Carney 30 Temmuz’daki basın toplantısında, “Gazze’deki insani felaketi görmezden gelmek ahlâken mümkün değil. Eylül ayında Filistin Devleti’ni tanıyacağız; iki devletli çözüm artık kâğıt üzerinde kalmamalı” sözleriyle kararı duyurdu. Ottawa yönetimi, tanımayı 2026’da serbest seçim ve Gazze’de yönetişim reformu taahhüdüyle birlikte Birleşmiş Milletler’e sunacak.
Diplomatik dalga büyüyor
İrlanda, Norveç, Slovenya ve İspanya’nın mayıs–haziran hamleleri; Latin Amerika’da Meksika’nın nisan adımı ve Afrika–Asya bloklarındaki güçlü destek, Filistin’in uluslararası statüsünü her geçen gün pekiştiriyor. Londra ve Paris’in de eylülde benzer tanıma kararları alması bekleniyor. Analistler bu süreci, “Washington’daki İsrail yanlısı şahin çizgiye karşı Batı cephesinde açılan ilk ciddi diplomatik gedik” şeklinde yorumluyor.
Tel Aviv ve Washington’un tepkisi
İsrail Dışişleri Bakanlığı kararı “terörü ödüllendirmek” diye niteleyerek Ottawa’yı kınadı; Biden yönetimi ise “İsrail’in meşru güvenlik kaygıları” başlığını öne sürerek temkinli bir tavır aldı. Buna rağmen Kanada, uluslararası hukuk ve insan hakları vurgusuyla geri adım atmayacağını bildirdi.
Filistin’i tanıyan devletler
Türkiye, Brezilya, Arjantin, Meksika, Çin, Rusya, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika, Nijerya, Cezayir, Mısır, Suudi Arabistan, Katar, İran, Malezya, Japonya, Norveç, İspanya, İrlanda, Slovenya, İsveç, Danimarka, Yunanistan, Jamaika, Trinidad ve Tobago, Barbados, Bahamalar dâhil Asya, Afrika ve Latin Amerika’nın büyük çoğunluğu Filistin’i zaten tanımış durumda. Kanada’nın eylül hamlesiyle sayı 148’e çıkacak; Birleşik Krallık ve Fransa’nın da aynı oturumda benzer adım atması hâlinde Batı’daki tanıma bloku genişlemiş olacak.