İskoçya'nın Glasgow şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Zirvesi (COP26) toplantıları 12 gün süren yoğun bir gündemin ardından 12 Kasım Cuma günü son bulacak. Küresel ısınmanın etkilerinin görüşüldüğü toplantılarda karbon salımının azaltılması ve bununla ilgili ülkelerin hedefleri ön plana çıkarken, sürdürülebilir enerji kaynakları ve yatırımları da bir diğer öne çıkan unsur. Ancak uzmanlar tüm dünyanın rüzgar, güneş panelleri, hidrojen, biyoyakıt, hidroelektrik vb gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına büyük ölçüde geçse dahi bunun yüzde 100 oranda yeşil olamayacağını belirtiyor. Bunun en büyük nedenlerinden biri de sürdürülebilir enerji elde eden makine ya da aygıtların üretim aşaması. Prof. Dr. Jacques Treiner, yapımlarında pek çok kimysal madde, plastik, demir-çelik ve diğer metallerin kullanıldığı bu aygıtların üretim aşamasında çevreyi kirlettiğini belirtiyor. Prof. Dr. Treiner, "Dünyada sıfır emisyona neden olan bir enerji türü yok. Örneğin güneş panelleri ya da rüzgar türbinleri üretilirken fosil enerji kullanılıyor. Bu aygıtlar için kullanılan birçok kimyasal mevcut. Tüm bunların sıfır emisyonlu sayılabilmesi için, üretim aşamasındaki tüm değerlerin 0 emisyon" olması gerekir." diyor. Fransız fizikçi Treiner, sürdürülebilir enerji kaynaklarına "yeşil enerji" denilmesine oldukça karşı. Yeşil enerji kavramının son dönemlerde kullanılan moda bir sözcük olduğunu ifade eden Treiner, "Enerjinin rengi olmaz. Yeşil enerji, gri, kırmızı ya da mavi. Bunların bir anlamı yok. Önemli olan hangi enerji kaynaklarının sera gazı salıp salmadığıdır." diye konuştu. "Sürdürebilir enerji kaynaklarını kontrol edemiyoruz" Yüzde 100 temiz enerji kaynakları oluşturabilsek dahi, ana enerji kaynağı olarak sadece güneşe veya rüzgara güvenilemeyeceğini belirten Prof. Dr. Treiner: "Daha fazla veya daha az elektriğe ihtiyacımız olduğunda, Güneş'teki termonükleer reaksiyonları daha yoğun veya daha az yoğun hale çevirebileceğimiz bir düğme yok. Rüzgar için de durum aynı. Bu enerjiler tükenmez ancak akışı kontrol edemiyoruz." diye konuştu. Treiner'a göre enerjinin sürdürülebilir yollardan elde edilmesi kadar depo edilmesi ve saklanması konusu da oldukça önemli. Treiner enerji depolama sistemlerinin geliştirilmesi gerektiğini ifade ediyor: "Günümüzde yenilenebilir enerjilerin büyük ölçekte kullanılması söz konusu olduğunda, enerjiyi nasıl depolayacağımızı tam olarak bilmiyoruz. Bilseydik üretimin yoğun olduğu zamanlarda bunları depo eder, üretimin az olduğu dönemlerde kullanırdık. Ama bunu büyük ölçekte nasıl yapacağımızı bilmiyoruz. Dolayısıyla şu anda yüzde 100 yenilenebilir yollardan elde edilen elektrik enerjisi karışımından bahsedemeyiz."