Bugün dünyayı kasıp kavuran ticaret gerilimlerinin ardında, yalnızca gümrük tarifeleri veya diplomatik atışmalar yok. Asıl mesele; üretimi, emeği ve refahı bir meta gibi gören ve ülkeleri birbirine karşı konumlandıran çarpık bir düzenin çökmeye başlaması. ABD’nin gümrük vergileriyle tetiklediği çatışma, yıllardır süren yapısal bir dengesizliğin yüzeye çıkmasından ibaret.
Çünkü bu sistemde refah sahte, büyüme geçici, kazanımlar ise bir başkasının kaybı pahasına elde ediliyor. Ülkeler ihracatlarını artırmak için içerideki talebi baskılıyor, işçilerin ücretlerini düşürüyor, halkın alım gücünü kısıyor. Böylece sanayisini büyüten ülkeler, bu büyümeyi başka milletlerin çöküşü üzerinden inşa ediyor.
İhracatla Zenginleşenler, İçerde Fakirleşenler
Kapitalist küresel sistem, ülkelere ihracatı yüceltip ithalatı şeytanlaştırmayı öğretti. Fakat bu ticaret modeli, üretim ile tüketim arasına kalın bir duvar ördü. Yerli üretici, yerli tüketicinin sırtından sübvanse edildi. Gelirler arttı denilirken, gelirlerin adaleti yok edildi. Sanayileşme adı altında emeğin değeri ayaklar altına alındı.
Bu “komşuyu zarara sokma” düzeni, aslında ülkelerin birbirine karşı yürüttüğü düşük ücret ve bastırılmış tüketim yarışıdır. Herkes bu oyuna dahil oldukça, toplam talep düşer; işsizlik, borçluluk ve iç karışıklıklar artar. Kârlar görünürde yükselir, ama toplumsal çöküş sessizce yayılır.
İç Talep Bastırılıyor, Borç Patlıyor
Modern ticaret sisteminin sahte refahı, iç tüketim yerine dış pazarlara dayandırıldı. Halkın cebindeki para azalınca bu açık borçla kapatıldı. Özellikle ABD gibi ülkeler, sürekli açık vererek halkı tüketime teşvik etti ama bu tüketim, borçla şişirilmiş suni bir balondan ibaretti. Sermaye sınıfı büyürken, orta sınıf yok oldu.
Bir yanda üretim fazlası ülkeler, diğer yanda tüketim açığıyla debelenen devletler... Herkes birbirine yük olmaya başladı. Bu artık bir ticaret sistemi değil, sistematik bir çöküş döngüsüdür. İşgücü ucuz, ürün bol, ama insan mutsuz ve güvencesiz. Bu düzenin kazananı yok; sadece daha az kaybedenleri var.
Küresel Yarışta İnsan Kaybediyor
Giderek daha fazla ülke, içerideki dengesizliklerini dış ticaretle kapatmaya çalışıyor. Ancak herkes ihracatçı olmak isterken, ithalatı kim yapacak? Her ülke üretimde fazlaya, tüketimde açığa oynadıkça, bu düzen bir sıfır toplamlı oyuna dönüşüyor. Ortaya çıkan dengesizlik, yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda içtimaî, ahlâkî ve siyasî bir yıkımdır.
Bugün küresel ticaretin vardığı nokta; artan eşitsizlik, bastırılan ücretler, sömürülen emeğin küreselleşmesi ve halkın refahının göz göre göre çalınmasıdır. Ve artık bu düzenin makyajı dökülüyor. Sahte refahın dönemi sona eriyor. Geriye, enkaz altında kalan insanlık kalıyor.
Michael Pettis, Harici