Ölüm Odası B Yedi

Ölüm Odası B/Yedi: Hafızam - 185

Abone Ol

LEHVA: 13 Haziran 1990… Bizim Akşehir’deki ev… Bahçeye ve sokağa bakan odaların arasında, bir oda varmış… Salih, Kaya Balaban ile o orta odada… Kapı çalınıyor ve ben açmaya gidiyorum… Kapıda, ak saçlı ve sevimli bir ihtiyar; yanında kocaman bir keçi veya koyun… “Ben Nasreddin Hocayım; Salih Mirzabeyoğlu’na Tilki Günlüğü için himmet etmeye geldim!” diyor… Bunu söylerken elindeki iple oynuyor ve yanık bir sesle mahcub ve ricacı… Ben “o şimdi meşgul!” dememe rağmen, Nasreddin Hoca yalvarır gibi tekrar ediyor… Üzerinde, yakasız hakî renkte bir gömlek ve ceket var… 60-65 yaşlarında… Ve Salih, iri yarı; üzerinde de efe kıyafeti! —(Hayran Erdiş)

*

NASREDDİN: 380: DİN Şehidi. (Dinî bir gaye üzerinde şehîd olan)… NASREDDİN Hoca: 995: MAZANNE-Zan götüren. Ermiş sanılan… SALİH Mirzabeyoğlu: 1993= 994: HAFIZA-Muhafaza eden. Kuvve-i hafıza. (Tilki Günlüğü-Ufuk ile Hafiye)… HAFAZA-Muhafızlar. Muhafız melekler. (Hayatı rüyanın ve rüyayı hayatın hakikati içinde kabul eden bir idrakın, “mazi, hâl ve istikbâl” bir arada hafızasıdır Tilki Günlüğü; tâbiî olarak yaşadıkça süren ve hafızası her gün tâbiriyle yenilenen… “Hatırlamakta ruhî bir aksiyondur!” sözüm, tam isabetini “Hafaza” kelimesinde buluyor ve işi “Allah’ın tasarrufu”na bağlıyor!): 993: MÜNCEZİR-Kesilen. (Bi-Ser: Başsız. “Kafası kesik, tam teslim”: 272: Kutvanî iki aba… İranî-Tabut. Berzah. Süvarî: 272: Arab-Arab yarımadası. Hicaz, Yemen, Bağdad, Şam, Mısır, Kuzey Afrika, Mağrib’te yaşayan geniş bir kavim… “Kutvanî aba” sahibi, Taht’ın padişahı ve padişahın Tahtı havi olması gibi, Mehdî bahsinde aynı şeydir!)

*

MELEK meşrebler… SADREDDİN Konevî-Muhyiddin-i Arabî Hazretleri’nin yetiştirdiği üvey oğlu: 536: SEYYİD Abdülhakîm Arvasî… MEN’UT-Medhedilmiş: 566: SEYYİD Abdülhakîm Arvasî… SÜRUŞ-Melek. Cebrail: 566: MAUNET-Yardım. İmdad. Azık. Yol yiyeceği. Allah’ın salih kullarına imdadı, inayeti… FÜRFÜR-Semiz, besili koç. (Ölmeden ölenler zümresinden olan bâtın kahramanları, nefsi kurban olmuşlardır. Koça, “kurban” denilmesi, kurban anlamının içindedir… KOÇ Burcu, –Arabça Hamel–, unsuru Ateş, tabiatı sıcak ve kuru, yıldızı “Merih-Mirruh” vücutta tesir yeri Kafa ve Beyin, Simya’da “Kül etme” safhası): 566: MEŞKUR-Şükre lâyık olan. Kendisine şükür arzolunan. Teşekkür edilen. (Kef harfi, Allah’ın “Şekür” ismi, Kürsî mertebesi ve Kamer menzillerinden “Nesre” ile ilgili)… HAMEL-Koç ve kuzu. (Hamil: Gebe. Taşıyan. Haiz. Kefil. Zahir… Hollanda Lûgatı’nda, Lâm-Kuzu: 71: Lâm-Hollanda Lûgatı’nda “felçli, bitkin, halsiz” demek… Fevz: Felç. Zafer. Feyz. Bolluk. İhsan. İçindeki düşüncesini izhar etmek): 78: HAKÎM-Üstadım ve ben. (Cedî: Kuzu… Ceddet-Yeni olmak: 407: Dabbet-Yürüyen mahluk… Dabbet-ül Arz: Yürüyen Arz. Yürüyen takdim… İmam-ı Rabbanî’den, Seyyid Abdülhakîm Arvasî Hazretlerine “Tılaî 10 süvari”: 5924: Erdiş-Necib Fazıl Kısakürek… Son ikilinin ebcedi 1923… Bu tarihten Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin vefatı ve Büyük Doğu’nun çıkışına kadar geçen zaman, 20 sene: 1943)… SALİH Mirzabeyoğlu: 1993= 994: İSTİLBAS-Geç kalma, gecikme. Tehir-i Takdim. (İmam-ı Rabbanî Hazretleri’nden aslı başlayan MEHDÎ hakikatinin, ondan Abdülhakîm Arvasî’ye tamamı ve nihayet Hacegan Silsilesi’nin 33. olan bu tamalık halkasından sonra ona ek “hiçbir sayı olmayan” ikili: “KKM-Kaptan Kusto Müslüman”… Üstadım’dan: Ey genç adam yolumu adım adım bilirsin / Erken gel, beni evde bulamayabilirsin!”… Yevmiye: 10 sene önce gelseydin her şey başka olurdu. Benim daha dinç olduğum bir zamanda!)… ASHAB-I Kehf-Mehdî’nin vezirleri: 4412= 416: NECİB Fazıl Kısakürek.

*

HAFIZAM: 1034= 35:  MUHAFAZA-Himaye ve gözetleme. Bir şeye devamlı olmak. (Yevmiye: Cahid Sırrı Tarancı’nın güzel bir şiiri var – “Yaş otuzbeş yolun yarısı eder!” diyor… Cahid Sıtkı Tarancı: 1275= 276: Garise-Yeni dikilmiş fidan… Mansus-Nass ile sabit kılınmış: 276: Teazud-Yardımlaşma. Kolkola tutunma… Yüsur-Ekşi yüzlü olmak. Düşünen insar. Basiretli. Öncü. Kelb: 276: Hat’are-Bir hâl üzerinde karar etmeyip devamlı değişme. Ruhanî)… DAL-Ağacın ilk verdiği kol. Dal harfi. (Mehd’in dalı, Allah ve Resûlü, iki elif’e işaret eder; ve irşada!): 35: DAL-Verimli kadın. (Hay-ran-“Hayat süren, yürüyen hayat. Ahil, fevkinde kimse olmayan yüksek padişah: 269: Mahmud Ustaosmanoğlu… Şerif Muammer Mirzabeyoğlu - “Rumî, Şâmî”: 2267= 269: Müdrike-İdrak kuvveti. Akıl. Anlayış kuvveti)… DALL-Delil olan. Yol gösteren. Bildiren: 35: CEBL-İbda. İhtira. Yoktan var etmek. “Cebel, yüksek tepe, bir kavmin fazılı, âlim, mütefekkir”

*

HAFIZAM: Hafî-Zamm… HAFÎ-Gizli: 690: SALİH-Halis… ZAMM-Arttırma. Bir şeyi bir şeye ekleme. Fazla olarak verme: 840: RUHAM-Mermer. (Silâm: Hamd, şükür, su, taş… Abdülhakîm Koltuğu’nun yan mermerleri hatırda!)… HAFIZAM: TİLKİ GÜNLÜĞÜ-Ufuk ile Hafiye… Hafızanın zaman içinde sabitledikleri, zamanın ilerleyişinde onu sebeb bilerek neticeden neticeye doğru müsbet veya menfi anlamda ve doğru veya yanlış olarak değişebilir; bizim farkına vardığımız yahud “farkına varmadığımız ruhumuzda pişen bir şey” olarak… İster sebebten neticeye gelelim, ister neticeden sebebe; bu böyle… Tâbirin sürüklediği, sabit sıhhatine göre ve girdiği unsurlarla terkibinde… Doğru ve yanlışlık, tutarlılıkta da olabilir, yaklaşım tarzında da… LEVHALAR’ın bu eserde niçin tekrara ve kendi içinde tekrara sözkonusu olduğunu da böylece bildiriyorum!..
 

İMAM-I RABBANÎ
(AHMED-İ FARUKÎ)

 
LEVHA: 29 Ağustos 1975… Dik, dik, dik bir dağ zirvesinde, belki binlerce, onbinlerce metre derinliklerde köyler ve ağaçlıklar hurdebin camındaki noktacıklar gibi görünüyor. Bu ne yükseklik!.. Anlatılır gibi değil… Yanıma, sol tarafıma doğru dönüyorum, orada tam ZİRVE noktasında bir mezar… Toprağı elenmiş, taranmış, tertemiz… Beton bir çerçeve içindeki mezarın başında dörtköşe, toprağa yatırılmış bir levha ve üzerinde İslâm harfleriyle iki kelime: DERVİŞ MUHAMMED! —(Necib Fazıl Kısakürek)

*

ZİRVE-İ Cebel-“Dağın zirvesi”: 947= 1946: ZİRVE-İ Bâla-“Yüksek zirve. Yüksek makam. Yüksek kat”… NAKŞBEND Kısakürek: 947: NAKŞBEND Salih Mirzabeyoğlu… NAKŞBEND: 506:  KUTVANÎ… HİKMET Üçışık-Efendi Hazretleri’nin torunlarından, 1982-1983’de Büyük Doğu’yu çıkarmamızla ilgili istihare yaptırdığı, o zaman 36 yaşında olsa gerek, Profesördü. (Selase-Üç: 537= 1536: Seyyid Abdülhakîm Arvasî): 947: SEYYİD Abdülhakîm Arvasî Üçışık… MUHYİDDİN-İ Arabî+İmam-ı Rabbanî: 830: NASLI-Han… BEL-Bedenin ortası. Dağın iki zirvesi arasındaki kavisli kısım. (Abdülhakîm Koltuğu ve ortasındaki yuvarlak deliği hatırlayınız… İspanyolca, Metatron-Gaye ve hedef, gıda alma sandalyesi: 1059: Mehdî): 32: DÜ-DİDE-“İki göz”.

*

NEKŞBEND: 506= 1505: ADALET-Zulüm etmemek. Herkese hakkını vermek. Vanî kut. Dad, başkasının zulmünü defetmek. Zulüm, mânâda Allah’ın emirlerine riayet etmemekle, nefsin “doğru, iyi ve güzel”e yöneliş hürriyetine mâni olmaktır. Hak. Doğruluk. İhsan, atiyye. İnsaf. Ömür. (Ebcedi 5 olan “Dad” kelimesi yanında, Dad bir harftir: Allah’ın “Alim” ismi, İsa Aleyhisselâm gaybı olan 2. Sema tabakasına ve Kamer menzillerinden “Sarfe-Mucize”ye işaret eder… İsa Aleyhisselâm: Mehdî Resûl. Halen hayatta ve Kıyamet devrinde, Allah Sevgilisi’nin şeriatiyle hükmedecek olan!)… BEL-Ökçe. Allah Sevgilisi’nin bir ismi de, aynı zamanda “ayağın ökçesi” anlamına gelen, “bir şeyin arkasından giden” Akib’tir; İlk olduğu gibi, son gelen Peygamber olduğu için bu isim verilmiştir. Topyekün Kâinat O’nun yüzü suyu hürmetine yaratıldı ve ayaklarının altındadır. (Balık Burcu, –Arabça hut–, unsuru Heba temsilcisi Su, tabiatı Soğuk ve Nemli türü birleşik, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Ayaklar, Simya’da Yansıtma safhası): 32: KİC-Dağın yüksek ve yüce yeri. Zirve. (Keç, Kürtçe “zirve”… Kec: Gece)

*

BÜTÜN tarikatler Hazret-i Ali’de toplanır ve en hususisi de Hazret-i Ebubekir’e çıkar… ÂL-İ ABA-Aba altındaki beşliler diye de anılan, “Allah Sevgilisi, Hazret-i Ali, Hazret-i Fatıma, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin”: 105: ADİL(E)-Çok doğru. Adalet eden… SAHABE-Sahibler. Allah Sevgilisi’nin gördüğü veya O’nu gören devri bağlıları: 106: SAHVE-En yüksek dağ. Su menbaı. Atın –fikirin– sırtı… HULEFA-İ Raşidin denilen 4 büyük Halife’nin ikincisi, ADALET sembolü Hazret-i Ömer; haya madeni Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali arasında… Velayetin üstünde Hazret-i Ebubekir’e mahsus “Sıddıkiyet” makamı ve velayetin kendisinde toplandığı Hazret-i Ali arasında… Sahabîlerden sonra ümmetin en büyüğü İmâm-ı Rabbanî Hazretleri, Hazret-i Ömer’in neslinden; ve “Ahmed-i Farukî namında…Faruk: Hak ile bâtılı birbirinden ayıran… Hablullah-Allah’ın ipi: 106: AHİLL-Erkeği olmayan kadın. Fevkinde kimse olmaya yüksek padişah. (Ahilla: Sadıkdostlar. Haliller)… DERVİŞ Muhammed, Mürşidi Allah olan Allah Resûlüdür; yine Hacegan silsilesinin 21. büyüğünün ismi. Umumî anlamıyla da, velinin hâlinin bağlı olduğu Nebi’den olması ölçüsüyle bütün veliler. Velilerin başbuğu da İmam-ı Rabbanî Hazretleri.

*

MEHDÎ: 59: KULAB-Büyük dalga. Göl. Büyük havuz. Suyun toplandığı yer. Cevab… TAYYAR-Deniz dalgası: 611: USAM-Pire. Bit. Zirve. Sıfır. Nokta… DERVİŞ Muhammed: 612: İHTA’-Hayata düşme ve düşürülme. (Hata, Adem Aleyhisselâm’ın Havva anamızla Cennet’ten Dünya’ya inmelerine sebeb; ve hikmeti, varlıklar nazarında Efendiliği görülsün diye. Bu dünya, takvaya erişme şartlarında yaratılmış ve insanın tekâmülü içindir… İbranice bir kelime, Tsela-Hata yapan. Zelil, tökezleyen. Kaburga. “Adl-Kaburga”: 490: İftah-Açmak. Fethetmek)… İbranice, HAWWAH-Havva, Adem Aleyhisselâm’ın eşi. “Esmer kadın. Gece anlatılan hikâye. Yemiş toplama. Harf. Sahibini tanıtmak için olan. Fakih”. Yaşayan her şeyin annesi: 612: HIBAT-Yüzde olan dağ ve nişan. Davarın ayağında ve uyluğunda olan işaret. (Üstadım’ın ÇOCUK isimli şiirinden: “Fatihlik nimetinden yüzünde bir nurlu mühür”… Hawwah’ın, aynı zamanda “Heba, Hebat” kelimeleri ile bir olduğu da söylenmiştir!)… Havva’nın,  “yaşayan her şeyin annesi” mânâsının, Yunan mitolojisinde Tanrıça Nyx (Gece) ile özdeşleştirilmesi… NYX: 65: NECİB-Allah Sevgilisi’nin bir atının ismi. (Peygamber varisi fikirci Üstadım!)

*

DÜNYA Çapında Bir Hâdise - “Aynı ebcedle, Dünya Çapında Bir Halife”: 1054: AHMED- (Allah Sevgilisi’nin, İmâm-ı Rabbanî Hazretleri’nin ve Üstadım’ın bir imi)… Kâmil Hilâfet, vücudî hikmetin tecelli ettiği Peygamber DAVUT’ta: 16= 1015: BD-İBDA… AHMED-İ Farukî: 450: ABDÜLHAKÎM. (Büyük ebcedle)… METOD-Usul. Kaide. Yol. Sistem: 450: SALİH Mirzabeyoğlu… ME’NAF-Dağın sivri tepesi. “Zirve. Nokta. On. Beş. Bit. Pire”: 240: ALKAM-Mehded… KKM-Kaptan Kusto Müslüman: 240: MAKSİM-Taksim edilecek, dağıtılacak yer. Suyun kollara ayrılma yeri… KAPTAN Kusto Müslüman. (Noktalı harfler): 302: DERVİŞ Muhammed. (Noktasız harfler)
 

BETATRON VE METATRON

 
NAKŞÎ Şeyhi Mahmud Ustaosmanoğlu Hazretleri’nin “İsmail Ağa Camii” çevresi yakın Hocaları’ndan “Şehid Bayram Hoca’nın tahrif olmuş veya hükmü tamam Kutsal Kitablar hakkında çok güzel bir sözü var: “Reddetsen olmuyor, çünkü İlâhî bir nefhadan olduğu için doğru olmaz; kabul etsen, ya doğru değilse diye tereddüde düşüyorsun ki, küfre girersin. Velhasılı kelâm çok tehlikeli ve zor bir iş!”… Elini küfre değdirse Şeriat’ın doğduğunu gören idrak lâzım; yoksa bütün semavî dinlerin hakikatinin son din İslâm’da oluşu hakikatini kaybeder, “dinlerin birliği” gibi ahmakça bir sakatlığa düşersin… Budizm, Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslâmı” güya din kavgalarını kaldırmak için aklınca sentez eden BAHAÎLİK, bu düşüncenin ileri safhasıdır; böyle tarihî ve süren örnekler var… Birleştirmekten bahsederken, 5. olduğunu anlamayanların; bunun da çeşitli mezhebleri var… Aşina olduğunuz sözleri: “Bir tek Tanrı (Allah) vardır, ismi de HAKİKAT’tir. Yaratan odur, korku nedir bilmez, talih tersliği diye bir şey bilmez, ölümsüzdür, yaratılmamıştır ve varlığı kendindedir. Gerçek Tanrı başlangıçta bu gündedir; her zaman da var olacaktır!”… Doğru veya eğri diye gevelemeden: Allah Birdir de, onun hakikati hangi dinde?

*

TEKVİN: Var etmek, yaratmak… AHİD-Vadetme. Söz verme.  Vefa. Yemin. And. Misak. Peyman. Asır. Devir. Tevhid. Mukavele. Vasiyet: 89: CEVF-Boşluk. Bolluk. “Heba”… HABİBULLAH-Allah Sevgilisi: 88: VEFA… LATİM-Babası ve annesi olmayan kimse. Miltat, sahil. İnsan, kul. Yarış atlarının dokuzuncusu. “Tılaî 10 İranî’den Seyyid Taha Hazretleri’ni hatırlayınız!”: 88: SEYYİD Taha-Seyyid Fehim Hazretleri’nin Şeyhi… AHD: 1078:  LEVH-İ Mahfuz… İBDA’-Allah’ın zamansız ve mekânsız yaratması. İcâd, ihtira, berat, ihdas, tekvin, halk etme aynı mânâdadır: 78: HAKÎM.

*

AHD-İ Atik: Tevrat, Zebur, Mezamir’in bazıları… AHD-İ Cedid: İncil… HANOK: Kitab-ı Mukaddes’in muhtevasına konulmayan yazılardan oluşan dini kitabın adıdır. İsâ Aleyhisselâm’dan önce, Miladdan önce birinci ve ikinci yüzyıldan kalma Yunanca metin kısmen ve Habeş dilindeki metin ise bütün olarak muhafaza edilmiş… HANOK DİLİ: İsmini, meleklerle konuşan Kanok’tan alan “Ökült-Büyülü, esrarlı” bir dil olduğuna inanılır, hatta kayıp ada Atlantis zamanının dili olduğu kabul edilir… KANAKA: Havaî dilinde “İnsan” kelimesinin karşılığı… KANOOK: Kuzey Amerika yerlileri mitolojisinde –Tungit halkının inanışında–, Karanlık Tanrısı’nın ismi olup, “karga” Yehl’in kardeşidir… Hak ile bâtıl’ın (hurafenin), tahriften mitolojiye karışarak nasıl geçtiğini ve dünyanın değişik yörelerinde ne kılıklara girdiğini bu içinde de işaretledik… HANOK-Meleklerle konuşan: 166: RAHMAN Suresi 19 ve 20. âyetlerin ebced toplamı.

