Avrupa Birliği'nin başkenti Brüksel'in ev sahibi Belçika, insan kaçakçılığı ve organize suç şebekeleri için adeta bir "kara delik" haline gelmiş durumda. Resmi verilere göre, sadece 2024 yılı içinde ülkeye sığınan 774 refakatsiz çocuk kayıplara karıştı. Bu çocukların 500'den fazlasından ise bir daha hiçbir haber alınamadı.
Haftada ortalama 15 çocuğun sistemsel bir boşluğun içinde adeta "buharlaştığı" bu durum, devletin en savunmasız bireyleri korumadaki kasıtlı ihmalini ve organize suç örgütlerinin bu ihmalden nasıl beslendiğini gözler önüne seriyor.
Rakamların Ardındaki Vahim Gerçek: Sistematik Bir Başarısızlık
Belçika'da son üç yılda (2021-2023) kaybolan refakatsiz çocuk sayısı 2 bin 257'yi buluyor. Bu rakamlar, durumu münferit bir olay olmaktan çıkarıp, devletin koruma mekanizmalarının çöktüğü veya bilinçli olarak işletilmediği sistematik bir soruna işaret ediyor.
Yeşiller Partisi Milletvekili Matti Vandemaele'nin, "Hükümetimizin bu çocukları koruyamaması acı bir başarısızlıktır" şeklindeki açıklaması, uzmanlar tarafından "fazlasıyla iyimser" bir tespit olarak değerlendiriliyor. Çünkü uzmanlara göre sorun, basit bir başarısızlıktan öte, çocukların insan tacirlerinin, suç şebekelerinin ve sömürü ağlarının eline düşmesine göz yuman bir yapının varlığına işaret ediyor.
Adaletin İşlemediği Ülke: Yakalanan Tacirlere 'Ödül Gibi' Cezalar
Durumun vahametini ortaya koyan en çarpıcı verilerden biri de ABD Dışişleri Bakanlığı'nın "2024 İnsan Ticareti Raporu"nda yer alıyor. Rapora göre Belçika, göstermelik çabaları nedeniyle en üst seviye olan "Tier 1" kategorisinde yer alsa da, raporun detayları tam bir skandallar zincirini ortaya döküyor:
- Caydırıcı Olmayan Cezalar: Belçika mahkemeleri, yakalanan insan tacirlerinin önemli bir kısmına "tamamen veya kısmen ertelenmiş hapis cezaları" veriyor. Bu durum, insan kaçakçılığını neredeyse risksiz bir suç haline getirerek çeteleri daha da cesaretlendiriyor.
- Mağdura Değil, Sisteme Hizmet: Devlet, mağdur çocuklara yardım ve oturum izni gibi temel hakları sağlamak için "kolluk kuvvetleriyle iş birliği yapma" şartı koşuyor. Bu, travma altındaki çocukları susmaya ve yasa dışı ağların içinde kalmaya iten bir mekanizma işlevi görüyor.
- Görmezden Gelinen Suçlular: Rapora göre, Belçika adli sistemi, zorla suça sürüklenen çocukları mağdur olarak değil, "suçlu" olarak görme eğiliminde. Bu durum, kaçakçılık ağlarının liderleri yerine, onların kurban ettiği çocukların cezalandırılmasıyla sonuçlanıyor.
Brüksel merkezli sivil toplum kuruluşları, devletin sığınma merkezlerindeki kapasite yetersizliğini ve çocuklara varış anında vasi atanmaması gibi "bürokratik ihmalleri", organize suç örgütlerinin bu merkezleri adeta bir "avlanma sahası" olarak kullanmasına olanak tanıdığını belirtiyor.
Avrupa'nın kalbinde, yasaların ve kurumların en savunmasızları korumak yerine, onları sömüren suç şebekelerine dolaylı yoldan hizmet ettiği bir sistemin varlığı, "Belçika'da devlet mi, yoksa devlet görünümlü bir yapı mı var?" sorusunu akıllara getiriyor.