüşmelerin sürdüğünü belirten Fidan, “İstikrar gücüyle ilgili erken çalışmalar başlatılmış durumda. Amerikalıların koordine ettiği ve İsrail'le birlikte kurduğu bir Sivil-Askeri İşbirliği Merkezi var.” dedi.
Gazze’de ateşkesin sağlanmasına yönelik süreçte Mısır, Katar ve Türkiye’nin rolüne işaret eden Fidan, Şarm el-Şeyh’te yürütülen müzakereler için şu değerlendirmeyi yaptı:
“Mısır, Katar ve Türkiye. Herkes üzerine düşen rolü oynayarak bu ateşkesi hayata geçirmeyi mümkün kıldı. Şimdi bu dört ülkenin imza attığı oradaki deklarasyonda aslında bir garantörlükten ziyade, yani biz bunun sağlayıcıları olarak bu türden bir niyetin arkasında durmaya devam edeceğiz ve bu ateşkes anlaşması bizim desteklediğimiz, desteklemeye de devam edeceğimiz bir anlaşma. Klasik manada bir garantörlük vermiyor bu.”
Gazze’ye yönelik insani yardımlar için atanan İnsanî Yardımlar Koordinatörü üzerinden yürüyen yoğun çalışmaya dikkat çeken Fidan, “Türkiye'nin kesintisiz bir insani yardımı var.” dedi ve İsrail’in taahhüt ettiği miktarda yardımın bölgeye girmediğini vurguladı.
Hamas'ın silahsızlanması
Gazze’nin gündelik yönetiminin sağlanması için apolitik bir Filistinli komite kurulmasının konuşulduğunu, Hamas’ın da yönetimi bu komiteye devretmeye hazır olduğunu aktaran Fidan, Batı’da Hamas’ın silahsızlandırılması tartışmalarına dair şunları söyledi:
“Biz kim olursa olsun faile değil fiile bakıyoruz. Yani zulmü kim işlerse işlesin biz kınıyoruz. Olay Filistin'in savunmasına geldi mi direnişe geldi mi, işgal devam ettiği sürece, zulüm devam ettiği sürece buna mukabil bir silahlı direniş olacak. Bu Hamas olmazsa başkası, başkası olmazsa başkası. Bu işgale karşı koymanın doğasında olan bir şey. Her Filistinli üzerine düşen şeyi yapacaktır. Bunu Batılılar da biliyor herkes biliyor. Bizim burada söylediğimiz şey şu; olayı Hamas'ın silahsızlanması üzerinden başlatmak değil, işgali sona erdirici, zulmü hafifletici ve yok edici bir mekanizmanın ortaya konulması. Bu mantığın iyi anlatılması gerekiyor.
Hamas'ın sanki DEAŞ gibi bir terör örgütü olarak nitelendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir tepkisellik var. Bu tepkiselliği politikaya dönüştürme hamleleri var. Bizim de tabii bu retoriği, yapı çözümüne tabi tutmamız gerekiyor. Yani retoriği çözümleyip tekrar oluşturmamız gerekiyor. Aslında diplomaside en fazla yapmaya çalıştığımız şey de bu. Oluşmuş yanlış algıları ilk önce çözümleyip, bozup, sonra yenisini oturtturma meselesi. Burada da ben yani bu mekanizmaların anlatıldığı zaman buna 'ya bu böyle değil' diyen adam da duymadım. İsrail'in işgalini yok edecek, iki devletli çözümü mümkün kılacak bir yol haritasının da Filistinlilere verilmesi gerekiyor. Yani bu insanlar silahı ben seviyorum diye ellerine silah alan insanlar değil. Hatayı kim yaparsa, sivilleri kim öldürürse biz faile bakmıyoruz, fiile bakıyoruz. Batılılar gibi değil. Batılılar seçiciler o konuda. Fiile bakmıyorlar, faile bakıyorlar.”
CAATSA ve Trump yönetimiyle ilişkiler
CAATSA yaptırımları konusunda Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray görüşmesini hatırlatarak şunları kaydetti:
“Sayın Trump bir irade beyanında bulundu. Cumhurbaşkanımıza olan saygısı, güveni, yani bunu hiç böyle düşünmeden dedi ki, 'Bu CAATSA bizim aramızda olmaması gereken bir şey, bunu kaldırmamız lazım.' Ve bunun talimatını da kendi bürokrasisine verdi.”
CAATSA’nın ABD Kongresinden geçen bir yasa olduğuna dikkat çeken Fidan, “Aramızdaki ilişkilerde niyet iyi olduğu sürece çare arayışı tükenmez.” diyerek, sürecin hem yürütme hem Kongre boyutuyla takip edildiğini belirtti:
“Bu konuda inşallah Cumhurbaşkanımızın da irade koyduğu birtakım çözüm konuları var. Onları zamanı geldikçe kamuoyuyla paylaşacağız zaten ama önemli olan şu, Amerika'nın (eski ABD Başkanı Joe) Biden'dan farklı olarak bunu çözmeye niyeti var. Evet, Sayın Trump'ın bu konuda verdiği talimat var, koyduğu irade var. Bu konu takip ediliyor, biz de takip ediyoruz. İnşallah en kısa sürede çözeceğiz.”
"Rusya–Ukrayna savaşı yıpratma savaşına dönüştü"
Rusya–Ukrayna Savaşı’nın gidişatına ilişkin Fidan, savaşın sonlanmasına en yakın noktaya gelindiğini belirterek şunları söyledi:
“Tabii bunun durması gerekiyor. Baştan itibaren bizim politikamız buydu. Ama bunun durmasını istemeyen de çok güçlü çevreler vardı Amerika'da ve Avrupa'da başka türlü sonuçlanması için. Şimdi Amerika da aslında günün sonunda bizim olduğumuz yere geldi Trump yönetimiyle beraber.”
“Şimdi bu savaş aslında durmaya en yakın noktada bence. Neden? En karanlık anını yaşıyoruz şu anda çünkü her iki taraf da birbirinin ulaştırma ve enerji altyapılarını yok etmek üzere odaklanmış durumda. Yani normal askeri hedefleri zaten vuruyorlar ve orada da bir kilitlenme oldu. Artık dron savaşlarına döndü.”
Fidan, savaşın maliyetinin yönetilemez hale geldiğini vurgulayarak,
“Çünkü bir, olay yıpratma savaşına dönüştü. Kimsenin aslında çok fazla bir şey kazandığı yok. Tam tersine savaşı bir şey kazanmak için yapıyorsunuz, iki taraf da birbirini yok etti.”
değerlendirmesinde bulundu ve barış masasının kurulacağına inandığını belirtti:
“Şimdi biz barış masasının kurulacağına inanıyoruz. Şahsen ben, inanıyorum. Yani Türkiye'de olur, başka bir yerde olur. Ama bu barışın artık sadece olması gerektiğine değil de olacağına da ben inanıyorum.”
KKTC, iki devletli çözüm ve AB’nin tıkanıklığı
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın Ankara ziyareti kapsamında yapılan görüşmeye ilişkin Fidan, “Dış politika koordinasyonu, söylem birliği, vizyon birliği, eylem birliği konularında neler yapılmalı, neler konuşulmalı, ne edilmeli o konuları genel itibariyle konuştuk detaylı bir şekilde. Verimli ve faydalı bir görüşme oldu. Ben kendisiyle koordineli, verimli ve uyumlu çalışacağımıza da inanıyorum büyük oranda.” ifadelerini kullandı.
