<p style="margin:0cm 0cm 8pt"><span style="font-size:16px;"><span style="font-family:Georgia,serif;"><span style="line-height:15.6933px">Bu yazıda beceremediğim edebiyatı yapmayacağım. Kimseyi yargılamayacağım ve övmeyeceğim. Sadece okuyucu kardeşlerim, abilerim ve ablalarımla muhabbet etme niyetiyle yazıyorum. Samimi bir yazı olmasını dileyerek kalem-kağıdı karşıma aldım.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 8pt"><span style="font-size:16px;"><span style="font-family:Georgia,serif;"><span style="line-height:15.6933px">Sevap ve günah meselesinden bahsetmek istiyorum. İnsanlar, bu iki temel üzerinden eylemlerini gerçekleştirirler. Bir de “ara eylem” diye tanımlayabileceğimiz mubahlar bulunuyor. Tabiî bu “ara eylemi” sağ veya sola çekebiliriz. Mesela mubah deyince ilk akla gelen yemek ve içmektir. Kuvvet bulup, ailenin rızkı için daha çok çalışmak, fisebilillah mücadele etmek için yemek ve içmek bilfiil en âlâ sevaptır. Aksi olarak fîşşeytan yolunda durmadan çalışmaya devam etmek için yemek ve içmek ise günahlar kesesine günah atmaktır.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 8pt"><span style="font-size:16px;"><span style="font-family:Georgia,serif;"><span style="line-height:15.6933px">İnsanın, yani bizim eylemlerimiz sevap ve günah temeli üzerine kuruluysa, bir filmde de geçtiği üzere “İyilik yapma kadar kötülük yapma özgürlüğümüz de olmalı!” Sevap işleyebildiğimiz kadar günah da işlemeliyiz. Allah buna izin veriyor. Yüce Mevlâ “İşleyiniz günah, tövbe etmek şartıyla. Tövbe ettiğiniz zaman o günahlarınızı sevaba dönüştüreceğim. Eğer günah işlemezseniz, günah işleyen bir topluluk yaratırım.” buyuruyor.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 8pt"><span style="font-size:16px;"><span style="font-family:Georgia,serif;"><span style="line-height:15.6933px">Allahu Teâla’nın günah işlememizi istemesinde pek çok hikmet bulunuyor. Fakat ben aciz bakışım ile şunu görebiliyorum:</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 8pt"><span style="font-size:16px;"><span style="font-family:Georgia,serif;"><span style="line-height:15.6933px">Eğer günah işlemeyen bir varlık olsaydık, tek tek ilahlık iddiasında bulunurduk. Kibirden dolayı pantolonumuzu dahi giyemezdik. Çünkü aşağı bakarken diğer insanlar görürdü de kibrimize zeval geliverirdi.</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 8pt"><span style="font-size:16px;"><span style="font-family:Georgia,serif;"><span style="line-height:15.6933px">Günah işleyince aciz bir varlık olduğumuzu hatırlıyor, tövbe etmemiz gereken bir yaratanı zikrediyoruz. Günahlar, haddimizi bilme konusunda bizim yegâne “dostumuz” bir nevi. Sahi ya, yanlış olmasaydı doğruyu nasıl bilebilirdik? “Her şey zıddıyla kaim” ölçüsüne geliyoruz. Günah için “dostumuz” derken neyi kastettiğimiz de anlaşılır herhalde. “Hadi günah işleyelim, kötü işler yapalım.” gibi anlam çıkarılmasın... Biz günah işleyen varlıklarız. Fıtratımız gereği doğru eylemlerde bulunabildiğimiz gibi yanlış eylemlerde de bulunabiliriz. Mühim olan günaha düştüğümüzde tövbe etmek ve iyilik adına savaşmaktır…</span></span></span></p> <p style="margin:0cm 0cm 8pt"></p> <p style="margin:0cm 0cm 8pt"></p> <p style="margin:0cm 0cm 8pt"><span style="font-size:16px;"><span style="font-family:Georgia,serif;"><span style="line-height:15.6933px">Baran Dergisi 740.Sayı</span></span></span></p>