Washington yönetiminin yıllardır Venezuela’yı hedef tahtasına koymasının arkasında yalnızca ideolojik farklılıklar değil, ülkenin stratejik enerji kaynakları yatıyor. Dünya petrol rezervlerinin en büyük kısmına sahip Venezuela, aynı zamanda altın ve doğal gaz gibi zenginlikleriyle ABD’nin iştahını kabartıyor. Maduro yönetimi, ABD’nin sürekli “uyuşturucu karteliyle mücadele” bahanesi üreterek Latin Amerika’ya askeri yığınak yaptığını, gerçekte ise Venezuela’nın bağımsızlıkçı çizgisini kırmayı hedeflediğini belirtiyor.
Uyuşturucu kartel bahanesi mi?
ABD Başkanı Donald Trump döneminde alınan kararlarla Latin Amerika’da binlerce deniz piyadesi konuşlandırıldı. Resmî söylem, “kartellere karşı mücadele” olsa da, bu operasyonların odak noktası her zaman Venezuela sınırları oldu. Caracas yönetimi, Washington’un uyuşturucu kartellerini gerekçe göstererek bölgede askeri varlık oluşturduğunu, bu söylemin ise yalnızca bir kılıf olduğunu dile getiriyor. Çünkü bölgede en yoğun uyuşturucu trafiği Kolombiya üzerinden gerçekleşirken, ABD’nin gözünü daima Venezuela’ya dikmesi bu bahaneyi boşa çıkarıyor.
Maduro’dan özel plan: “4,5 milyon milis hazır olacak”
ABD’nin kendisini yakalatmak için koyduğu ödülü 50 milyon dolara çıkarmasının ardından Maduro, Bolivarcı Ulusal Milis Gücü’nü harekete geçirdi. Devlet televizyonunda yaptığı konuşmada, “Ülke genelinde 4,5 milyondan fazla milis için özel bir planı devreye alacağım. Hazır, aktif ve silahlı olun.” ifadelerini kullandı. Maduro, bu planın bir “barış planı” olduğunu, halkın iradesini savunmak ve dış müdahalelere karşı ülkeyi korumak amacıyla hazırlandığını açıkladı.
ABD’nin çifte standardı
Venezuela yönetimi, ABD’nin kendi sınırları ötesinde askeri operasyonlara girişmesini uluslararası hukuk açısından gayrimeşru buluyor. Kolombiya’daki kartellere göz yumulurken Venezuela’ya dönük sistematik baskılar, Washington’un gerçek niyetinin “uyuşturucu ile mücadele” değil, “rejim değişikliği” olduğunu gözler önüne seriyor.
Caracas’ın mesajı: “Egemenliğimizi koruyacağız”
Venezuela hükümeti, ABD’nin yaptırım ve tehditlerine karşı yıllardır Bolivarcı çizgide direniyor. Maduro’nun milis hamlesi, yalnızca askeri bir tedbir değil, aynı zamanda Venezuela halkına verilen bir güvence. Caracas yönetimi, ABD’nin ekonomik ambargolarına ve diplomatik baskılarına karşı halk desteğini seferber ederek, ülkenin bağımsızlık ve egemenliğini savunmaya devam edeceğini ilan ediyor.