İnsan için ise ruh ve madde birlikte yürür. Başarı kelimesini, modernizmin kastettiği ve gençleri sürüklediği, gayesini kaybetmiş bir maddî başarı olarak algılamıyoruz. Cehd ve tekâmül mânasında kullanıyoruz. Bizce, nefsini yenen dürüst ve tutarlı olan her fert başarılıdır ve mesuddur. Çünkü iç muhasebesini yapmıştır. Muzaffer, nefsini yenendir.

Yarım oluşlar, birçok tutarsızlığın yanında, muvazaacılık, omurgasızlık, yavşaklık ve yalakalık arızalarına da yol açar. Tanzimat ve Islahat Fermanları muvazaacılığa bir misaldir, şifa olmadığı gibi zehrin temeli olmuştur. Zoru ve engeli görünce yavşamak yerine, engeli aşma yollarına tevessül etmeli ve bu uğurda cehd sarfedilmelidir. Velev ki engel çok yüksek ve biz atlayamamış olalım. Ancak bu hususta gayret etmemiz ve kendi çıtamızı her an yükseltmemiz önemlidir. Zaferden değil, seferden sorumluyuz.

Mevcut rejimin müsaade ettiği sınırlar içinde İslâmcılık oynamak değil, davamızın istediği şartlarda olmaya ve ermeye bakmak gerekir. Hayatta risk almayı bilmeli ve sorunlardan çekinmeden cesaretle üzerine gidebilmeliyiz. Cesaretsizlik oluşumuza engeldir. En başta bu muhasebeyi yapmalıyız. Tembellik ve ataletin de şahsiyetsizlik ve yavşaklığa yol açan yönü vardır. Bu da unutulmamalıdır.

İslâm inkılâbının arefesinde ve İslâm ümmetinin gözyaşları arasında olduğumuz şu günlerde İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun yıllar önce aksiyon cephesini örgüleştirdiği, “İdeolocya ve İhtilal” isimli eserinin ithafına dikkat çekmek istiyorum. Şöyle diyor İBDA Mimarı:
“Davadan zerre tâviz vermez ve her türlü yarım oluşun engelcisi ÜSTADIM’a...

O’nun bu tavrı karşısında, kaçan keleşlerden olmayan ve “oluş” zorluklarını sıçrama tahtası bilenlere...”

Bir davaya bütün zerresiyle kendini vermeye misal olan ihlas abidesi İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu gıpta edilecek bir hayat ile 16 Mayıs 2018’de öte âleme göçtü. Ve bize yol gösterecek zengin bir mirasla ve aynı zamanda bu mirası işlemek ve tatbik etmek vazifesiyle de başbaşa bıraktı.

Yazı: Kazım Albay

Yazının tamamı için TIKLAYINIZ