Asıl adı Malcolm Little olan Malcolm X, Earl ve Louise çiftinin dördüncü çocuğu olarak Omaha’da 19 Mayıs 1925 yılında doğdu.

Hayatı çocukluğundan şehadetine kadar hep çile ve savaş içinde geçmiştir.

Babası Earl, “Pan-Afrikanizm” gayesi güden politik bir cemiyete mensuptu. Aile “beyazlar seçkindir!” mantalitesiyle hareket eden “Ku Klux Klan” isimli siyahî karşıtı, “gizli bir” örgütün saldırılarına zaten maruz kalıyordu. Malcolm’ün babası bu cemiyetin mensupları tarafından 1931 yılında öldürüldü ve evleri de yakıldı. Annesi akli dengesini yitirdiği için hastaneye yatırıldı. Ekonomik yönden sıkıntılar çeken aile, başsız kaldı. Malcolm ve kardeşleri “koruyucu ailelere” götürülmek üzere birbirinden ayrıldı.

Malcolm okulda başarılı bir öğrenciydi, avukat olma hayaliyle yanıp tutuşuyordu, bir öğretmeninin “avukatlık bir zenci için gerçekçi hedef değil!” demesi üzerine okulu bıraktı. On dört yaşında Boston’a gitti, yirmi bir yaşına kadar ise üvey kardeşi Ella Colins ile birlikte yaşadı. Sonraki durağı ise Harlem oldu. Mahpus olmasına sebep olacak birtakım suçlar işledi. 1946’da hırsızlık yaparken yakalandı, üzerine bir de yankesicilik suçundan 10 yıl hapse mahkûm edildi.

Reginald Little, kardeşi Malcolm’ü ziyaretinde domuz eti ve sigarayı bırakması hâlinde, hapisten nasıl çıkılacağını öğreteceğini söyledi; Malcolm kardeşinin tavsiyesine uydu ve Reginald, Elijah M.’in liderliğindeki Nation of Islam (İslâm Ümmeti) hareketinden bahsetti. Reginald’ın tebliğleri gerçekten iyi netice vermişti, diğer dinleri ta çocukluğundan beri saçma bulan Malcolm, İslâmî söylemleri benimsedi, Müslüman oldu.

1952 yılında Malcolm X özgürlüğüne kavuştu ve Nation of Islam'ın en önemli sesi oldu. Little soyadını bırakarak davasının isimsiz bir kahramanı olduğunu simgelemesi için "X" soyadını aldı.

Malcolm, düşmanlarını bile kendine hayran bıraktı. Ona herkes güvenirdi. Onun insaniliği tüm siyahileri rahatlatır ve onun sıcaklığını dostça karşılarlardı. Malcolm her yönüyle nezaketini, inceliğini gösterir, kimsesizlerin elinden tutardı. O, sokakların hamisi, hakkı elinden alınmış kimselerin çaresiydi. İster bir köşedeki sarhoşla konuşurken, ister televizyon-radyo yahut bir konferansta ateş püskürüp binlerce ve belki de milyonlarca insana seslenirken olsun, düşmanlarını bile hayran bırakabilirdi. İnsanlar gerçekten onu seviyordu. Alex Haley bir hatırasından bu durumdan şöyle bahseder:

“Pejmürde kılıklı bir gitarist kaldırımda onu gördü, bu uzun boylu ihtişamlı siyahîyi tanıdı. Malcolm X’e ‘vay, adamım!’ deyip bir selam çaktı ve koluna girdi, selâmlaştılar…”

Bu ihtişamlı siyahî, insanları anlamaya çalışır, onları aşağı görmezdi. Müslüman-gayrimüslim tüm siyahîler onu seviyordu! Bir zamanlar dehşet saçtığı sokaklarda adaletin sözcülüğünü yapıyordu!

Malcolm 1964 yılında bir süredir anlaşmazlıklar yaşadığı Nation of Islam'dan ayrılıp hacca gitti. Hac için Mekke’ye gittiğinde, El Hacc Malik el-Şahbaz imzasını kullandı. Burada farklı milletlerden Müslümanlarla tanıştı. Mekke’de gördüğü Türk kafilesi onu pek hayli etkiledi. Hac öncesi her Amerikalı beyazın “şeytan” olduğunu söyleyen, kitleleri peşinden sürükleyebilen bu siyahî adam, döndüğünde bambaşka birisi olmuştu. Hac vazifelerini yerine getirirken, farklı renklerden Müslümanların hâllerinden etkilenmişti... Malcolm, mücadelesini sadece siyahiler için değil tüm ırk ve etnik kökenden insanların hakları için sürdürmeye karar verdi. Bu süreçte de Malcolm X'e yönelik tehditler arttı.

Hac dönüşü, Amerika’ya geldiğinde hanımı Betty Şahbaz ile Skyline Bale Salonu’nda tertiplenen konferansa teşrif etti. Burada binlerce kişiye hitap etti.