*

KANDIRA 1 Nolu F-Tipi Cezaevi’nden Ağırlaştırılmış müebbed Burak Çileli, bana İBRANÎ MİTLERİ isimli bir eserden, dikkatimi çekeceğini umduğu birkaç not ve İbranice kelime yollamış; yukarıdaki girişi bununla ilgili olarak yaptım.

*

METATRON: Hakîm ve faziletli Hanok da Cennet’e çıkmış, burada Allah’ın başdanışmanı olmuş ve o ândan itibaren de “Metatron” olarak bilinmiştir. Allah kendi Tacını Hanok’a giydirmiş, ona 72 kanadın yanı sıra pek çok göz bahşetmiştir. Bedeni aleve dönüştüren Hanok’un, –kasları ateşe, kemikleri kora, gözleri bir meşaleye, saçları ışık huzmes– hâline getirilmiş, etrafı da “fırtına, hortum, yıldırım ve şimşeklerle” çevrilmiştir. Hanok, oğlu Metuşelah’ın doğumundan sonra üç yüzyıl Allah’ı izlemiş, O’nun kâtibi, Başdanışmanı, aynı zamanda Torah denilen Eski Ahid’in tekvinle ilgili beş bölümünü çalışan bütün çocukların hamisi olmuştur. METATRON, “öfkeyle takib eden, ısrarla takib eden anlayış-idrak” anlamındaki Yunanca kökenli “metadromos” veya “Kutsal Tahta en yakın” anlamına gelen “Meta Tonthron”un değişime uğramış bir formudur… Ek: Metatron, İbranîlerde en önemli melek adı olup, İnsanlarla Allah arasında bir arabulucu ve Cennet’in sırlarının koruyucusudur.

*

RAHMAN Suresi 19 ve 20. âyetleri: 3166: ABDÜLHAMÎD-Hamîd Allah’ın kulu, kul. Arş ehli arasında Allah Sevgilisi’nin ismi… KIST-Adalet etmek. Hisse. Nasib. Mizan. Parça parça verilen hediye: 169: KUST-Topalak otu… KEF harfi, Allah’ın “Hamîd-Hamdolunan, şükürleri kabul eden” ismine, Kürsî mertebesine ve Kamer menzillerinden “Nesre”ye işaret eder; yani büyük gömlek, yazı, nesir, akbaba kartala, eti didiklemeye… HAMİD: 62: MEHDÎ… İspanyolca METATRONA-Gaye ve hedef, mama sandalyesi. (Meta: Gaye, hedef. Kale… Burada Kale, futbolda “topun içine girdiği, dahil olduğu yer” anlamındadır… Top: Küre. Dünya… Kale: Kuşatan, sığınılan yer… Kale: “Dedi, o dedi” anlamında… Dedi, o dedi; Mutlak Fikrin Gerekliliği davasını bilenler, o yolda kim ve kimlerin dedisinin doğrulayıcılık olacağını bilenlerdir… Trona: Mama sandalyesi… Toplam olarak “Çocuk” hikmeti ve Abdülhakîm Koltuğu’nu, Allah’ın maddi manevî rızık verici ve terbiye edici, her mertebe için geçerli “Rabb” ismi ile birlikte hatırlayınız!): 707: FİKİR Kahramanı… TE harfi, Allah’ın “Kısıcı-sıkıcı” anlamına gelen Kabid ismi, Esir mertebesi ve Kamer menzillerinden Kalbe işaret eder; “esir”, boşluğu “boşluk” olarak dolduran ve şekil verirken o şekil olmayan “suret ve varlık kabul edici” HEBAÎ ilk maddedir. Kâinatı meydana getiren 4 unsur Esir’den yapılma ve bu unsurlardan “Ateş” Esir’in, “Su” ise Heba’nın temsilcisidir… BEDENE: Kurbanlık deve. Kurbanlık nefs… Nefsin kurbanlık oluşu, takva ve tezkiye ile ruhlaşmasıdır, nurlanmasıdır… HANOK’un beden tasvirinde, öyle zâhir, böyle bâtın’a dikkat… BETATRON-Elektronları hızlandıran elektromanyetik bir âlet. “Telegram’la ilgili olarak, Ölüm Odası’nda yeri geldikçe bahsedilmiştir!”: 59: MEHDÎ.

*

“Bir tek Tanrı (Allah) vardır ve ismi de HAKİKAT’tir”; böyle bir söz, Allah’ı mahluklaştırmak olur… Üstadım’dan: “Rabb tecelli edince hakikat bile nihân / Hakikat de bir kul, Rabbi nasıl eder imtihan!”… HAKİKAT-Bir şeyin aslı ve esası. Sabit ve vaki. Teşbih ve mecaz karşılığı. Kadir-birlik: 618: HADİCE-Vaktinden evvel doğan çocuk… EZYAH-“Buzdan soğuk” anlamına gelir: 618= 1617: TEVGİR-Mübalâğa ile sıcaklatmak… SIRR: Şiddetli ateş veya soğuk… “İçinde bulunduğumuz âlem, mânâ âleminin çocuğu gibidir!”… İLK Akıl, Allah’ın “Bedi’-Yaratıcı” ismi ile ilgili mertebedir; “Allah’ın üfürmesi eseri” içinde bulunduğumuz Kâinat’ta, onun unsurlarından müteşekkil bir vücud, yaratma ile ilgili İlk Akıl’a nisbetle “ikinci akıl” diye vasfedilen aklımız ve nefsimizle bulunuyoruz… MUKTEDİR: Kadir olan, gücü yeten. Her şeyi yaratmaya gücü yeten Allah’ın 99 güzel isminden biri… ŞIN harfi –çok şeyle ilgili, nikah ve hükmü olan–, Allah’ın Muktedir ismi, “Sabit Yıldızlar” mertebesi ve Kamer menzillerinde “Cebhet-ül Esed”e işaret eder; ASLAN Burcu’na… Bu Burc’un unsuru Ateş, tabiatı sıcak ve Kuru, türü Sabit yıldızı Güneş, vücutta tesir yeri Kalb ve Sırt, Simya’da “sindirim” safhası… Şın harfinin ebcedini 1000 kabul eden velilerin yanında, zaten harfin mânâsı ELİF’e benziyor; Çok şeyle anlamında, bin şeyle ünsiyet olan… ELİF, sadece Allah’a işaret eden ve mertebesi olmayan; benzeri hemze, Elif’in yaratmayla ilgisinde, Allah’ın sadece lütüf olarak karşılıksız mevhibesi… İlk Aklın yaratma ile ilgisi, İkinci aklın “İkinci yaratılma” olarak idrakidir… İBRAHİM Aleyhisselâm’la ilgili bir âyet meâli: “Biz ona İshak ve Yakub’u verdik”… İSHAK Aleyhisselâm’da tecelli eden hikmet, HAKÎKİ tecelli; sadece Yaratma ile ilgili “İlk Akıl, Levh-i Mahfuz, Küllî Tabiat ve Heba”dan sonra, Hebaî “İlk madde” olan esir… SADREDDİN Konevî Hazretleri, âyetle birlikte zikredilen YAKUB Aleyhisselâm’ın 12 çocuğunu 12 Burca benzetmesi, içinde bulunduğumuz Kâinat’ın yaradılışının onda tecelli eden “Ruhî” hikmetine ilişkindir; “ikinci akıl, nefs”le.

*

METATRON-İbranice’de, Allah’la insan arasında haber edici ve Cennet’in sırlarını koruyucu. (Sürüş-Melek. Cebrail: 566: Seyyid Abdülhakîm Arvasî): 707: VARİS… MİM harfi, Allah’ın “Câmi-Cem eden” ismine, İnsanlar mertebesine, Kamer menzillerinden “Fer’ül Muahhar-Sonraya bırakılan”a işaret eder; tehir-i takdime… Mim harfinin mektub sonlarına konulması “bitti, tamam oldu” mânâsında; kitab sonlarında ise, “malûm oldu”. Günlük hayatta kullanılan “buraya bir mim koy” sözü de, o malûmu vurgulayan, dikkatli uyaran… BETATRON: 59: MEHDÎ… BE harfi, Allah’ın “Lâtif” ismine, “Cinler-Gizliler” mertebesine, “Mukaddem min ed-delâl”e işaret eder; öne alınmış delil, takdime!


Baran Dergisi 371. Sayı
 
 
 

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }