New York merkezli ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi, 29 Mayıs 2025 tarihinde açıkladığı kararında, Trump'ın ulusal acil durum ilanlarına (fentanil kaçakçılığı ve ticaret açığı gibi) dayanarak düzinelerce ülkeye gümrük vergisi uygulamasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirtti. Mahkeme, başkana ulusal acil durumlarda yaptırımlar uygulama yetkisi veren 1977 tarihli Uluslararası Acil Durum Ekonomik Yetkiler Yasası'nın (IEEPA), "başkanın sınırsız gümrük vergileri uygulama yetkisi vermediğini" vurguladı.
Kararda, "Dünya çapında ve misilleme amaçlı gümrük vergisi kararları, IEEPA’nın gümrük vergileri yoluyla ithalatı düzenlemek için Başkan’a verdiği yetkiyi aşmaktadır" ifadelerine yer verildi. Mahkeme bu çerçevede, Trump'ın fentanil kaçakçılığı gerekçesiyle Kanada ve Meksika ürünlerine %25, Çin ürünlerine ise %20 gümrük vergisi getiren başkanlık kararnamelerini iptal etti.
Ayrıca, ticaret açığını giderme amacıyla tüm ABD ticaret ortaklarına uygulanan %10'luk genel gümrük vergisi ile yaklaşık 60 ticaret ortağına yönelik %20 ila %50 arasında değişen "karşılıklı" vergiler de mahkeme tarafından geçersiz kılındı. Bu vergilerin bir kısmı, anlaşmaya varılamaması durumunda 9 Temmuz'da yürürlüğe girecekti.
Davayı açanlar arasında yer alan Oregon Başsavcısı Dan Rayfield, kararı "sadece Oregon için değil, çalışan aileler, küçük işletmeler ve sıradan Amerikalılar için de bir zafer" olarak nitelendirdi. Rayfield, "Başkan Trump’ın kapsamlı gümrük vergileri yasadışı, pervasız ve ekonomik açıdan yıkıcıydı. Bu karar, yasalarımızın önemli olduğunu ve ticaret kararlarının başkanın keyfi kararlarıyla alınamayacağını bir kez daha teyit etmektedir," dedi.
Kararın bir diğer önemli sonucu ise, hükümetin şimdiye kadar tahsil ettiği milyarlarca dolarlık vergiyi geri ödemek zorunda kalabileceği ihtimali. George Mason Üniversitesi hukuk profesörü Ilya Somin, "Şimdiye kadar gümrük vergisi ödeyen herkes bu vergileri geri alabilecek," yorumunda bulundu.
Beyaz Saray'dan Sert Tepki: "Atanmış Yargıçlar Karar Veremez"
Mahkeme kararına Trump yönetiminden ve çevresinden tepkiler gecikmedi. Adalet Bakanlığı, karara derhal itiraz edeceklerini ve temyiz başvurusunda bulunduklarını açıkladı. Bu durum, davanın Yüce Mahkeme'ye kadar taşınabileceği anlamına geliyor.
Beyaz Saray Sözcüsü Kush Desai, yaptığı açıklamada mahkemenin yetkisini sorgulayan ifadelere yer verdi. Desai, "Yabancı ülkelerin ABD'ye karşılıklı olmayan muamelesi, kalıcı ticaret açıklarını körükledi. Bu açıklar, işçilerimizi geride bırakan ve sanayi tabanımızı zayıflatan ulusal bir acil durum ihtiyacını getirdi. Mahkeme, bu gerçekleri tartışmadı," dedi. Sözcü, özellikle şu sözleriyle dikkat çekti:
"Ulusal bir acil durumun nasıl ele alınacağına karar vermek seçilmemiş yargıçların işi değildir."
Bu ifade, ABD'de federal yargıçların halk tarafından doğrudan seçilmeyip, Başkan tarafından aday gösterilip Senato tarafından onaylanarak atanmalarına bir gönderme olarak yorumlandı. Bu sistem, yargı bağımsızlığını ve kuvvetler ayrılığını güvence altına almayı amaçlasa da, yönetimler zaman zaman yargı kararlarını bu türden argümanlarla eleştirebilmektedir. Nitekim, ABD'de federal yargıçlar "iyi hal" gösterdikleri sürece ömür boyu görev yaparlar ve bu durum, onların siyasi baskılardan uzak karar vermelerini hedefler.
Başsavcı Yardımcısı Brett Shumate da geçtiğimiz hafta CIT önündeki duruşmada, vergilerin iptalinin Başkan'ın ticaret anlaşmaları müzakerelerindeki elini zayıflatacağını ve çabalarına "diz çöktüreceğini" savunmuştu.
Kararın Kapsamı ve Gelecek Adımlar
Uzmanlar, mahkeme kararının Trump yönetiminin ekonomik gündeminin temel taşlarından birine büyük bir darbe vurduğunu belirtiyor. Ancak kararın, Trump’ın 1962 tarihli Ticaret Genişletme Yasası'nın 232. maddesi (ulusal güvenlik gerekçesiyle yeni vergiler) uyarınca uyguladığı çelik, alüminyum ve potansiyel otomobil ithalatı vergileri gibi diğer tarifeleri etkilemediği vurgulanıyor.
Trump yönetiminin, aynı gümrük vergilerini başka yasal düzenlemeler kapsamında yeniden uygulamaya koyma yoluna gidebileceği de olasılıklar arasında değerlendiriliyor.
Mahkemenin kararı, Obama, Reagan ve Trump tarafından atanmış yargıçlardan oluşan bir heyet tarafından oybirliğiyle alındı. Davanın önümüzdeki süreçte temyiz mahkemelerinde ve potansiyel olarak Yüce Mahkeme'de nasıl bir seyir izleyeceği merak konusu.