SUN’Î GÜNDEM VE ENTRİKALARI

Abone Ol

 
Gerçek meseleler tartışılmıyor, sun’i gündemlerle meşgul ediliyoruz. Bir komplo teorisinden bahsetmi­yorum. Gündemi işgal edenlerin, ül­ke gerçeklerini değil de, menfaatleri için ve işlerine geldiği kadarıyla- ko­nuştuğundan bahsediyorum. Siyasî kesim böyle, askerî kesim ve yargı kesimi de böyle. Meselelerin özüne inen ve ülke meselelerine parmak ba­san pek az.
Birbirine çullanan her iki taraf da belden aşağı vurmakta, gücü ele ge­çiren diğer tarafı derhal yargısız infa­za tabi tutmakta, “söyletmen, vurun!” şeklinde, yeniçerinin yozlaşmış uzantısı hâlinde, yobaz ruhiyatıyla davranmaktadır.
Yıllardır, gerek Marksist, gerek Doğulu, gerekse İslâmcı rejim muha­lifi hareketlere uyguladıkları karala­malar ve yargısız infazları, şimdi kendi aralarında uygulamaktadırlar.
Hak-hukuk hak getire, dün de yoktu, bugün de.
“Darbelere karşıyız” diyenler, ar­kalarına aldıkları medya güçleriyle kendi darbelerini yapmaktadırlar: “Söyletmen, vurun!”
Bizans entrikalarını çağrıştıran belgeler, kâğıt parçaları, telefon ka­yıtları havalarda uçuşmaktadır. Bu iş­lerin eski öznesi ordu, şimdi yeni sujesi olmaktadır. Ordu, “asimetrik psi­kolojik harekât”ın, Bizans entrikala­rının kurbanı olmaktadır. Amerika tandanslı bir harekete maruz kalan TSK, Batıcılık çamurundan kurtula­madığı için öz savunmasını da yapa­mamaktadır. TSK, Amerikan güdüm­lü operasyonlara yem yapılmaktadır.
Bulandırılan gerçek siyasî gün­demden biraz bahsettikten sonra ge­lelim ekonomik gündemimize.
İşsizlik çığ gibi, ekonomik küçül­me de bunu destekliyor. Hükümet işin vehametini yeni gördü, teşvik ve istihdam paketleri peşinde.
Vergi sistemimiz adil değil. Vergi­lerin üçte ikisini zengin-fakir aynı oranda ödüyor. KDV ve ÖTV gibi vergilerden oluşan tüketim vergileri, vergi gelirlerinin üçte ikisini oluştu­ruyor.
ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca, “kendi çok özel menfaatleri için genelin menfaatini satmaktan çe­kinmeyenleri” de eleştirerek şöyle di­yor:
“Kriz çıkararak var olan birikim­leri de eritmek için elinden gelen gayreti sarf ediyorlar. Sizin rejim fo­biniz bizi ilgilendirmiyor. Milletin ensesinde boza pişirmekten artık vaz­geçin. Bu devlerin her kurumu böyle bir sorumluluğu taşımak zorundadır. Dünya krizle boğuşurken, ülkemiz­deki bütünlüğe, ekonomik gelişime, toplanan vergilerin verimli değerlen­dirilmesine engel olan herkesten şikâyetçiyiz. Bizi fakirleştiremezsiniz. Artık bunun hesabını soracağız. Herkes yaptıklarından ve yapması gerektiği halde yapmadıklarından so­rumlu olması gerekir. Vergilerimizin takipçisi olacağız ve halkı fakirleşti­renlere karşı hesap soracağız .”
Yüksek faiz ve düşük kurun bü­yümeye olumsuz etkisi sözkonusu. Şu faiz belası her yerde karşımıza çı­kıyor. Küresel finans krizinde de baş aktör faizdir.
Türkiye’de şu husus da dikkat çe­kici: Krizden en çok bankalar kârlı çıkıyor. 2001 krizinden dolayı Ban­kacılık sistemi sağlama alındı, ban­kalar da bundan istifade krizi, fırsata dönüştürüp kârlarına kâr katıyorlar Piyasaları beslemesi gereken Bankacılık sistemi krizden beslenirken piyasaları daraltıcı bir pozisyon alıyor. Bankalar kendilerini garantiye alırken ticaret ve yatırımları daraltıyor Doğu Türkistan (Sincan Uygur Özerk Bölgesi) meselesi ise, birçok meselenin mihenk taşı:
Avrupa’ya entegre olmak için kıçlarını yırtanlar hadi biraz da Asya’daki Türklerle entegre olmak için çırpınsanız ya!
“İnsan haklan kimsenin içişleri değildir” deniyor ve Avrupa ile anlaşmalar imzalanıyor. Çin’e de bunları hatırlatıp hesap sorsanız ya!
Birbirinize belgeler, kâğıt parçaları uçuracağınıza, tarihinize, kültürünüze, insanlığınıza, şeref ve haysiyetinize sahip çıksanız ya! Yoksa sizde sadece kâğıt parçaları ve belgeler olup diğerleri yok mu?
Yoksa, Avrupa Birliği’nin Türk İslâm dünyasına sahip çıkmasını mı bekliyorsunuz?
 
Baran Dergisi 130. Sayı
9 Temmuz 2009
{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }