ABD Başkanı Donald Trump, Oval Ofis’te düzenlediği basın toplantısında Hamas ile “çok yoğun ve derin müzakereler” yürüttüklerini açıkladı. Trump “Onlara dedik ki: Esirlerin hepsini hemen serbest bırakın, o zaman çok daha iyi şeyler olacak. Ama eğer bırakmazsanız, durumunuz çok kötü olacak.” ifadelerini kullandı.
Trump ayrıca yaklaşık 20 esirden bazılarının hayatını kaybetmiş olabileceğini öne sürdü. Ancak Gazze’de süren ağır bombardımanlar ve saldırılar altında, esirlerin güvenliğinin tehlikeye atıldığına dair herhangi bir sorumluluk kabul etmedi.
Hamas’ın Karşılığı: Kapsamlı Takas Anlaşmasına Hazırız
Trump’ın tehditkâr sözlerine karşın Hamas, defalarca dile getirdiği gibi kapsamlı bir takas anlaşmasına hazır olduğunu yineledi. Hamas sözcüleri, Gazze’deki tüm esirlerin ancak Filistinli tutukluların serbest bırakılması karşılığında iade edilebileceğini vurguladı.
Bu açıklama direnişin müzakereleri siyasî kazanca dönüştürme iradesini ortaya koyarken ABD ve İsrail’in tek taraflı baskı diline karşı da net bir duruş sergiliyor.
Netanyahu’nun Çıkmazı
Gazze kasabı Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde hakkında yakalama kararı bulunmasına rağmen savaşı sürdürmek için kendi şartlarını dayatıyor. Netanyahu, tüm esirlerin kayıtsız şartsız serbest bırakılmasını, Hamas’ın silahsızlandırılmasını ve Gazze’de İsrail’in güvenlik kontrolünün tesis edilmesini şart koşuyor.
Oysa işgal basınında çıkan haberler, siyonist ordunun eski Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin esirlerin serbest bırakılması karşılığında savaşın sonlandırılmasını öngören bir plan sunduğunu, ancak Netanyahu’nun bu planı “yenilgi” olarak görüp reddettiğini ortaya koyuyor. Bu durum, Tel Aviv yönetiminin esirleri gerçekten umursamadığını, savaşın devamı için onları bahane ettiğini açık biçimde gösteriyor.
Netice
ABD Başkanı Trump’ın açıklamaları, terörist İsrail’in Gazze’ye yönelik sürdürdüğü saldırıları perdeleme çabasından başka bir anlam taşımıyor. Esirler konusu işgalin saldırılarını meşrulaştırmak için bahane haline getiriliyor.
Terörist İsrail rehineleri gerekçe göstererek soykırımını sürdürürken Hamas ise esirler meselesinde kapsamlı bir takas iradesi ortaya koyuyor.
İsrail’in meşruiyeti dünya genelinde sorgulanıyor ve bu süreç sonunda daha da ağır darbeler alıyor. Hamas, İsrail’e güvenmiyor; Netanyahu hükûmeti ise gerçeklikten kopmuş durumda. Derdi rehine değil, savaşı sürdürmek. İsrail, rehineleri bahane ederek saldırılarını devam ettiriyor.
Direniş ise rehineleri bırakmayarak süreci stratejik bir tutumla yönetiyor. Bu denklemin uzun vadede kaybedeni İsrail olacak. Gazze’de büyük bir soykırım yaşanıyor, çok sayıda şehit veriliyor. Ancak unutulmamalı ki bağımsızlık ve hürriyet mücadelesi tarih boyunca hep ağır bedellerle yürütüldü.