Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Gürpınar Köyü’nde bir kadının kararlı mücadelesi neticesinde, yıllardır susturulmuş ezan sesi yeniden yankılanmaya başladı. Olay, pandemi döneminde köye yerleşen Ebru Erdönmez’in dikkatini çekmesiyle başladı. Bir gün başka bir köyde ezanı duyduğunda, kendi yaşadığı yerde uzun zamandır ezan sesi işitmediğini fark etti. Bu fark ediş, onu harekete geçirdi.
Erdönmez, Ayvacık Müftülüğü ile irtibata geçerek neden ezan okunmadığını araştırdı. Yetkililer, hoparlör kablolarının kesildiğini, cihazlara zarar verildiğini ve bu tür sabotajların daha önce de yaşandığını belirtti. Ebru Erdönmez ise yılmadı; halktan destek toplayarak yeni bir ezan cihazı temin etti. Cihazı evinin çatısına monte ettirdi, çünkü kamuya açık alanlarda yeniden zarar verilmesinden endişeliydi.
Ne var ki mücadelesi sadece teknik engellerle sınırlı kalmadı. Ezan sesinden rahatsız olan Kemalistler, onu muhtara şikâyet etti, sosyal çevresiyle arasına mesafe koydu. Ancak Erdönmez bu tepkilere aldırış etmedi.
Erdönmez yaşadığı sıkıntıyı şöyle ifade etti:
“Pandemi döneminde yerleştiğimiz bu köyde ezan sesi duymadığımı fark ettim. Bir gün yakındaki köyde cami önünde beklerken ezan okundu ve o an ne kadar uzun süredir ezan sesi işitmediğimi fark ettim, gözlerim doldu. O gün kendime söz verdim: Bu köyde ezan sesi tekrar duyulmalıydı. Müftülükle görüştüm, cihazların daha önce sabote edildiğini söylediler. Biz de bağış toplayarak yeni bir sistem kurduk. Bu kez hoparlörü evimin çatısına monte ettirdik, çünkü daha önceki cihazlar zarar görmüştü. Böylece hem cihazı koruma altına almış olduk, hem de köyde ezan sesi yeniden yankılanmaya başladı.
Ancak bu gayretim bazı kişileri rahatsız etti. Hatta muhtara şikâyet edildim, sosyal çevremden uzaklaşanlar oldu. Ama bu beni yıldırmadı. Bu ülkede Müslüman çoğunluk yaşıyor ve ezan sesi bu milletin ruhudur. Herkes istediğine inanmakta özgür olabilir ama ezana saygı duymak zorundadır. Ezan iki dakika sürüyor, huzur veriyor; bundan rahatsız olmak, sadece dine değil, bu ülkenin kimliğine düşmanlık etmektir. Ezan Allah’ın izniyle susmayacak; biz inananlar buna asla izin vermeyeceğiz.”
Onun kararlılığı sayesinde Gürpınar’da artık ezan sesleri yeniden yankılanmaya başladı.
Kemalistler sesten değil, Allah’tan Peygamberden rahatsızlar
Bugün Türkiye’de hâlâ ezan sesinden rahatsız olan bir güruh var. Bu güruh, ne tesadüf ki laiklik ve çağdaşlık kisvesi altında İslam düşmanlığını sürdüren Kemalist vesayet zihniyetinin güncel izdüşümü. Bir zamanlar İstiklal Mahkemeleri'nde Kur’an okuyanların yargılandığı, alimlerin darağaçlarına gönderildiği, ezanların Türkçeye çevrildiği dönemlerin ruhunu yaşatmaya çalışan bu kesim, bugün de ezana tahammül edemiyor.
Halbuki bu topraklarda ezanlar susmasın diye milyonlarca şehit verildi. Bugün ise ezan sesine "rahatsız edici" diyenler peyda oldu. Bu ne hazindir ki millet, Allah’ın adı anıldığında rahatsızlık duyar hâle getirildi. Asıl sorun, ses değil; nefret ettikleri manadır. Çünkü ezan; Allah’ı, Peygamber’i, namazı, imanı ve kıyamı hatırlatır.
Bu yüzden rahatsız olanlar sadece sesten değil, Müslümandan, dinden, ahlâktan, Kur’an’dan ve ezanın temsil ettiği tüm değerlerden rahatsız olmaktadır. Ne var ki ezanlar dinecek değil, bu milletin alnı secdeye değdikçe o ses semayı çınlatmaya devam edecektir. Kuduz gibi diş gösteren bu azınlık zihniyet, milletin imanına değil, kendi vicdansız karanlığına mahkûmdur.