Haberler

Afrika'nın en büyük barajı faaliyete geçti: Nil üzerindeki "Su Savaşı" gerilimi zirvede

Etiyopya'nın, Mısır ve Sudan'ın tüm itirazlarına rağmen Mavi Nil üzerine inşa ettiği ve Afrika'nın en büyük hidroelektrik projesi olan Büyük Rönesans Barajı'nı tam kapasiteyle faaliyete geçirmesi, bölgedeki "su savaşı" gerilimini yeniden alevlendirdi.

Abone Ol

Doğu Afrika'da on yılı aşkın süredir devam eden ve bölgeyi bir "su savaşı"nın eşiğine getiren Büyük Etiyopya Rönesans Barajı (Hedasi Barajı) krizi, Etiyopya'nın 9 Eylül'de barajı resmen tam kapasiteyle faaliyete geçirmesiyle yeni ve tehlikeli bir boyuta ulaştı.

Yaklaşık 5 milyar dolara mal olan ve 5.150 megavat (MW) kurulu gücüyle Afrika'nın en büyük hidroelektrik santrali unvanını alan barajın açılışı, Etiyopya'da ulusal bir gurur kaynağı olarak kutlanırken, Nil'in sularına hayatı pahasına bağımlı olan aşağı havza ülkeleri Mısır ve Sudan'da büyük bir öfke ve endişeyle karşılandı.

Tarafların Pozisyonları: "Kalkınma Hakkı" mı, "Varoluşsal Tehdit" mi?

Taraflar arasındaki anlaşmazlık, temel olarak suyun kullanımı ve kontrolü konusundaki köklü ve birbiriyle çelişen perspektiflerden kaynaklanıyor:

  • Etiyopya'nın Duruşu: Addis Ababa yönetimi, barajı bir "kalkınma ve egemenlik" meselesi olarak görüyor. Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, barajın milyonlarca vatandaşına elektrik sağlayacağını, taşkınları önleyeceğini ve enerji fazlasını komşu ülkelere satarak ekonomik kalkınmayı tetikleyeceğini savunuyor. Ahmed, projenin bir tehdit değil, aksine tüm bölge için bir "ortak kalkınma fırsatı" olduğunu ve komşu ülkelere düzenli su akışının sağlanacağını taahhüt ediyor.

  • Mısır ve Sudan'ın Karşı Duruşu: Nil'in sularına %90'ın üzerinde bir oranla bağımlı olan Mısır için bu konu, bir "ulusal güvenlik sorunu" ve "kırmızı çizgi" olarak kabul ediliyor. Kahire, Etiyopya'nın tek taraflı adımlarının, özellikle kuraklık dönemlerinde ülkenin su payını tehlikeli bir şekilde azaltarak iç istikrarı tehdit edeceğinden endişe ediyor. Sudan ise, barajın taşkınları kontrol etme gibi potansiyel faydalarını kabul etmekle birlikte, kendi barajlarının güvenliği ve su akışının düzenlenmesi konularında yasal güvenceler istiyor.

Her iki ülke de, barajın doldurulması ve işletilmesi konusunda üç tarafı da bağlayıcı yasal bir anlaşma yapılmasında ısrar ediyor ve Etiyopya'nın tek taraflı adımlarını "uluslararası hukukun açık bir ihlali" olarak nitelendiriyor.

Müzakere Süreci Neden Tıkandı?

Yıllardır Afrika Birliği, ABD, Dünya Bankası ve diğer uluslararası aktörlerin arabuluculuğunda devam eden müzakereler, tarafların temel pozisyonlarından geri adım atmaması nedeniyle sonuçsuz kaldı.

Etiyopya, "egemenlik hakları"nı kısıtlayacak bağlayıcı bir anlaşmaya karşı çıkarken, Mısır ve Sudan ise geleceklerini garanti altına alacak hukuki bir güvence olmadan hiçbir çözümü kabul etmeyeceklerini belirtiyor.

"Su Savaşı" Riski Ne Kadar Gerçekçi?

Barajın tam kapasiteyle faaliyete geçmesinin ardından Mısır'ın konuyu acil olarak BM Güvenlik Konseyi'ne taşıması, diplomatik gerilimin zirveye çıktığını gösteriyor. Analistler, kısa vadede doğrudan bir askeri çatışma olasılığını düşük görseler de, krizin bölgedeki istikrar için kalıcı bir tehdit oluşturduğunu belirtiyor.

  • Asıl Kırılganlık: Krizin en tehlikeli boyutu, uzun süreli ve şiddetli bir kuraklık döneminde yaşanabilir. Bağlayıcı bir işletme kuralı olmadığı için, böyle bir senaryoda Etiyopya'nın barajı doldurmak için suyu tutması, Mısır ve Sudan'da tarım, içme suyu ve enerji üretimi üzerinde yıkıcı etkilere yol açabilir.

  • Diplomatik Savaş: Mevcut durumda savaş, askeri alandan çok diplomatik ve hukuki alanda devam ediyor. Mısır, uluslararası platformlarda Etiyopya'yı "sorumsuz" ve "saldırgan" bir aktör olarak tecrit etmeye çalışırken, Etiyopya ise "kalkınma hakkı" söylemiyle Afrikalı ülkelerin desteğini arkasına almayı hedefliyor.

Durum Değerlendirmesi

Büyük Rönesans Barajı, artık geri döndürülemez bir fiziki gerçeklik olarak bölgenin merkezinde duruyor. Sorun, barajın varlığından çok, nasıl ve hangi kurallarla işletileceği konusunda düğümleniyor.

Taraflar arasında günlük veri paylaşımı, kuraklık dönemleri için ortak protokoller ve barajların koordineli bir şekilde işletilmesini sağlayacak bağlayıcı bir anlaşma sağlanamadığı sürece, Nil Nehri üzerindeki bu "su savaşı" gerilimi, Doğu Afrika ve Kuzey Afrika'nın istikrarını tehdit eden en önemli sorunlardan biri olmaya devam edecek.

{ "vars": { "account": "UA-216063560-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }