Sudan’ın kuzeybatısındaki el-Faşir, 550 günü aşan kuşatma boyunca tarifsiz bir insanlık dramına sahne oldu. Paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF), şehri 26 Ekim’de ele geçirirken yüzlerce sivilin kanını zorla aldı, tecavüzler, infazlar ve fidye için kaçırmalar gerçekleştirdi. Ülkeyi iki buçuk yıldır kana bulayan savaşın ortasında, sivillerin dramı uluslararası sessizlik duvarına çarpıyor.
SİVİLLERİN KANLARI ALINIYOR
El-Faşir’de yaşayan 35 yaşındaki Adam, RSF’nin gözlerini sıkıca sardığını, ellerini bağladığını ve bir şırıngayı eline saplayarak kanını çektiğini anlattı.
“Ne kadar aldıklarını bilmiyorum. Hepsini alıp beni öldürmelerinden korktum. Kaçacak, karşı koyacak hâlim yoktu. Dışarıda makineli silahlı askerler duruyordu.”
RSF, şehre girerken sivilleri toplu halde tecavüze uğrattı, öldürdü ve fidye için tuttu.
YOLLARDA DA KAN ÇEKİLDİ
Kan alımı yalnızca şehir içindeki gayriresmî gözaltı merkezlerinde değil, el-Faşir–Tawila yolu üzerinde de yapıldı. Tanıklar, RSF'nin yoldan geçen sivilleri durdurup anında kan çektiğini söyledi.
“Beni ve iki kuzenimi yakaladılar. Bizi bağladılar. Araçlarında taşınabilir tıbbi cihazlar vardı. Kahkahalarla ‘Sen kölesin, merak etme ölmezsin. Bunu askerlerimiz için alıyoruz’ diyorlardı.”
Sudanlı öğretmen Ahmed, 27–28 Ekim’de gözlerinin önünde sivillerden ve askerlerden kan alındığını gördüğünü belirtti. Ahmed ve yaklaşık 450 sivil, üç gün boyunca El-Şehit Siraj okulunda tutuldu. Şehri terk etmeye çalışan yüzlerce kişi taranarak öldürülüyor, sokaklarda cesetler birikiyordu.
400 SİVİLİN AKIBETİ: ‘ONLARI KATLETTİLER’
Ahmed, kendisi ve kuzenlerinin RSF komutanının evine götürüldüğünü, fidye için 20 milyon Sudan poundu ödemeye zorlandıklarını anlattı. Serbest bırakılmak üzereyken okula geri dönüp eşyalarını almak istediler fakat okulda bıraktıkları 400 kişiden eser yoktu.
Bir RSF askerine sorduğunda “Bir daha soru sorma” cevabını aldı.
“Anladım ki hepsini öldürmüşlerdi.”
YARDIM ÇALIŞANLARI: ‘KAN ALMA EN BARBAR EYLEMLERİ’
Yerel ve uluslararası yardım kuruluşları, genç sivillerden zorla kan çekildiğini doğruladı. Zamzam yerinden edilmişler kampında benzer vakalar görüldü.
Bir yardım görevlisi şöyle dedi:
“Bu insanların kaçarken yaşadıkları dehşetin üzerine bir de kan kaybıyla susuz kalmaları, aç kalmaları… Unutulmayacak acılar bunlar.”
BAE, BATI'NIN SESSİZLİĞİNİ SATIN ALDI
Sudan egemenlik konseyi üyesi ve ordunun iki numarası Korgeneral Yasser el-Atte, Batılı ülkelerin bu katliamlara sessiz kalmasının ardında Birleşik Arap Emirlikleri’nin parası olduğunu söyledi.
Atta’ya göre BAE Başkanı Muhammed bin Zayed, Sudan halkına karşı bir “ırk savaşı” başlattı ve RSF’ye iki yıldır sınırsız destek sağlıyor.
“RSF, insanların evlerine girip her şeyi yağmaladı; hastaneleri, suyu, elektriği yok etti. Dünya tüm bunlara sessiz kaldı çünkü bu sessizlik BAE parasıyla satın alındı.”
İNGİLTERE’NİN NANKÖRLÜĞÜ
Atta, özellikle İngiltere’nin sömürge geçmişi de olsa tarihî ilişkilere rağmen Sudan’daki katliamlara göz yumduğunu söyleyerek sitemde bulundu:
“Britanya halkından daha fazla duyarlılık beklerdik. Ama her ülke kendi çıkarını gözetiyor.”
İngiltere’nin BAE ile yıllık 24,3 milyar sterline ulaşan ticaret hacmi ve Emirliklerin Londra’daki yatırımları buna işaret ediyor.
‘150 BİN SUDANLIYI KAYBETTİK’
Atta, dünya basınının ilgisizliğini de eleştirerek “150 bin Sudanlıyı kaybettik” dedi.
MEE’nin daha önce yayımladığı haberlere göre, BAE, RSF için Kolombiyalı paralı askerleri Somali’deki bir üsten taşımıştı. Atta, Ukrayna, Nijer, Mali, Çad ve Güney Sudan’dan da savaşçı getirildiğini söyledi.
Wagner’in çöküşü sonrası RSF’nin yeni paralı asker kaynağıyla temasa geçtiğini, en son Somaliland’den milis alındığını belirtti.
EL-FAŞİR’DE 32 BİN KİŞİ KATLEDİLDİ
RSF’nin el-Faşir’e girmesiyle başlayan katliamın bilançosu ağırlaştı. Atta, şehirde öldürülen sivil sayısının 32 bine ulaştığını, her gün etnik temelli yeni infazlar olduğunu söyledi.
Darfur Valisi Minnie Minnawi kısa süre önce sayının 27 bin olduğunu açıklamıştı.
RSF’NİN TARİHSEL KÖKÜ: YENİDEN DOĞAN JANJAWİD
RSF, 20 yıl önce Darfur’da siyah Afrika kökenli topluluklara yönelik soykırım ile suçlanan Janjawid milislerinin devamı niteliğinde. Bugün yine aynı etnik hedeflemeyle sivillere saldırıyor.
“Eğer Arap olmayan veya SAF’ı destekleyen bir kabileden iseniz, sizi direkt öldürüyorlar. Kaçanları yollarda kovalayıp vuruyorlar.”
ATTA’DAN ÇARPICI İDDİA: ‘AFRİKALILARI SUDAN’DAN TEMİZLEME PROJESİ’
BAE’nin amaçları sorulduğunda Atta çok daha karanlık bir tablo çizdi.
Dubai’deki bir kaynağın kendisine, savaş başlamadan bir yıl önce bin Zayed’in RSF lideri Hemedti’ye “Sudan’ın prensi” dediğini aktardığını söyledi.
Atta’ya göre BAE, Sudan’daki Afrikalı kabileleri yerinden edip:
-
Kuzeydekileri Mısır’a,
-
Güney Kordofan ve Mavi Nil’deki Nuba kabilelerini Güney Sudan’a
sürmeyi planlıyor.
Sudan istihbaratı, Abu Dabi’de RSF’ye lojistik, medya ve silah temini için özel bir komuta zinciri kurulduğunu belirtiyor.
BAE DESTEKLİ ZIRHLILAR, CAMİLERE GİZLENEN ARAÇLAR
Ordunun gazetecilere gezdirdiği bir üste yüzlerce imha edilmiş RSF zırhlısı sergilendi. Subaylar, bu araçların çoğunun BAE tarafından tedarik edildiğini, Libya, Çad veya Somali üzerinden taşındığını söyledi.
RSF’nin bu araçları hava saldırılarından saklamak için camilere ve kamu binalarına gizlediği belirtildi.
‘BAE, ARAP DÜNYASININ BAŞINA BELA’
Atta, BAE’nin Suriye’den Yemen’e, Libya’dan Lübnan’a kadar tüm bölgede “yıkıcı bir aktör” olduğunu söyledi:
“BAE bir düşmandır. Arap dünyasını ve yaşadığımız tüm bölgeyi tahrip etmiştir.”
Atta, RSF’nin savaşın başındaki 100 bin milisten 23 bine gerilediğini iddia etti fakat bunun BAE’nin kesintisiz desteğiyle dengelendiğini söyledi.
El-Faşir’in üç ay içinde yeniden alınacağını öngörerek:
“Barış istiyoruz ama BAE’ye alan açan bir barış asla kabul edilemez” dedi.
YENİ MÜZAKERELERİN ŞARTLARI
Atta’nın masaya koyduğu şartlar:
-
RSF’nin silahsızlandırılması,
-
Silahların şehir dışındaki kamplara toplanması,
-
İnsani yardım için güvenli yolların açılması,
-
BAE’nin getirdiği paralı askerleri uçaklarla derhâl ülkelerine göndermesi.
Son olarak, “Sudan halkına karşı suç işleyen herkes yargılanmalı—ister RSF’den olsun ister SAF’tan” dedi.
Middle East Eye