İktibas

‘Avrupa sınırları kara mayınlarıyla dolacak’

Soğuk Savaş sonrası kurulan ve "insancıl hukuk" gibi kavramlarla köpürtülen liberal dünya düzeninin bir kalesi daha yıkılıyor. Yıllarca sivil ölümlerini gerekçe göstererek dünyaya dayattıkları ve Türkiye’ye de imzalattıkları Ottawa Kara Mayınları Yasağı, bizzat Batılı ülkeler tarafından “Rusya tehdidi” bahanesiyle rafa kaldırılıyor

Abone Ol

New York Times'ın aşağıdaki analizi, jeopolitik gerçeklerin ve savaş pratiğinin, 'idealist' söylemleri ve bu temelde kurulan uluslararası anlaşmaları nasıl geçersiz kıldığını gösteriyor. Avrupa'nın kendi sınırlarını kanlı bir tuzağa çevirme hazırlığı, aynı zamanda yeni bir Demir Perde'nin ve çok daha sert bir dönemin habercisi olarak yorumlanıyor.

* * *

"Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası Polonya, Baltık ülkeleri, Finlandiya ve Ukrayna, 1999’da yürürlüğe giren mayın yasağından çekilme kararı aldı. Sivil ölümlerine yol açtığı gerekçesiyle yasaklanan silahların yeniden kullanılma ihtimali tepki çekiyor.

On yıllar boyunca, Sovyet bloğuyla Batı’yı ayıran sınırlar, kara mayınlarıyla döşenmişti ve bu, vatandaşların Demir Perde’yi aşarak kaçmasını engelliyordu.

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle, çöken bloğun uzun sınır hattı boyunca döşenmiş mayınlar büyük uğraşlarla toprak altından çıkarıldı. Galler Prensesi Diana’nın de desteğiyle kara mayınlarına karşı yürütülen kampanya, dünya liderlerini sivil ölümlere neden olan bu silahları yasaklayan küresel bir anlaşmayı imzalamaya zorladı.

Şimdi, Moskova’nın 2022’de Ukrayna’yı tam kapsamlı işgalinin bir başka sonucu olarak, Rusya’ya sınırı olan beş ülke, çeyrek asırdan fazla süredir çoğu ülke tarafından yasaklanan bu silahın kullanımını yeniden canlandırmayı planlıyor. Amaçları, Rus saldırılarına karşı savunmalarını güçlendirmek.

Polonya, üç Baltık ülkesi ve Finlandiya tarafından alınan son kararlar ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin antlaşmadan çekilme sözü, kara mayınlarının aniden yeniden kullanılacağı anlamına gelmiyor. Antlaşmadan resmi olarak çekilmek altı aylık bir süreç gerektiriyor.

Ancak, bu ülkelerin küresel düzende Soğuk Savaş sonrası dönemin temel taşlarından biri sayılan bir anlaşmadan hızla çekilme kararı, kara mayınlarına karşı mücadele yürüten kampanyacıları öfkelendirdi.

Uluslararası Kara Mayınlarını Yasaklama Kampanyası’nın direktörü Tamar Gabelnick “Bu ülkelere çok kızgınız” dedi. Bu örgüt 1997’de kara mayınlarını temizleme çalışmaları ve Ottawa Sözleşmesi olarak bilinen Mayın Yasağı Antlaşması’na öncülük etmesi nedeniyle Nobel Barış Ödülü almıştı.

“Bunun Rusya’ya karşı onlara hiçbir faydası olmayacağını çok iyi biliyorlar” diyen Gabelnick, küresel anlaşmadan çekilmeyi, “sadece siyasi bir oyun” olarak nitelendirdi ve bunu ulusal güvenliği koruyor gibi görünmeye çalışan yetkililerin bir hamlesi olarak değerlendirdi.

Mayınlar zırhlı ordulara zarar vermiyor, sivillerin canını yakıyor

Antlaşmadan çekilmeye karar veren beş ülkeden en az üçünün üst düzey askeri yetkilileri geçmişte kara mayınlarının yeniden kullanımının askeri açıdan pek fayda sağlamadığını söylemişti. Bu silahlar çoğunlukla sivilleri öldürüyor ve modern zırhlı ordulara karşı sınırlı savunma sağlıyor.

Finlandiya Parlamentosu’nun sol görüşlü üyelerinden ve söz konusu antlaşmadan çekilme kararına karşı olan Veronika Honkasalo, Ukrayna’daki savaşın “her şeyi değiştirdiğini” söyledi. Parlamentodaki diğer milletvekillerinin büyük çoğunluğu ise bu adıma destek verdi. Honkasalo sözlerini şöyle sürdürdü: “Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle insanlar gerçekten korktu, çünkü Rusya ile 1300 kilometrelik bir sınırımız ve savaş dolu uzun bir geçmişimiz var”.

Avrupa’da Rusya ile kara sınırı olan ülkeler arasında yalnızca Norveç, Mayın Yasağı Antlaşması’na olan bağlılığını sürdürmekte kararlı kaldı.

55 milyon mayın bu antlaşma ile imha edilmişti

Birleşmiş Milletler’e göre, bu antlaşma sayesinde 55 milyondan fazla kara mayını imha edildi. Bu silahlar Soğuk Savaş döneminde Afganistan, Angola, Kamboçya, Myanmar ve birçok başka ülkedeki çatışmalarda yaygın olarak kullanıldı, ancak çatışmalar sona erdikten sonra da insanları öldürmeye devam etti. Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne göre, kara mayını kurbanlarının yüzde 80’i sivil ve bunların çoğu çocuk. Her yıl kara mayını nedeniyle ölen veya sakat kalan insan sayısının, son yirmi yılda 20 binden yaklaşık 3 bin 500’e düştüğü tahmin ediliyor.

Honkasalo'ya göre kara mayını sivillere karşı korkunç bir silah.

Rusya, ABD, Çin ve birkaç başka ülke Ottawa Sözleşmesi’ni hiç imzalamadı; ancak 160’tan fazla ülke bu anlaşmaya taraf oldu.

1990’larda yapılan antlaşma müzakerelerine katılan ve mayın karşıtı kampanya yürüten Mary Wareham, son gelişmelerin sivillere yönelik kayıpların azaltılması için yürütülen onlarca yıllık çalışmaların ardından “büyük bir gerileme” olduğunu söyledi. Ayrıca bu gelişmenin, kimyasal, biyolojik ve nükleer silahların yanı sıra savaş hukukunu düzenleyen uluslararası hukuk yapısının bütünlüğü açısından da “korkunç bir emsal” oluşturduğunu belirtti.

Şu anda İnsan Hakları İzleme Örgütü’nde kriz, çatışma ve silahlar bölümünün yardımcılığını yürüten Wareham “Bir fikir yayılmaya başlayınca hız kazanır. Bu iş nerede duracak?” dedi.

Rusya’ya komşu ülkelerin antlaşmadan çekilme süreci, Litvanya’nın dönemin savunma bakanı Laurynas Kasciunas’ın Ukrayna’ya yaptığı ziyaretin ardından geçen yıl başladı.

Ukraynalı askeri yetkililer, kara mayını yasağının Rus birliklerini durdurmayı zorlaştırdığını söylediğinde, Kasciunas Baltık ülkelerinde bu silahların kullanımının yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.

Kasciunas bir röportajda “Kara mayınlarına yönelik endişeleri anlıyorum, birçok yerde büyük acılara neden oldular” ifadelerini kullandı.

Ancak Kasciunas, bu mayınların askeri açıdan işe yaramaz olduğu yönündeki iddiaların doğru olmadığını savundu ve “Doğrudan bir mekanize birliği durdurmazlar ama düşmanı ya ciddi risk almaya ya da zaman ve kaynak harcayarak temizleme operasyonu yapmaya zorlarlar” dedi.

Rusya’nın kara mayınlarını yaygın olarak kullanması, 2023’teki büyük Ukrayna taarruzunun püskürtülmesinde önemli rol oynadı.

Mart ayında, NATO üyesi olan üç Baltık ülkesinin ve Polonya’nın savunma bakanları, Rusya ve Belarus sınırındaki NATO ülkelerine yönelik “askeri tehditlerin önemli ölçüde arttığını” belirterek, kara mayını yasağından çekilmeleri gerektiğini duyurdu. Finlandiya da nisan ayında benzer bir açıklama yaptı.

2006 yılında sözleşmeye katılan Ukrayna, başlangıçta kara mayınlarının yeniden kullanımını gerekli görmedi. Ancak 2023’teki başarısız taarruzun ardından ve Rusya’nın artan şekilde piyade birliklerini saldırılarda öne sürmesiyle bu kararını değiştirdi.

Geçtiğimiz yıl, Biden yönetimi Ukrayna’ya Amerikan yapımı kara mayınları tedarik etmeyi onaylayarak sözleşmeye ilk darbeyi indirmişti.

Zelenski bu ay yaptığı açıklamada, Ottawa Sözleşmesi’nden çekilme kararnamesini imzaladığını duyurdu. Gerekçe olarak, sözleşmeye taraf olmayan Rusya’nın “kara mayınlarını en alçakça şekilde kullanmaya” devam etmesini gösterdi."

Andrew Higgins / New York Times

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }