Haberler

Türkiye'nin 52 aylık enflasyon artışı, Dünya Savaşları dönemini geride bıraktı

Yapılan analizlere göre, Türkiye'de Şubat 2021 ile Mayıs 2025 arasındaki 52 aylık dönemde yaşanan tüketici fiyatlarındaki artış, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) I. ve II. Dünya Savaşları sırasında aynı sürede karşılaştığı enflasyon oranlarını katbekat aştı.

Abone Ol

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), son 52 aylık periyotta %334.8'lik bir artışa işaret ediyor. Bu, fiyatların genel düzeyinin dört kattan fazla arttığı anlamına geliyor.

Bu oran, dünya tarihinin en büyük iki küresel çatışması sırasında ABD'de kaydedilen rakamlarla kıyaslandığında daha da anlam kazanıyor. I. Dünya Savaşı'nın zorlu koşullarında, 52 aylık bir dönemde ABD'deki fiyat artışı yaklaşık %65 seviyesinde kalmıştı. II. Dünya Savaşı sırasında ise hükümetin uyguladığı katı fiyat kontrolleri, karneyle dağıtım ve ücret-kâr dondurma gibi politikalar sayesinde enflasyon, 52 ayda yaklaşık %27 ile sınırlı tutulabilmişti.

Resmî verilere göre dahi Türkiye'deki 52 aylık fiyat artışının, ABD'nin II. Dünya Savaşı'nda yaşadığının yaklaşık 12 katı, I. Dünya Savaşı'nda yaşadığının ise 5 katından fazla olması, Türkiye'nin son yıllarda ne denli istisnai bir fiyatlama davranışı bozulmasıyla karşı karşıya kaldığını gösteriyor.

Mutfaktaki Yangın: Gıda Enflasyonu Vatandaşı Zorluyor

Makroekonomik verilerin ötesinde, enflasyonun en somut ve yakıcı etkisi vatandaşın mutfak harcamalarında hissediliyor. Temel gıda ürünlerindeki aralıksız fiyat artışları, özellikle dar ve sabit gelirli ailelerin alım gücünü ciddi şekilde eritiyor. Süt, peynir, et, ekmek, yağ ve sebze gibi temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat etiketleri sık sık değişirken, hane halkı bütçelerinin büyük bir kısmı yalnızca gıda harcamalarına ayrılmak zorunda kalıyor. Bu durum, sosyal ve ekonomik refah üzerinde de baskı oluşturuyor. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele programlarında gıda fiyatlarındaki istikrarı sağlamak, öncelikli hedefler arasında yer alıyor.

Enflasyonu Tetikleyen Dinamikler ve Mevcut Politikalar

Ekonomistler, Türkiye'de son yıllarda yaşanan yüksek enflasyonun arkasında birkaç temel faktörün yattığını belirtiyor. 2021-2023 döneminde uygulanan ve politika faizini enflasyonun oldukça altında tutan genişletici para politikası, Türk Lirası'nda yaşanan değer kaybını hızlandırdı. İthalata dayalı üretim yapısı nedeniyle kurdaki artış, A'dan Z'ye tüm ürünlerin maliyetlerine ve nihai fiyatlarına doğrudan yansıdı.

Bununla birlikte, küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki şoklar, jeopolitik gelişmeler ve deprem gibi arz yönlü faktörler de maliyet baskısını artırdı. Enflasyon beklentilerindeki bozulma ise fiyatlama davranışlarının kontrolünü zorlaştıran bir diğer önemli etken oldu.

2023'ün ikinci yarısından itibaren ekonomi yönetimi, bu sarmalı kırmak amacıyla para politikasında kararlı bir sıkılaştırma adımı attı. Politika faizi kademeli olarak artırılarak enflasyon beklentilerini yeniden çıpalamak ve TL'ye olan güveni tesis etmek hedeflendi. Atılan bu adımların, orta vadede fiyat istikrarını yeniden sağlaması ve enflasyonu kalıcı olarak tek haneli seviyelere indirmesi bekleniyor.

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }