ABD merkezli Drop Site News ve Anadolu Ajansı’nın aktardığı bilgilere göre, Haziran sonunda imzalanan altı aylık sözleşmeyle Google, Netanyahu’nun halkla ilişkiler stratejisinde “kilit aktör” konumuna yerleştirildi. Bu kapsamda İsrail hükümeti tarafından hazırlanan içerikler, Google’ın Display & Video 360 ağı ve YouTube üzerinden dünya kamuoyuna servis edildi.
İsrail’in Mart ayında Gazze’ye gıda, ilaç, yakıt ve temel insanî yardımların girişini engellemesinin hemen ardından başlatılan kampanyada, Gazze’deki soykırımı reddeden mesajlar yaygınlaştırıldı.
Gazze’deki Soykırımı Gizleme Çabası
İsrail Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve “Gazze’de gıda vardır, aksi iddialar yalandır” ifadesini öne çıkaran bir video, YouTube üzerinden sponsorlu reklamlarla yayımlandı. Söz konusu video 6 milyondan fazla kişiye ulaştı. Hükûmet belgelerinde bu tür içeriklerin doğrudan “hasbara” yani propaganda olarak nitelendirildiği kaydedildi.
Gazze Sağlık Bakanlığı ise yalnızca Ağustos ayında 185 kişinin, 12’si çocuk olmak üzere açlıktan hayatını kaybettiğini açıkladı. BM destekli açlık izleme sistemi IPC, Gazze’yi “resmî kıtlık bölgesi” ilan etti. Verilere göre 5 yaş altı 43 bin çocuk ile 55 bin hamile ve emziren kadın ağır risk altında.
Uluslararası Tepkiler
BM Özel Raportörü Francesca Albanese, Haziran ayında yayımladığı raporda Google’ın “Gazze’deki soykırımdan kâr elde ettiğini” belirtti. Albanese, teknoloji şirketlerinin, İsrail’in yürüttüğü propaganda mekanizmasının parçası hâline geldiğini vurguladı.
Öte yandan İsrail hükûmetinin yalnızca Google değil, X platformuna 3 milyon dolar, Fransız-İsrail ortaklığı Outbrain/Teads’e de 2,1 milyon dolar tutarında reklam yatırımı yaptığı ortaya çıktı.
Büyük Teknoloji ve Etik Krizi
İnsan hakları savunucuları, bu anlaşmayı “teknoloji şirketlerinin devletlerin savaş propagandasına doğrudan ortak olması” şeklinde yorumluyor. Google’ın daha önce İsrail ordusuna bulut altyapısı sağladığı Project Nimbus anlaşmasının ardından gelen bu yeni kampanya, şirketin işgalin propaganda ayağına da hizmet ettiğini gösteriyor.
Bilgi Savaşı ve Dezenformasyon
Gazze’de yaşanan soykırımın gerçekleri her gün açlık, yıkım ve ölümlerle teyit edilirken dijital platformlar üzerinden kurulan propaganda mekanizması dünya kamuoyunun hakikati görmesini de engellemeye çalışıyor.
Hasbara adı verilen bu sistemli dezenformasyon, Batı’nın medya düzeniyle birleşerek Filistin’in yaşadığı soykırımı “yokmuş gibi” göstermeye hizmet ediyor. Teknoloji şirketlerinin kâr hırsı uğruna böyle bir sürece ortak olması, modern çağın “bilgi savaşının” en çarpıcı örneğidir.