Haberler

Avrupa'nın "hasta adamı" Almanya’da sanayi çöküşe geçti!

Avrupa Birliği’nin (AB) ekonomik motoru olarak kabul edilen Almanya, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurduğu refah modelinin en ağır krizini yaşıyor. Alman Sanayi Federasyonu (BDI), ekonominin geçici bir durgunluk değil "yapısal bir çöküş" içinde olduğunu duyururken, savaş politikaları ve ekonomik belirsizlik kıskacındaki halkın yüzde 66’sı yoğun stres altında.

Abone Ol

Almanya’da Aralık 2025 itibarıyla açıklanan sanayi ve sosyal yaşam verileri, Berlin yönetiminin enerji ve dış politikadaki tercihlerinin faturasının ağırlaşmaya başladığını ortaya koydu. "Ekonomik Mucize" (Wirtschaftswunder) efsanesi, yerini sanayisizleşme endişesine ve toplumsal travmaya bıraktı.

Sanayicilerden "Tepetaklak Gidiyoruz" İtirafı

Alman Sanayi Federasyonu (BDI), 2025 yılı projeksiyonlarını güncellediği raporunda, ülke sanayisinin "serbest düşüşte" olduğunu resmen ilan etti. Rapora göre, sanayi üretimi yıl sonunda yüzde 2 ile 2,5 arasında küçülme kaydedecek.

BDI yetkililerinin "Bu konjonktürel bir dalgalanma değil, yapısal bir çöküş" şeklindeki uyarısı, krizin derinliğini gözler önüne serdi. Uzmanlar, ucuz Rus enerjisinden vazgeçilmesinin ardından maliyetlerin sürdürülemez seviyelere çıktığını, buna bürokratik hantallık ve Çin ile rekabetteki başarısızlığın eklenmesiyle Alman sanayisinin rekabet gücünü kaybettiğini belirtiyor.

Ülkenin sanayi devi Volkswagen’in (VW), tarihinde ilk kez Almanya içindeki fabrikaları kapatma kararı alması ve binlerce kişiyi işten çıkarma planı, "Made in Germany" etiketinin sonu olarak yorumlanıyor. Kimya devi BASF gibi küresel oyuncuların yatırımlarını ABD ve Asya’ya kaydırması ise ülkeden sermaye kaçışının hızlandığını gösteriyor.

Savaş Politikaları Toplumu Tüketti: Her 3 Kişiden 2'si Stres Altında

Ekonomideki bu karamsar tablo, Alman toplumunun ruh sağlığı üzerinde de yıkıcı etkiler yaratıyor. Sigorta şirketi Techniker Krankenkasse (TK) tarafından yayınlanan "2025 Stres Raporu", Alman halkının psikolojik dayanıklılığının sınırına geldiğini ortaya koydu.

Araştırmaya göre, yetişkin nüfusun yüzde 66'sı kendisini sürekli veya sık sık stres altında hissediyor. Raporun en çarpıcı verisi ise stresin kaynağına ilişkin. Katılımcıların yüzde 53’ü, doğrudan "savaş ve küresel çatışmalar" nedeniyle yoğun kaygı yaşadığını belirtti.

Berlin hükümetinin Ukrayna başta olmak üzere küresel krizlerde izlediği "şahin" politikalar ve savunma harcamalarındaki artışın sosyal refahtan kesilmesi, halkta güvenlik ve gelecek endişesini tetiklemiş durumda. Raporda, "refah kaybı korkusunun" (Wohlstandsverlust) toplumun geneline yayıldığına dikkat çekildi.

"Hasta Adam" Geri mi Döndü?

Ekonomi Enstitüleri, 2026 yılı için Almanya’da kayda değer bir toparlanma öngörmüyor. Enerji krizinin yapısal hale gelmesi ve nitelikli iş gücü açığı, ülkeyi yeniden "Avrupa’nın Hasta Adamı" konumuna sürüklüyor.

Analistler, Brüksel ve Berlin merkezli politikaların, sanayinin ihtiyaçlarından ziyade jeopolitik angajmanlara öncelik vermesinin, Avrupa'nın en büyük ekonomisini "sanayisizleşme" (de-industrialization) sürecine soktuğunu vurguluyor. Halkın üzerindeki "savaş stresi" ve ekonomik darboğazın birleşmesiyle ortaya çıkan bu tablo, Alman sosyal modelinin sürdürülebilirliğinin sorgulanmasına neden oluyor.

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }