Fatih’teki ölümlerin arka planı: İşgüzarlığın, denetimsizliğin ve kural tanımazlığın trajik sonucu

Fatih’te ölen aile, aslında denetimsizliğin kurbanı. Yarım yamalak yapılan işlerin, “nasıl olsa bir şey olmaz” anlayışının, sorumluluk bilincinin çöküşünün kurbanı… Ve bu olay, toplumda kanıksanan “işi kotarma, kaytarma, ucuza getirme, kuralı esnetme” kültürünün hangi noktaya kadar yol açabileceğini acı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Abone Ol

Fatih’te anne, baba ve iki küçük çocuğun hayatını kaybettiği olay, yüzeyde bir “zehirlenme şüphesi” olarak görünse de derine inildiğinde her basamakta bir başka ihmal, bir başka kural dışılık, bir başka boş vermişlik karşımıza çıkıyor. Aileyi ölüme götüren süreç, aslında yıllarca biriken “hesapsızlık” kültürünün çarpıcı bir fotoğrafı.

İlaçlama şirketi izinsiz çalışıyor…
Çalışan sertifikasız…
Otel sahibi denetlemiyor, sormuyor, sorgulamıyor…
Resepsiyon görevlisi oteli kilitleyip yemeğe gidiyor…
Diğer resepsiyon görevlisi, nöbet kaçırmak için yalan söylüyor…
İlaçlama odası bandlanıp bırakılıyor, kontrol edilmiyor…

Bu zincirin hiçbir halkasında “işi düzgün yapma” hassasiyeti yok. Herkes aynı sorumsuzluk zincirinin bir halkasını oluşturuyor.

Otel yönetimi ilaçlama firmasının yetkisini sorgulamıyor, ilaçlama yapan kişi sertifikasının olmadığını açıkça söylüyor, şirket sahibi yıllardır “home-office” adı altında denetimsiz çalıştığını dile getiriyor. Bütün bu tablo, “işin hakkını vermek” kavramının toplumun geniş kesimlerinde ne kadar eridiğini gösteriyor.

Bu ihmaller zinciri sonucunda aile odada kilitli kalıyor, yardım çağrılarına cevap veremiyor, kapıyı kırmaya çalışırken can çekişiyor… İşgüzarlığın, sorumsuzluğun ve kuralsızlığın ölümcül etkisi burada bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.

Kimin yaptığı belli, kimin sorumlu olduğu meçhul değil

Ortaya çıkan tablo şu:
Bu ölümler denetimsizliğin, sahipsizliğin, işgüzarlığın ve kural tanımazlığın doğrudan sonucu.

İlaçlama şirketi izinsiz çalışıyor ama kimse fark etmiyor.
Otel çalışanları görev bilinci taşımıyor ama kimse denetlemiyor.
Otel yönetimi en temel soruları bile sormuyor.
Denetlemesi gereken kurumlar ancak cesetler ortaya çıktıktan sonra harekete geçiyor.

Bu kadar “yarım yamalak işin” içinde, sonunda olan yine masum insanlara oluyor.

Denetim ancak ölüm olunca hatırlanıyor

Türkiye’de birçok iş kolunda yıllardır süren alışkanlık tekrar ediyor:
Yıllarca kimse kontrol etmiyor, birileri ölünce herkes birden hatırlıyor.
Halbuki bu olay, yapılması gereken her şeyin yapılmadığını, sorumluluk zincirinin en başından en sonuna kadar çöktüğünü gösteriyor.

Fatih’te ölen aile, aslında denetimsizliğin kurbanı.

Yarım yamalak yapılan işlerin, “nasıl olsa bir şey olmaz” anlayışının, sorumluluk bilincinin çöküşünün kurbanı…

Ve bu olay, toplumda kanıksanan “işi kotarma, kaytarma, ucuza getirme, kuralı esnetme” kültürünün hangi noktaya kadar yol açabileceğini acı bir şekilde gözler önüne seriyor.

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }