Al Jazeera tarafından yayımlanan ve Muhammed el-Minşawi imzasını taşıyan kapsamlı analizde, ABD’deki Yahudi toplumunun yaşadığı büyük dönüşüm, Siyonist elitlerin panik havası ve Filistin davasının Amerikan iç siyasetindeki belirleyici rolü masaya yatırıldı.
New York’ta Ezber Bozan Zafer: Siyonizm Artık "Zorunluluk" Değil
Analize göre, Tel Aviv’den sonra dünyada en yoğun Yahudi nüfusuna ev sahipliği yapan New York’ta, Zohran Mamdani’nin belediye başkanlığına seçilmesi tarihi bir kırılma noktası olarak değerlendiriliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) eski İcra Direktörü Kenneth Roth, bu durumu "İsrail’i desteklemek New York'ta artık bir siyasi norm değilse, Washington’da da yakında bir zorunluluk olmaktan çıkacaktır" sözleriyle özetliyor.
İsrail’in politikalarına açıkça karşı çıkan Mamdani’nin, Yahudi seçmenlerin üçte birinin oyunu alarak kazandığı bu zafer, geleneksel Siyonist elitlerin hegemonyasının sona erdiğinin en somut kanıtı olarak görülüyor. Uzmanlar, bu sonucun Amerikan Yahudi kamuoyunun yön değiştirdiğini ve Siyonist önyargıların artık sandıkta karşılık bulmadığını vurguluyor.
Siyonist Projeyi Tehdit Eden 3 Temel Faktör
Yahudi entelektüeller ve düşünce kuruluşları, ABD’deki "Eski Yahudi Eliti"nin sonunun geldiğini ve İsrail ile olan "Altın Çağ"ın kapandığını belirtiyor. Bu çöküşü hızlandıran üç ana faktör öne çıkıyor:
-
Yahudi Kimliğinde Zayıflama: ABD’deki Yahudiler arasında dini ve kültürel bağlılık azalıyor, sekülerleşme artıyor.
-
İsrail’e Desteğin Çöküşü: Özellikle genç Yahudi nesli, İsrail ile duygusal ve ideolojik bağlarını koparıyor; işgal rejiminin politikalarını reddediyor.
-
Amerikan Halkının Uyanışı: 7 Ekim sonrası Gazze’de yaşanan vahşetin ifşa olmasıyla birlikte, genel Amerikan kamuoyunda İsrail’e duyulan sempati tarihin en düşük seviyelerine geriledi.
Demografik Dönüşüm ve "Melezleşen" Kimlik
Analizde, 20. yüzyıl boyunca ABD siyasetinde, medyasında ve ekonomisinde zirveye çıkan Yahudi toplumunun, artık "Asimilasyon Çağı"na girdiği vurgulanıyor. Pew Araştırma Merkezi'nin verilerine göre, Ortodoks olmayan Yahudi evliliklerinin %70'inden fazlası başka dinlere mensup kişilerle yapılıyor. Bu durum, Siyonist ideolojiyle yetiştirilen nesillerin sonunu getiriyor.
Yeni nesil Yahudiler, İsrail’i "korunması gereken bir sığınak" olarak değil, "apartheid uygulayan saldırgan bir devlet" olarak görüyor. Bu kuşak farkı, Washington-Tel Aviv hattındaki geleneksel "sarsılmaz bağ"ı tehdit eden en büyük iç dinamik olarak nitelendiriliyor.
7 Ekim Sonrası ABD Siyasetinde "Filistin" Etkisi
Gazze’deki soykırımın ardından ABD siyasetinde kartların yeniden dağıtıldığına dikkat çekilen haberde, hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi kanatta İsrail karşıtı seslerin yükseldiği belirtiliyor.
-
Solun İsyanı: Demokrat Parti tabanında ve üniversite kampüslerinde, "İsrail'in var olma hakkı" söylemi yerini "Soykırım", "Etnik Temizlik" ve "Apartheid" kavramlarına bıraktı. TikTok gibi platformlar üzerinden ana akım medyanın sansürünü delen gençler, Filistin anlatısını benimsiyor.
-
Sağın "Önce Amerika" Çıkışı: Cumhuriyetçi kanatta ise Tucker Carlson gibi etkili figürler ve "Önce Amerika" (America First) akımı, İsrail'i bir "yük" olarak tanımlamaya başladı. Carlson, İsrail ile ilişkiyi "toksik" olarak nitelendirerek, "İsrail, ABD çıkarlarını değil, kendi çıkarlarını dayatıyor ve bizi Ortadoğu'da gereksiz savaşlara sürüklüyor" eleştirisini yöneltti.
Donald Trump’ın "İsrail’in Kongre’deki lobisi eskiden çok güçlüydü, şimdi o gücü kalmadı" şeklindeki itirafı da bu değişimin en üst düzeydeki teyidi olarak kayıtlara geçti.
Soykırım Gerçeği ve Vicdani Kopuş
İsrail’in Gazze’de on binlerce sivili, kadını ve çocuğu katletmesi, ABD kamuoyundaki İsrail desteğini %40’ın altına düşürdü. Geleneksel medya karartmasına rağmen sosyal medya üzerinden yayılan görüntüler, Amerikalıların vicdanında derin yaralar açtı.
Bu durumu en çarpıcı şekilde dile getiren isimlerden biri, ünlü Yahudi asıllı İngiliz oyuncu Miriam Margolyes oldu. Margolyes’in şu sözleri, Siyonizmin ahlaki iflasını özetler nitelikte:
"Gazze için endişeliyim çünkü ben bir Yahudiyim. Yahudilerin ne kadar kötülük ve zulme maruz kaldığını biliyorum. Kardeşlerimin (Yahudilerin) başka bir halka aynı suçu işlediğini görmeye dayanamıyorum. Kalbim kırık. Karşılaştığım korkunç gerçek şu: Hitler bizi yendi, bizi değiştirdi ve bizi kendisine benzetti."
Siyonist Elitlerin "Kurtarma" Çabaları
Eski ABD yetkilisi ve neo-muhafazakar düşünür Elliot Abrams gibi isimler, yaşanan bu çözülmeyi "antisemitizmin yükselişi" olarak çerçeveleyerek Yahudi kimliğini yeniden inşa etmeye çalışsa da, analiz bu çabaların nafile olduğunu vurguluyor. Genç Yahudilerin İsrail'den uzaklaşmasının sebebinin antisemitizm değil, İsrail'in uyguladığı vahşet ve ahlaki çöküş olduğu belirtiliyor.
Sonuç olarak rapor, ABD'de Siyonist İsrail'e verilen otomatik desteğin sona erdiğini, Filistin davasının Amerikan siyasi sahnesinde kalıcı bir yer edindiğini ve İsrail'in en büyük müttefiki nezdinde yalnızlaştığını ortaya koyuyor.