Türkiye ve Dünya’nın 24 Kasım’dan beri bir numaralı gündem maddesi, Türkiye’nin Suriye sınırında düşürdüğü Rus uçağı. Siyasîler, gazeteler, tartışma programları, köşe yazarları, haber bültenleri hep uçağın nasıl düşürüldüğünü, uçakların niteliklerini ve sınırda ofsayt tartışması seviyesinde mevzular konuşuyorlar. İyi de, bu uçağın düşürülene kadar geçen zamanda neler yaşandı, hadiseler hangi tarafa doğru kıvrılıyor, kim kiminle ne maksatla iş tutuyor? Yapılan haberlerde, en temel soruların yanıtlarını bile bulamıyoruz ne yazık ki. Öyleyse, izah edelim...
15 Eylül 2015- Rusya Suriye’de
Amerikan “Foreign Policy” dergisi yayınladığı uydu fotoğraflarının Rusya’nın Suriye’deki askerî varlığını kanıtladığını yazdı. Görüntüleri yorumlayan ABD’li askeri uzmanlar, Rusya’nın Lazkiye’nin güneyinde büyük bir üs kurmayı planladığını söyledi. Putin de IŞİD’e karşı savaş için Suriye’ye askeri yardım gönderdiklerini belirtti. 
21 Eylül 2015 – Putin Netanyahu Görüşmesi
Görüşmede konuşan Netanyahu, Ortadoğu’daki gelişmelerle alakalı endişelerini görüşmek üzere Moskova’ya geldiğini belirtti. Netanyahu, “Bildiğiniz gibi, İran ve Suriye ülkemize karşı olan Hizbullah’ı modern silahlarla donatıyor. Ayrıca Suriye ve İran, Golan Tepeleri’nde İsrail’e karşı ikinci terörist cephe oluşturmaya çalışıyor. Bu şartlarda sizinle bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapmayı önemli buldum”  dedi. Putin ise Netanyahu’nun çekincelerine karşılık, Beşar Esad yönetimi adına söz verdi. Putin, “Anladığımız ve bildiğimiz gibi Suriye ordusu ikinci cephe açacak durumda değil, ülke bütünlüğünü korumaya çalışıyorlar” ifadelerini kullanarak teminat oldu. 
27 Eylül 2015 – Bağdat Koordinasyon Merkezi
Rus Interfax haber ajansı, Rusya, Suriye, İran ve Irak’ın, Bağdat’ta kurulacak bir koordinasyon merkezi aracılığıyla IŞİD’e karşı mücadeleyi daha etkin hale getirmeyi amaçladığını yazdı.
Ajansa bilgi veren Rus askerî ve diplomatik kaynaklar, “Bağdat’a kurulacak merkezde söz konusu ülkelerin Genelkurmay Başkanlıklarından temsilciler bulunacak” dedi.
Bağdat’taki merkezin öncelikli amacının IŞİD’e dair elde edilen istihbaratın toplanıp ülkeler arasında paylaşılması, analiz edilmesi ve bu istihbarat doğrultusunda harekete geçilmesi olduğu ifade ediliyor.
Dört ülkenin oluşturduğu yeni işbirliği yapısı, yarın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Barack Obama arasında gerçekleşecek ikili görüşmede de gündeme gelecek.
30 Eylül 2015 – Rusya Hava Saldırılarına Başladı
Rusya, Suriye’de yönetim karşıtı silahlı gruplara yönelik hava saldırılarına başladı.
Saldırılar Humus ve Hama kentleri civarında, silahlı muhalif grupların kontrolündeki alanlara yönelik olarak gerçekleştirildi.
ABD, Rusya tarafından saldırıdan bir saat önce bilgilendirildiğini söyledi.
Rusya savunma bakanlığı hava saldırılarında IŞİD’i vurduklarını belirtti.
3 Ekim 2015 – Rusya Destekli Esat Türkmenlere Yöneliyor
Rusya, Humus kırsalındaki Türkmen yerleşim birimlerinden Zafarana ve Telbise kasabalarını vurmaya başladı. Saldırılarda 14 sivil hayatını kaybetti.
Türkmen Komutan Ömer Abdullah, “Avanlı, 45 Tepesi ve Kesep mevzilerine şu an Ruslar tarafından Baas Rejimine destek amacı ile gönderilen silahlar yerleştirildi. Yeni gelen silahlar rejimin isabet yüzdesini etkileyen önemli bir faktör oldu. Rejimin 4 yıldır sürekli top ve füzelerle vurmak istediği noktalar yeni dönemde isabet almaya başladı.