Hac dönüşü, Amerika’ya geldiğinde hanımı Betty Şahbaz ile Skyline Bale Salonu’nda tertiplenen konferansa teşrif etti. Ön saflarda elli civarında kameraman ve muhabir bulunuyordu. Salon, X’e hayran olanlar ve diğer meraklılar tarafından tıklım tıklım doluydu.

Konferansta geçen konuşmaları Alex Haley’in notlarından aktaralım:

Salondan bir ses yükselir, “Artık bütün beyazların şeytan olduğunu düşünmediğinizi açık kalplilikle öğrenebilir miyiz?”, Malcolm X: “Doğrudur efendim! Mekke’ye yaptığım seyahat, gözlerimi açtı. Artık ırkçılığa iltifat etmiyorum. Bu konulardaki düşüncelerimi düzeltmiş bulunuyorum ve artık beyazların da insan olduklarına inanıyorum. –Bu can alıcı noktada bir an duraksadı- Zencilerle olan beşeri münasebetlerinde bu inancı yıkıcı davranışlarda bulunmadıkları sürece tabiî. Irkçı falan değilim ben. Beyazları, beyaz oldukları için suçlamıyorum ama yaptıklarından dolayı suçluyorum. Beyazların hiçbir istisna gözetmeksizin topyekûn halkımıza reva gördükleri davranışları hedef alıyorum.”

Malcolm X, kendisine yöneltilen sorulara ölçülü cevap vermekte, nazik soruları ustaca savuşturmakta hiçbir zaman böylesine başarılı olmamıştı.

15 Şubat 1965 yılında eşi Betty ve 4 kızı ile yaşadığı New York'taki evi bombalandı. Malcolm ve ailesi saldırıdan yara almadan kurtuldu.

Malcolm X, 21 Şubat 1965’te Audubon Tiyatrosu ve Balo Salonu’nda tertiplenen konferansta binlerce kişiye hitap edecekti. Salona gelen seyirci-misafirler tedirgin olduğu için, Malcolm güvenlik sebebiyle yapılan aramayı yarıda kestirdi. Malcolm’den önce yarım saat Bünyamin seyircilere hitap etmiş ve: “Şimdi sözü daha fazla uzatmadan, sizi sizler için hayatını seve seve ipe götürebilecek birisini, sizler için hayatını feda edebilecek birisini takdim ediyorum: Ona kulak verin; dinleyin ve anlayın. Siyahîlerin kurtarıcısı, işte huzurunuzda!” demişti.

Metin Yüksel’i şehadetinin sene-i devriyesinde rahmetle anıyoruz! Metin Yüksel’i şehadetinin sene-i devriyesinde rahmetle anıyoruz!

Alkış tufanından sonra tüm heybetiyle sahneye çıktı Malcolm. “Esselamû Aleyküm kardeşlerim!” dedi, seyirciler ise, “Aleyküm esselam!” Ön saflardan geriye doğru sekizinci sırada bir kargaşa çıktı, “çek elini cebimden!” narası yükseldi. En ön kısımdan “en az üç kişi” Malcolm’e ateş ederek şehit etti. Malcolm’e tam on altı kurşun atılmıştı.

Elijah M. İslâmiyeti işine geldiği gibi yorumlayıp bundan fayda sağlayan bir liderdi. Hac’dan döndükten sonra daha fazla kitleyi tesiri altına alan Malcolm X, Elijah’ın hasetinin gazabına uğradı. Malcolm’e olan nefretiyle yanıp tutuşuyordu. John F. Kennedy suikasta (22 Kasım 1963) uğradıktan sonra Malcolm’ün yorumları, Elijah liderliğindeki “İslâm Ümmeti”ni kudurtmuştu. Başkan John F Kennedy'nin öldürülmesinden sonraki gün gazeteciler, Malcolm’ün yorum yapmasını istediğinde, Malcolm ABD televizyon muhabirlerine sakin bir şekilde “tavukların tünemek için eve geldiğine hiç şaşırmadıklarını” bildirdi. Söylemesi gerektiğine inandığı şeyleri söyledi tabiî. Sonra “İslâm Ümmeti”nden ayrılacağını, yeni bir teşkilat kuracağını, beyazların da buna katılabileceğini söyledi. Hanımı Betty ve en yakınındakilerden “Bünyamin Kardeş”e defalarca suikasta uğrayacağını ifade eden Malcolm’ün evi bombalandı. Otel odalarında mesailerine devam etti. Malcolm’den önce Elijah’ın “İslâm Ümmeti” isimli teşkilatına mensup 400 kişi vardı, Malcolm’ün çabaları neticesinde bu sayının kırk bine ulaştığı ifade ediliyor.

Malcolm X'i kimin şehit ettiği konusu tam olarak açıklığa kavuşmadı. Suikastı Elijah’ın “İslâm Ümmeti” isimli teşkilatının yaptığı iddia edildi.

Malcolm Amerika'daki zulüm ve adaletsizliği anlatmaktan geri durmamış, Amerika’nın insan hakları dediği şeyin yalnızca kendi menfaatleri olduğunu haykırmış biridir.

Malcolm X’in cenazesine 1500 kişi katılır.

Oğuz Can Şahin, Baran Dergisi