AB’nin karar mekanizmalarındaki tıkanmaya, Rum kesiminin süreci suistimal eden pozisyonuna ve Kıbrıs’ta iki devletli çözüm vizyonuna dair Fidan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kıbrıs Türkünün, eşit egemen varoluş hakkını kimse alamaz. Yani adada (Kıbrıs Türk halkının) ikinci sınıf statüye düşürülmesine, kendileri de izin vermez, garantör ülke olarak biz de izin vermeyiz. Ya eşitlik içinde var olunur ya da olmaz. Şu andaki iki devletli çözüm olarak tanımladığımız bizim, yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını esas alan yapı, her iki tarafın da eşitliğini garanti altına alan ve sorun çıkarmayan en iyi yapı.”
“Şu anda adanın kuzeyinde Türkler yaşıyor, güneyinde Rumlar yaşıyor ve Türk askerinin varlığından dolayı da 74 yılından itibaren de bir kişi bile burnu kanamadan hayatına devam ediyor. Gerçekten bir barış operasyonu diyorduk, bir propaganda için barış operasyonu değil, bunun getirdiği barış ve huzur ortamından en fazla Rumlar istifade ediyorlar aşağıda.”
AB ile ilişkiler ve üyelik sürecine ilişkin Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iradesine işaret ederek, “Burada belirleyici temel birinci unsur, Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) 2023 Mayıs ayında tekrar seçildikten sonra Avrupa Birliği konusundaki ortaya koyduğu irade, beni de Dışişleri Bakanı olarak atladıktan sonra bir köşeye çekti 'ben senden bu konuda elinden geleni yapmanı istiyorum' dedi.” ve AB’yi, “Kendi içerisinde bir başarılı bir proje oldu birçok açıdan diğer emsallerine kıyasla. Bir ulus üstü entite olmayı başardı. Ama medeniyetler üstü entite olamadı.” sözleriyle değerlendirdi.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in Türkiye’nin AB üyeliğine destek açıklamasını ise, “önemli bir irade tazelemesi” olarak nitelendirdi:
“Sayın (Almanya Başbakanı Friedrich) Merz'in Ankara ziyareti esnasında çıkıp 'biz Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde olmasını istiyoruz' demesi önemli bir irade tazelemesi olmuştur. Bunun Almanya'dan geliyor olması, bu önemlidir. Biz bunu kıymetli buluyoruz.”
FETÖ yapılanması ve Batı’daki konumlanma
FETÖ’nün kendisini hedef almaya devam ettiğini belirten Fidan, “O kan davası anlaşılan hiç bitmeyecek. Şu anda gece gündüz hedef alınmaya devam ediyorum. 6-7 tane spesifik networkleri var. Açıktan sürekli yayın yapan. Diğer gizli networkleri, anonim hesaplar yani gece gündüz. Yeryüzünde artık söylenecek hiçbir şey bırakmıyorlar.” dedi.
Örgüt mensuplarının Batı hizmetlerine bağımlı hale geldiğine işaret eden Fidan, “Her gün gidip bir Batı ülkesinde bir servise, her hafta, iki haftada bir gidip rapor vermek zorunda, varlığını devam ettirebilmek için. Şimdi bir insana Allah daha büyük bir zillet verebilir mi?” ifadelerini kullandı ve örgütün “vatanı adına yola çıkıp daha sonra yabancı odaklara bilgi veren” bir yapıya dönüştüğünü vurguladı.
Yapay zeka, yeni dönem ve gençlere mesaj
Ekonomist dergisinin 2026 kapağına özel anlam yüklemediğini belirten Fidan, ABD’de Trump yönetimiyle birlikte birçok politikanın yeniden sorgulandığı bir döneme girildiğini söyledi.
Teknoloji ve yapay zekadaki dönüşüme dikkat çeken Fidan, “Yapay zekada bir dönüşüm var, kimsenin beklemediği bir dönüşüm.” diyerek, Türkiye’nin bu alanda güçlü bir adaptasyon ve hazırlık süreci yürütmesi gerektiğini ifade etti.
Gençlere yönelik uyarı ve tavsiyesinde ise Fidan, zihinlerin “hacklenmesine” izin verilmemesi gerektiğine vurgu yaptı ve gençlerden hedeflerine odaklanmalarını istedi.
AA