Etki gücü, menzili ve tahribat yüzdesi açısından son 2 aydır düşman saflarında yaşanan değişimi çok net görebiliyoruz. Herhangi bir ilerleme kaydedemediler ancak büyük bir saldırı hazırlığı yaptıklarını gözlemleyebiliyoruz. Daha önce bu cepheye Hizbullah milisleri, Afgan Şiilerden oluşan Liva Zülfikar militanları getirildi. Şu an da Rusların bölgeye sevk edilmesinden herhangi bir endişe duymuyoruz” dedi.
7 Ekim 2015 – Rus İran İşbirliği
Reuters’a konuşan bir yetkili, “Hamaney, operasyonu İran adına yürütmek için Kasım Süleymani’yi görevlendirmişti; o da detayları görüşmek için Moskova’ya gitti. O zamandan bu yana da birçok kez Suriye’ye seyahat etti” dedi. Rusya ve İran, askerî hedefin, Suriye’deki İran güçleri, Suriye rejimi ve Lübnan Hizbullah’ının kara operasyonlarını destekleyecek şekilde olması konusunda da uzlaşmaya vardı. ABD ile de müttefik olan Irak’ta ortak bir operasyon merkezi kuruldu. Şimdi merkezlerden biri Şam, diğeri ise Bağdat’ta bulunuyor.
21 Ekim 2015 – Esad’ın Rusya Ziyareti
Kremlin, Suriye lideri Beşar Esad’ın Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Putin’le görüştüğünü açıkladı. Sürpriz ziyaret, Suriye krizinin çözümü için “Esad’lı geçiş” sürecinin tartışıldığı günlerde gerçekleşti. Rusya, Esad’ı bu kritik süreçte Moskova’ya davet ederek, Suriye liderine duyduğu güveni gösterdi. Esad ise iç savaştan bu yana ilk kez kendini Suriye’den ayrılmak için güvende hissetti.
Beşar Esad’ın Moskova ziyaretini “Sputnik”e değerlendiren Suriyeli gazeteciler Safa Muhammed ve Ziyad Ğısın’a göre Rusya, halen büyük bir halk desteği olduğu için siyasî çözüm sürecinde Esad’ı ‘kırmızı çizgi’ olarak değerlendiriyor.
21 Kasım 2015 – Putin, Karargâhını Tanıttı
RUSYA Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rus ordusunun Suriye’deki operasyonlarını, hafta içinde ziyaret ettiği Ulusal Savunma Kontrol Merkezi’nde izleyerek karargâhın PR’ını yaptı.
22 Kasım 2015 – Bayırbucak’a Havadan ve Karadan Taarruz
Rusya Hava Kuvvetlerinin desteğini arkasına alan Suriye rejimi ve İran ordu unsurları, Suriye’nin Akdeniz’e açılan kuzey kapısına yönelik olarak etnik ve mezhebî temizliğe kalkıştı. Türkmenlerin yaşadığı Bayırbucak bölgesi hem karadan hem de havadan yoğun saldırılara maruz bırakıldı. 
23 Kasım 2015 – Putin’in İran Ziyareti
Putin, Tahran’a varışından hemen sonra İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’le bir araya geldi. Beşar Esad yönetimindeki Şam rejimine desteğiyle bilinen iki ülke liderlerinin gündeminde Suriye meselesi en üst sıradaydı. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhanî ile de görüşen Vladimir Putin, Rus hava kuvvetlerinin Suriye’de Ekim ayından beri devam eden operasyonlarını savundu:
- “Pilotlarımızın Suriye’de uçuşlarını son derece olumlu değerlendiriyorum. İranlı dostlarımızı bugün bu konuda bilgilendirdim. Suriye meselesiyle ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Suriye’de sorunların uzun vadeli çözümü için siyasi müzakere dışında bir yol olmadığını tekrar etmek istiyorum.
24 Kasım 2015 – Rus Uçağının Vurulması
Türk jetleri, sınır ihlali yapan Rus savaş uçağını düşürdü. Uçağın S24 tipi Rus uçağı olduğu belirtiliyor.
Uçağın, Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği ve uyarılara da aldırmadığı için angajman kuralları çerçevesinde düşürüldüğü duyuruldu.
***
Bir jet saniyede kaç kilometre mesafe kat eder? Düşürülen uçak Türkiye sınırına yaklaşmış mı? Türk Hava Kuvvetlerinin kaç uçağı var? Rus pilotlar Türkler tarafından uyarılmış mı? Sınırı kaç metre geçmiş, kaç metre geçmemiş? Türkiye Türkmenlere silah yollamış mı, yollamamış mı? 
Medyada yer alan bütün unsurlar sanki söz birliği etmişçesine bir haftadır bunları konuşup duruyorlar. Ya bütün resmi gören? 
Hadiselerin Muhasebesi
Rus uçağının düşürülmesi hadisesini, yukarıdaki gibi elli tane salak sualin karanlığından çıkarıp da aydınlatmak için Eylül ayından beri cereyan eden hadiseler dizisinin bir panoramasını çıkarttık.  Şimdi de bu panoramaya göre bir değerlendirme yapalım...
Ortadoğu’da cereyan eden ve bizim açımızdan menfî olan her hadisenin arkasındaki asıl merkez İsrail... Bu panoramada da gördüğümüz üzere Rusya; İran, Suriye ve Irak adına sözcü oluyor ve daha en başında Suriye’ye yönelik olarak başlatacakları saldırılar için icazet alıyor.
Ardından Rusya, İran, Suriye ve Irak, Bağdat’ta bir koordinasyon merkezi kuruyorlar. 
IŞİD’i bahane ederek Suriye’ye gelen Rusya havadan, Esat rejimi ve İran milisleri de karadan bir ânda Türkmenlere, Bayırbucak’a yöneliyorlar. 
 İsrail, Rusya, İran, Irak ve Suriye diye beş tane küme çizsek, bu kümelerin hedef kesişimi noktasında sizce gerçekten de kim yer alır? IŞİD mi? ÖSO mu? El Nusra mı? El Kaide mi? Yok hayır, bu kümelerin kesişim kümesinde olsa olsa Türkiye yer alır. Niçin mi? Davos Ekonomi Zirvesi’nden beri Türkiye’nin dış politikadaki etkin rol, eskiden olduğu gibi rahatlıkla güdümlenemeyen siyasîler, başından beri Suriye’de izlediği şahsiyetli duruş ve hepsinden önemlisi İslâm Âlemi’nin kendisinde vehmettiği “mânâ” ile Türkiye; İsrail, Rusya ve İran’ın planları önünde set teşkil ediyor. Aslında bu saydıklarımıza Batı’nın geri kalan ülkelerini de aynı bakımdan ekleyebiliriz. 
İşte tam da bu yüzden İsrail, İran ve Suriye’nin âdeta sopası hâlinde, Türkmenlere yönelerek Türkiye’nin izzet-i nefsiyle oynamaya kalkan Rusya’nın soyunduğu macera, bir Türk pilotunun tetiği çekmesiyle beraber sona erdi. Baş aktörlerden İsrail, Rusya ve İran’ın Türkiye’yi içine kıstırmaya çalıştığı cendere, aylardır yapılan hesaplar, Türkiye’den hiç de beklemedikleri şahsiyetli bir tavır ve tutum ile kırıldı. 23 Ekim 2015 Karadeniz kıyısındaki Soçi kentinde düzenlenen “Valday Kulübü Zirvesi”nde konuşan Putin, “Tam 50 yıl evvel, Leningrad sokakları bana bir şey öğretmiştir: Kavga kaçınılmazsa, gidip ilk yumruğu sen atacaksın” demişti. Buradaysa çıkarmaya hazırlandığı kavgada, İsrail, İran ve Suriye adına Rusya ilk yumruğu yemiş oldu. 
Ya Bundan Sonra
Suriye özeline bakıldığında da görüleceği üzere, dünyanın büyük aktörlerinden hiçbirinin bir diğerine silah çekecek mecali yok. İş az biraz ciddiye bindiğinde Rusya’nın tavuklara yönelik ambargosunu ve NATO’nun tırım tırım saklanışını da hesaba katacak olursak, görüldüğü üzere ne varsa bizde var. 
Kurulan 64. Hükümet, boynunda ağır bir yükle, yani Anadolu’nun yeniden tarih sahnesinde büyük roller üstleneceği iç şartları tesis etmek yüküyle kurulmuştur. Neler yapılması gerektiğinden defaatle bahsettiğimizden, bu seferlik geçelim. 
Bölgede cereyan eden hadiselerin tarafları içinde bir tek Anadolu’nun kimseye özür borcu yoktur ve özür borcu olmadığı gibi, bu tarafların tamamından alacaklı olan da bir tek Anadolu’dur. Dolayısıyla izlenen şahsiyetli siyasete halel getirecek olanın, bu topraklarda yatacak yeri yoktur!

Baran Dergisi 464. Sayı